Amerika “Lawrence”larına kulak verin!
21. yüzyıl NATO’su on yıllardır dizayn ediliyor. İsrail’in NATO’ya dahil edilmesi adım adım hayata geçiriliyor.
Ermenistan – NATO dayanışması güçlendiriliyor. Soğuk savaş döneminin savunma hattı ve misyonu Berlin Duvarı – Komünizm’di. Yeni yüzyılın misyonu ve savunma hattı “İsrail’in güvenliği – İslamcı terör” olarak belirleniyor. Bu yapılanmada da en önemli rol Türkiye’ye biçiliyor.
Cumhurbaşkanı Gül, Şikago’daki NATO Zirvesi için yola çıkarken, Türk basınına, “Gül’ün zirvede, NATO’nun yeniden yapılandırılmasını gündeme getireceği” fısıldanıyor!
Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande: “Başkan Obama’ya, Fransız halkına verdiğim 2012 sonu itibariyle muharip askerlerimizi Afganistan’dan çekme sözünü hatırlattım. Afganistan’ı değişik bir yoldan desteklemeye devam edeceğiz.” derken,
Cumhurbaşkanı Gül, beraberinde götürdüğü Türk gazetecilere şu açıklamayı yapıyor:
“Biliyorsunuz ABD oradan çekiliyor. Peki sonra bu ülke ne olacak? Bu soruya cevap aranacak. NATO orada olmasa da biz orada olacağız…”
ABD eski Başkanı Bush’un “Amerika’nın Lawrence’ı” ismini taktığı, ABD’nin Afganistan Büyükelçisi Ryan Crocker 18 Nisan’da Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantısında yani Şikago zirvesinden 1 ay önce Türkiye’nin Afganistan’daki mevcudiyetine övgüler düzüp şunları söylüyor:
“Türkiye’nin buradaki askeri ve sivil varlığı büyük bir farklılık üretiyor. Türkiye, Afganistan’a son derece cömert davranıyor. Şu an 2014 sonrasında Afgan Milli Emniyet Kuvvetleri’nin mevcudiyetinin nasıl korunacağı konusunda müttefiklerimizle konuşuyoruz. Ankara da hala düşünce aşamasında; ama her halükarda Türkiye’nin oynadığı rolü çok takdir ettiğimi vurgulamak isterim. Türkiye’nin Afganistan’daki varlığının devam edeceğini ümit ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Gül Şikago yolunda, “Orada gelecekte başka bir gerçek ortaya çıkarsa…” cümlesinin devamını getirmeyip beraberindeki gazetecileri merak içinde bırakıyor!..
Görüyorsunuz; koca NATO’yu nasıl yönetiyor, ona nasıl da damgamızı vuruyoruz!..
O halde bundan sonraki NATO Genel Sekreterliği’ne bir Türk’ün gelmesi hakkımız değil mi?
Hay Allah!
ABD Dışişleri eski Müsteşarı Nicholas Burns düşündü en önce. Ardından, “PKK Açılımlar’nın” meşhur organizatörü Atlantik Konsey sahiplendi;
“Müslüman çoğunluklu Türkiye’nin NATO’daki rolünün her geçen gün artacağı; o yüzden bir Türk Genel Sekreter seçilebileceği” açıklandı. Gel de, “Türkiye’ye bu büyük havuç niye ki?” diye işkillenme!..
Ama neyse! Biraz zaman geçsin, bunları unutalım; şöyle Afganistan, Kıbrıs ve Orta Doğu’da NATO adına “misyonu” devralmamız yaklaşsın;
“NATO Genel Sekreterliği’ne Türkiye talip oldu ve söke söke aldı.” sloganı ile Türklerin gönlü nasıl fethedilir, görünüz.
Bari ben bugünden adayımı açıklayayım. Zor, ama eğer Türkiye içi savaşını Başbakan Erdoğan kazanırsa NATO Genel Sekreterliği Gül için biçilmiş kaftan olur!..
Son bir not; Kürecik’teki füze kalkanı resmen Şikago Zirvesi’nde NATO’ya devredildi. O halde geçen aylar itibariyle bu üssün statüsü neydi? Yasadışı konumda faaliyet göstermiş olmadı mı? Dışişleri Bakanlığı’nın Füze Kalkanı Anlaşması’nı, “gizli” olduğu gerekçesiyle açıklamamasının hikmet-i sebebi bu yasadışılık mıydı?
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
20 Mayıs 2012
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/natoya-hangi-turk-yakisir-2505121200.html