Obama ilk seçildiğinde Cumhuriyetçilerin adayı McCain’e oynayan Başbakan Erdoğan epey bozuldu, bazı vatandaşlarımız ise sevinçten kurbanlar kesti.
Obama’nın ikinci kez başkan seçilmesine Başbakan Erdoğan başta olmak üzere Türkiye yönetimi ve medyası kadar sevinen olmadı. Erdoğan’ın anlatımıyla Obama’nın ilk döneminde birlikte şunları başardılar:
Sadece dünya siyaseti değil, bölgemizde de yoğun çalışmaları yaptılar.
Açılımı, BOP’u büyük bir hızlı tamamlama aşamasına vardılar.
Türkiye-ABD ilişkileri stratejik ortaklıktan, model ortaklığa geçti.
Açılımı, ABD ne diyorsa yaptık, bölgede resmen konu mankeni olduk.
Kısacası başımıza gelmeyen kalmadı.
Başbakan Erdoğan’a göre, 2. Obama dönemi “iki ülke ilişkilerinde final dönemi” olacakmış.
Doğru söze ne denir; ABD planlarından arta kalanlar tamamlanıp, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “final”ine varılacak.
Ama Obama’nın seçilmesine “seviniyorlar” işte. Neredeyse “milli bayram” ilân edilip, havai fişekler atılıp, zafer alayları düzenlenecek. Sanırsınız ki, Obama Türkiye’nin adayıydı ve kazandık!.. Nitekim Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali H. Aslan seçim sonuçlarını şu başlıkla verdi:
“Zafer, Türkiye’nin adayının”
Gül’den Erdoğan’a, yandaş medyadan millete kadar herkes Obama’nın kazanmasına sevinirken, gelin basit bir mantık denklemi kuralım.
AKP iktidarının en büyük “kredisi”, İsrail karşıtlığı değil mi? Özellikle Erdoğan’ın “one minutu” adeta dünyayı “sarsıp”, onu “İslâm aleminin lideri” konumuna yükseltmedi mi?
Peki Suriye başta olmak üzere AKP-ABD ortaklığının izlediği politikaların en çok İsrail’e yaraması nasıl bir şeydir?
Geçelim.
Geçtiğimiz Mart ayında ABD-İsrail İlişkileri Komitesi (AIPAC)’nin yıllık toplantısında, “İsrail’in güvenliği kutsaldır. Bu inanç, benim kararlarıma yön verdi. Yönetimimin İsrail’in güvenliğine bağlılığı benzersizdir” diyen Obama değil miydi?
Keza Obama yönetiminin Pentagon Sözcüsü George Little, “Başkan Obama’nın en önemli önceliğinin, İsrail’in güvenliğini desteklemek” olduğunu açıklamadı mı?
Öyleyse şimdi bizimkiler, “İsrail’in güvenliğini kutsal” saymakla kalmayıp, kararlarını buna göre alan birisinin seçilmesine sevinmiş olmuyor mu?
Ve lütfen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu akşam yapacağı, “Filistin Devleti’nin bağımsızlığının tanınması” çağrısını da, “Filistin aslanları” diye alkışlamadan önce bu mantık çerçevesinde okuyalım.
2. Obama dönemi “kutsal görevi”nin, Filistin havucu ile başlatılacağı anlaşılıyor.
Velhasıl; bindik bir alamete, gidiyoruz “İran” kıyametine!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
9 Kasım 2012