6 yıl önce başlayan tutuklamalar, 4 yıldır devam eden davalar…
Herkes, “Suçum ne?” diye sordu, kimse cevap alamadı…
Ama gazete-TV manşetlerinde infaz edildiler.
4 yıl boyunca Silivri mahkemesinden feryatlar yükseldi…
Birkaç avukat, gazeteci ve izleyici dışında duyan olmadı.
Mektuplar yazıldı; kâr etmedi…
Silivri zindanında çürüdüler.
Suçlarını öğrenemeden, savunmaları alınmadan, tanıkları dinlenmeden;
İpe gönderiliyorlardı ki
13 Aralık 2012 günü Silivri’de binlerce insan Silivri Mahkemesi’nin önünde bir başka mahkemeyi, halk mahkemesini kurdu.
Silivri mahkemesinde 250 avukat salonu doldurdu.
Onlarca gazeteci, onlarca milletvekili salonda yerini aldı.
Ve ilk kez sanıklar sustu…
Salon konuştu.
Yıllardır anlatmak istedikleri ama anlatamadıkları her ne varsa, herkesin gözleri önünde ete kemiğe büründü.
Yasaklara, ‘robocop’lara, avukatlara kuşatmaya, izleyici yasağına rağmen;
Dalga dalga Silivri mahkemesinden, halk mahkemesine ulaştı.
Mustafa Balbay’ın ifadesiyle kıyamet 21 Aralık’ta beklenirken, 13 Aralık’ta “adalet kıyameti” koptu!
Yıllardır tüm kuşatmaya rağmen umutlarını yitirmemişlerdi,
Ancak bugün umutları ergen bir genç gibi birden boy attı.
Duyduklarına, gördüklerine inanamadılar; dirildiler.
Hiç konuşmadan, gözleriyle halk mahkemesine gelenlere, gelemeyip gönüllerini katanlara olgun ve sessizce sevgilerini, teşekkürlerini gönderdiler.
Oğlunun ölümünden sonra adeta ölüme yatan bilim adamı Prof. Fatih Hilmioğlu bu “diriliş” anını görmedi; çünkü Silivri mahkemesine gelmedi, gelemedi.
Gelmedi, ama halk mahkemesindeki havayı en önce onun hissettiğine, en büyük dirilişe de onun imza atacağına eminim.
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’deki vatanseverler adına teşekkürler TÜRKİYE!
Müyesser YILDIZ
13 Aralık 2012