En doğru başlık Zaman Gazetesi’ndeydi: “Silivri’ye İmaj Turu”. Bizzat Cumhurbaşkanı adaletin sağlanmasının değil “imaj”ın derdinde olduğuna; yeni “üstünler hukuku”, kozmetik reform paketleriyle kurulduğuna göre Silivri turuna çok da şaşmamak, olanları kınamamak gerek.
Bürokrasi tecrübem var ya, 15 gün öncesinden Silivri’de nasıl alarm hali olduğunu tahmin ediyorum. İlgililerin günlerce uyumadığından, ağır misafirler gelince kimin nerede duracağının kararlaştırıldığından, hazırlıkların defalarca ve defalarca kontrol edildiğinden, her yerin çiçeklendirildiğinden eminim. Ve eminim ki kırmızı halı serilip serilmemesi dahi tartışılmıştır. İşte önemli heyetin ağırlanacağı 6 no.lu cezaevi böylesine özenle hazırlanmıştır. Hani kooperatif tanıtımlarında harika maket evler gösterilir, bunlar üzerinden satış yapılır ya; onun gibi. Genelde gerçek, maketin gölgesi bile olmaz; ama neyse!..
Haydi bizler yalan söylüyoruz diyelim. Onca heyet geldi; onlar da Silivri’yi değil, başka bir cezaevini mi anlattı acaba? Hâsılı hepimiz “yalancı” konumuna düştük.
Haydi Bakan bizlerle karşılaşmayı uygun bulmadı; ya gazeteciler? Onlar neden hiç olmazsa birimizle görüşmek, “köşk”ümüzü görmek istemedi? Önceden uyarı mı aldılar; ki teklif dahi etmediler?
Gelseler onlara saldıracak, hakaret edecek değildik ki!.. Meselâ C-5’i şereflendirseler çay ikram eder, en fazla şu üç şeyi söylerdim:
Hâkim ve savcıları ABD’ye, Strazburg’a eğitime gönderiyorsunuz. Bunlardan önce keşke staj döneminde bir cezaevinde 15 gün, 1 ay kalmaları mecburiyeti getirseniz. O uluslararası eğitimlerden daha etkili olur. Peynir-ekmek gibi tutuklama kararı vermeye devam etseler de, en azından arada bir uykuları kaçar belki!..
Bu cezaevini yapan müteahhit hakkında soruşturma açıp mümkünse cezasını burada çekmesini sağlasanız!..
Kedi isteğim doğruydu, manipülasyon değildi!..
Hepsi bu.
Gelmeyeceklerini anlayınca havalandırmaya çıktım. Acaba meslektaşlarımız dikenli tellerin üzerinden bizlere fındık-fıstık atar mı diye bekledim; o da olmadı!..
Gazetelerde gördüm; Jolly Tur’a ait bir otobüsle dolaşmışlar. Hiç olmazsa yarım saatliğine, benim “demir tabut” dediğim o cezaevi nakil aracına binseler, o ortamı teneffüs etselerdi!..
Bu kadar zahmete niye katlandılar ki? Ankara veya İstanbul’da bakanlığa ait bir birimde, bir yandan yemek yerken öte yandan bilgisayar üzerinden Silivri yerleşkesini izleseler; hatta kameralardan bizleri koğuşlarımızda izleseler daha anlamlı ve gerçekçi olurdu inanın.
Bir sözüm de davet almadıkları için sitem eden gazete ve gazetecilere: sizler zaten potansiyel Silivri adayısınız! Ses çıkarır, bizleri burada unutturma politikasına aykırı hareket edip adımızı anmaya devam ederseniz gerçek Silivri’yi görürsünüz zaten.
Buraya gelip cart-curt yapmanın, yüzgöz olmanın anlamı var mı? Önemli olan “Silivri İttifakı”nın güçlendirilmesi. Nagehân Alçı’yı dinleyince işe de yaradığını anladım. Görünüşte höt-zöt yapanlar bakana nasıl yağ çektiyse, Nagehân Alçı bile utanmış!..
Son bir not: “Silivri tatil köyü”ne yeni konukevleri yapılıyor ya, o turdan bir gün önce inşaat çalışmaları sırasında su boruları patladı. 12 saat su akmadı. Sonraki günlerde de hem biz hem de bulaşıklarımız çamur banyosu yaptık. “Toprak, toprak!” diye feryat ediyorduk; işte toprak. Bize de bir şey yaramıyor kardeşim!..
Bu kadar yeter; çünkü derdim başka.
Malûm yeni inşaatlar yapılıyor… KCK davaları da Silivri’de görülecek… PKK/KCK’lılar da Silivri’ye mi getirilecek ne? O inşaatlar, imaj turları bunun için mi?
Düşünsenize İlker Başbuğ’un, Engin Alan’ın yanına PKK/KCK’lı birilerinin verildiğini!..
Bir dakika! Bakın aklıma ne geldi: geçen Eylül’de Irak Cumhurbaşkanı Talabani, Öcalan’ın İstanbul’da bir cezaevine nakledilmesini istemiş, bunu da Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na iletmişti! Bizimkilerin o talebe “olumlu baktığını” yazmıştı gazeteler.
İstanbul’da Silivri’den daha güvenlikli bir başka cezaevi var mı? Gazeteciler de gördü işte!.. Acaba Öcalan’a lâyık mı? Bir de bu açıdan Silivri analizi yapsalar, ne iyi olur değil mi?
12 Eylül… Mamak… Sağcılarla solcuların aynı hücrelerde terbiye edilmesi… Meşhur “işkenceci” cezaevi Müdürü Raci Tetik…
Darbeci / ABD’ci / Federasyoncu Evren’in izinden gidildiğine göre Silivri için niye olmasın ki?!.. Nasılsa hazırda bolca “Raci”ler -hatta “Raciye”ler- de var. Bir de her sabah hep birlikte “Kindar ve dindar gençliğe hitabe” okutuldu mu , tamamdır!..
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
14 Mayıs 2012