Çağlayan Adliyesi’ne gelen yüzlerce insan gözleriyle gördü, kulaklarıyla duydu, vicdanlarıyla tanık oldu.
“Gazeteci değil, terörist” olduğumuz iddia ediliyor; ama bugün de sadece haber, kitap, bilgisayar konuşuldu.
İddia sahipleri iki senedir suçluluğumuzu ispatlayamadı. Biz sanıklar masumiyetimizi ispatladık. Bir amuda kalkmadığımız kaldı, bilmem ki, bunu da yaparsak bir şey değişir mi?
Dile kolay, iki yıl! İddianame çürümüş, yeni tek bir gelişme, delil, iddia yok.
7 ay iddianame çıksın diye yattık,
5 ay bilgisayarlarımız TÜBİTAK’a gönderilsin diye yattık,
7 ay TÜBİTAK’ın göndereceği rapor için yattık,
2 ay TÜBİTAK’ın “flu” raporu netleşsin için yattık.
Ve şimdi, birdenbire, iki yıl sonra mahkeme Odatv Davası’nın Silivri çuvalına atılması ihtiyacını duydu.
Hayırdır, “vahiy” mi geldi?
Duruşma arasında müjdeli(!) bir haber aldık: her mevsim bir duruşma uygulamasının değişeceğini duyurdular:
“Bir sonraki duruma yakın bir tarihte yapılacak.” dendi.
Karar açıklandı, 27 Aralık’a gün verildi. 41 gün… Şimdi Soner Yalçın, Hanefi Avcı, Yalçın Küçük kırk bir gün de Silivri’deki mahkemenin birleştirmeye dair kararını vermesi için yatmaya devam edecek.
41 gün!.. Ne kadar yakın bir tarih, değil mi? 90 gün yeirne 41 güne sevinmemizi bekleyenler; siz hiç 4 saat Silivri’de kaldınız mı?
Adalet bir kez daha gerçeklerden korktu. Soner Yalçın’ın, Hanefi Avcı’nın ve Yalçın Küçük’ün değil, bir kez daha adaletin tutukluluğunun devamına karar verildi.
Çağlayan’dan Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
16 Kasım 2012