Gençlere “kindarlık” öneren “yaşlı kindarlar” ne yapıyor?
Gül ve Erdoğan’ın “üstadı”, “Gençliğe Hitabe”lerinin sahibi Necip Fazıl Kısakürek şunu da söylemişti:
“Bu davanın kal’ayı zaptedebilmesi için Tekfur sarayını basan bahadırlar gibi mutlaka bir kamuflaja, bir makyaj oyununa ihtiyaç vardı.”!..
MİT savaşları duruldu…
Cumhurbaşkanı Gül, Dink cinayeti raporunu açıkladı. Erdoğan ve ekibini çok zorlayacak!..
Ardından ilk kez askeri bir tatbikata katıldı. Kamuflaj elbisesi giydi.
AKP, Türkiye’nin kucağına 4+4+4 bombasını bıraktı. Herkes şokta. Daha emaresi yokken, Erdoğan “dindar gençlik” dediğinde -“işgâli bekleyen kadro”yu eleştirirken- sıranın “evde eğitim”e geldiğini yazdım. Keşke Emine Erdoğan bakıp da görmeyen / görmek istemeyenlere de törenle “gören göz” dağıtsa!..
Kesintili eğitim; hatta okullarda kravatın kaldırılması müjdesi (!). Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan habersiz Bankalar Kanunu’nu değiştirme atağı ve elbette MİT Yasası adı altında Erdoğan ve “özel ekibine” koruma zırhı giydirilmesi… Hepsi Çankaya tatbikatlarıdır.
Çankaya’nın ajandasında Muhsin Yazıcıoğlu kazasının raporu var. Cemaat galiba Erdoğan’ın “vazgeçilmezi” Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da kellesini istiyor. Ve belli ki Yazıcıoğlu raporu en çok -Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü dolayısıyla- Yıldırım’ın başını ağrıtacak!..
MİT zırhlaması, buradaki savaşın durulması tamam; da Anayasa Mahkemesi o yasa için ne karar verecek? Ya iptal ederse?..
Karar çıkana kadar savcılar diretir, MİT’çiler için Başbakan’dan izin ister; o izin verilmez, savcılar da Danıştay’a giderse!.. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne kadar sevinmişti Danıştay seçim sonuçlarına! “Allah’ım, verdikçe veriyor!” diye de şükretmişti. Evet, Danıştay MİT’çiler için ne yapar?
Arınç, Anayasa Mahkemesi’ne başvuruları yerden yere vururdu. Hayret, MİT yasası için CHP ‘nin Anayasa Mahkemesine gitmesini de önerdi. AKP Tüzüğü’ne göre milletvekilliliğinde son dönemi olan Arınç belli ki bir şeylerden çok ama çok rahatsız.
Çankaya tatbikatlarındaki bu peşrevlerden sonra sadede gelelim… Ataklar niye sıklaştı, nedir bu kıran kırana savaş?
Galiba herkes Anayasa Mahkemesi’nin, Gül’ün görev süresini 7 yıl olarak belirleyen yasayı iptaline göre konuşlanıyor. Hele de Erdoğan, sanki emin gibi. Öyleyse Ağustos’da seçim; hatta başkanlık sistemine geçiş referandumuyla çifte seçim var demektir; ki Allah Allah!..
Olanlara ve olacaklara şaşırmadan önce “üstad” Necip Fazıl’a bir daha kulak verelim. Bakın o “dindar gençliğe” başka neler anlatmıştı:
“Bu vazife mekteplerde mescit açtırıp 5 vakit namazı matematik dersi hizasına çıkartmak ve sonra cemiyete arkasını çevirip bir köşede büzülmek ve mıhlanmak ve manevi katliamlara seyirci kalmak sanılıyorsa, bilinsin ki böyle bir tavır her şeyden önce İslâm’a ihanettir. Tahsildara vergi verircesine namazını kılıp gerisine boş veren yafta Müslümanları… Kadını çuvala sokup ve üstünü büzüp ancak göz yerine iki delik bırakılmış bir kabuk içine hapsetmeyi kaide, sakal koyvermeyi de iman rüknu sayarlar ve türlü batınî günahlar içinde tamamıyla asılsız bir zâhir taassubu kudurganlığına kapılırlar… Kravat takmayı küfür sayarlar… Bu haşereler, mikroplar insana şunu düşündürtmektedirler: Türkiye’nin idaresi bu zihni ve ruh halini yaşayanların eline geçse İslâm’ın ve Müslümanların hali nice olur?..”
Silivri’den kucak dolusu sevgiler,
Müyesser YILDIZ
23 Şubat 2012