AKP’nin 2 numarası Hüseyin Çelik’in: “Birkaç Mehmet için Meclis mi toplanır?” demesinin üzerinden ne “Mehmetler” gitti, saydınız mı? 50’yi geçti. Bugün de Tunceli Nazımiye’den 1 şehit geldi. Allah rahmet eylesin.
Başbakan Erdoğan, PKK’nın sivilleri katletmesinin “itibarına” zarar verdiğinden söz etti. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “şehitlik ve gaziliğin nasip işi olduğunu” açıkladı.
Erdoğan: “PKK silah bıraksın, operasyonlar duracak.” taahhüdünde bulunurken Bakanı İdris Naim Şahin, “son teröriste kadar temizlik” sözü verdi. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise: “Terör örgütünü açılım da durdurmaz, demokratikleşme de…” diyerek bu tabloya adeta tüy dikti.
En şaşırtıcı tepki, evlat acısının ne olduğunu en iyi bilmesi gereken, her ağıdında aslında biraz da genç yaşta kaybettiği oğlu için ağlayan Bülent Arınç’tan geldi. PKK’nın son Bingöl katliamını “akıllıca” buldu. Dahası, henüz son şehitlerin cenazesi kalkmamışken: “PKK ile görüşülür, belki de görüşülüyordur.” dedi. İşte Milli Savunma Bakanı Yılmaz’ın sözleri, işte Arınç’ın itirafı. Adama sormazlar mı; daha ne görüşüyorsunuz?
PKK niye vuruyor? Terör örgütünün siyasi uzantısı BDP’nin Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eş başkanı Gülten Kışanak gayet veciz ve pervasız bir şekilde açıkladı. Kışanak: “Oslo tamamlanmadığı için kan akıyor.” derken Demirtaş şunları söyledi:
“Hükümet neden Oslo görüşmelerini sürdürmedi? Bunun önünde ne engel var? Neden o protokolleri imzalamadın? Neden savaşa karar verdin? Açık söylüyoruz, tekrar müzakerelere başlansın ve bu kan dursun…”
PKK’nın hedefi belli: masaya oturup ne istiyorsa verene kadar öldürmeye devam… Bunun adı da “kanı durdurma” olacak. Kan dökerek kanı durdurma!..
Arınç’ın sözlerine dönersek; “belki de görüşülüyorsa”, PKK’nın istediği yapılıyor demektir.
Bitmedi. İktidar medyası Sabah Gazetesi aracılığıyla yeni bir “yol haritası” daha hazmettirilmeye başlandı. Yol haritasında, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve seçim barajının düşürülmesi” varmış. Belli ki sıra Erdoğan’ın: “Seçim barajını düşürürsek, istikrar bozulur.” şeklindeki kırmızı çizgisini silmeye geldi.
O zaman Başbakan’ın, İdris Naim Şahin’in ve diğerlerinin teröre karşı “tek bir geri adım yok” sözlerini bir kalemde silip, gerçeğin adını koyalım:
“Teslim ol çağrıları, PKK’ya değil de millete mi yapılıyor?”
Geçen yıl ruhumuz duymadan PKK ile pazarlıklar tam gaz sürerken, Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan açıkça şunu söylemedi mi?
“Çözüm sürecinde sadece hükümetin ve Meclis’in ikna olması yetmiyor, toplumun da ikna edilmesi gerekiyor…”
Bugün millet yılgın, bıkkın, öfkeli… Silivri’den çıktığımdan bu yana o kadar çok insanın: “Verelim de kurtulalım.” dediğini duydum ki, kulaklarıma inanamadım! Çok açık; milletin bu noktaya gelmesi isteniyordu. Hayır gelmedik, gelmemeliyiz, gelmeyeceğiz; çünkü istenen sadece Doğu-Güneydoğu değil, Türkiye’nin tamamı.
Sorum “psikolojik harp” yılgınlarına; Türkiye’yi vermeye razı mısınız?
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
23 Eylül 2012
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/teslim-ol-cagrisi-milletedir-2409121200.html