Hakkari’de 8 can daha toprağa düştü. 15’i asker 21 de yaralı var. Artık “Milletimizin başı sağolsun… Geçmiş olsun.” diyemiyorum.
3 ayda 60 şehide 8 daha eklendi!.. 68 kuruş, 68 böcek değil, 68 genç fidan!..
Defalarca yazdım. Savcılıkta ve tutuklandığım nöbetçi mahkemede neden şehit haberleri yaptığım, bir de PKK ile yapılan pazarlıkları yazmam soruldu. Bu sorular “Yeni Türkiye” projesinin şifreleriydi. Kaç kişi anladı ki?
“Suç” unsuru sayılan o şehit haberi, dönemin Başbakan Yardımcısı, bugünün TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in memleketi Yozgat’taki bir şehit cenazesine ilişkindi. Aile, Çiçek’in telefonuna çıkmamıştı. Hepsi bu.
“Şehit haberlerini büyütmeyin” fermanı çıkarıldı!.. 5’ten aşağı olan şehit haberlerinin görülmemesi istendi!.. Cenaze törenleri ve ailelerin tepkisi yansıtılarak, “PKK propagandası”na alet olunmaması buyuruldu!.. Şehit cenazelerinde “protokol”e yer ayrıldı!.. Çünkü “güzel şeyler olacak”tı!.. Oldu mu, bitti mi?
Birkaç gün önce Ankara’da yine bir şehit cenazesi vardı. Tüm “devlet ricali” başucundaydı şehidimizin. Başları önde, üzgün cenaze namazı kıldılar. Medyanın manşeti de hazırdı: “Şehidi devlet uğurladı”!.. Gör de inan!..
“Devletimizi yönetenler namaz kılmayı biliyor, ne güzel… Müslüman Cumhurbaşkanı’mız olacak denmişti, ne güzel… Bak bak, ‘laikçi’ denilen askerler de saf tutuyor, ne güzel…” diye sevindik için için. Sevindik de, o musalla taşındakinin niye “yan gelip, yattığını”, bu ‘yatışın’ sorumlularının kim olduğunu sormadık, sorgulamadık bir türlü. Çünkü sormaya kalkan ya “ırkçı/milliyetçi” damgası yedi, ya “hükümet aleyhine kara propaganda” yapmaktan “terörist”!..
Şehidimizin Ankara’da “devlet tarafından uğurlandığı” gün TBMM Başkanı Cemil Çiçek Meclis’te şehit ailelerine ve gazilere iftar vermiş. Şunları söylemiş:
“İstiklâlimizi sizlere borçluyuz. İstikbalimizi sizlere borçluyuz. Bu Meclis’in varlığını sizlere borçluyuz. Bu coğrafyayı vatan yapan şehitlerimiz, gazilerimizdir. Savaş devam ediyor. Eskiden cephelerde savaşıyorduk. 7 düvele karşı savaşıyorduk. Bugün de böyle bir savaş. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 3000-5000 teröristle uğraşmıyor. Arkasında kimlerin olduğunu bu kadar kan ve gözyaşının ardından hepimizin anlaması gerekiyor. Bunların arkasındakiler bazen en yanıbaşımızda olanlardır. Bazen aynı ittifak içinde olduğumuz ülkelerdir. Geçmişte yan yana gelip tarihin acı hatıralarını yaşadığımız ülkelerdir. Maalesef bunlardan işbirliği göremediğimiz gibi, destek verdikleri uluslararası raporlarda da bilinir hale geldi. Ama bilinsin ki Türkiye güçlendikçe rahatsız olanlar, eskiden ordularıyla savaşmak yerine içimizden kandırılmış veya dışarıda peydahladıkları unsurlarla Türkiye’ye karşı savaşıyorlar.”
Türkçeleştirirsek, Çiçek diyor ki: “Bizi ABD, AB, NATO vuruyor.”.
Madem öyle;
BOP eş başkanlığı hala neyin nesidir?
O eş başkanlık devam ettiği sürece, kendi çocuklarmızı hem vurmuş, hem cenaze namazını kılmış olmuyor muyuz?
BOP eş başkanı olarak bizim payımıza düşen sadece cenaze kaldırmak mıdır?
İçimizden kandırılmış veya dışardan peydahlanan unsurlar, teröristlerden mi ibarettir?
Son bir soru da şehitlerimize:
“Bize hakkınızı helâl ediyor musunuz?!..”
Silivri, Hasdal, Maltepe ve Hadımköy’dekilerin de başı sağolsun…
Müyesser YILDIZ
5 Ağustos 2012
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/8-sehit-7-duvel-0508121200.html