İçeriğe geç

Sıra Galiba Kıbrıs “Açılımı”nda

Başbakan Erdoğan günlerce AB’ye saydırdı da saydırdı. Evire, çevire bir güzel dövdü. Ama o da ne, Fransa’dan AB ile müzakerelerde bir başlığın açılacağı müjdesi gelmez mi? AB bizi öpünce, “Bunlar işte böyle dayaktan anlar. Helâl Usta’ya” diye düşünenler olmuştur muhakkak.

BDP’li Hasip Kaplan’ın, “Başbakan’ı artık iyi tanıyoruz. Ne zaman sert ifadelerle eleştirip yüklenirse, o zaman başka kanalların devreye girdiğini biliyoruz” sözünü hatırlıyorsunuz değil mi?

Usta’nın AB’ye yüklenmesinde de galiba aynı denklem sözkonusu. Tamam, AB çok çok memnun kaldığı “İmralı süreci”ne “jest” için Erdoğan’ın dayağına rağmen güya Fransa’nın bloke ettiği “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlığının açılacağını sinyalini verdi. Dikkat buyurun sadece “sinyal”!.. Zira öyle Fransa’nın rızasıyla iş bitmiyor. Rum kesimi dahil AB’nin tüm üyelerinin onay vermesi lâzım. Evet Fransa 5 başlığı bloke etmişti, ama Rum kesiminin de 8 vetosu var ve AB ile müzakereleri donduran Rum vetosuydu. Peki gerekçesi? Anlatayım:

AB 2004’te, “Liman ve havaalanlarınızı Rum kesimine açacak şu ek protokolü imzalayın, biz de size müzakere tarihi verelim” dedi. Bu teklif, bir tarih uğruna Rum kesiminin Türkiye tarafından resmen tanınması ve KKTC’nin toprağa gömülmesinden başka birşey değildi. Gül-Erdoğan ikilisi kabul etti, ama ilginçtir imzayı Beşir Atalay’a attırdılar. AB 2005’te müzakerelere başlanacağını açıkladı. “AB’ye girdik” diye sevinç çığlıklarıyla Kızılay meydanında gündüz gözü havai fişek gösterileri yapılan olay buydu.

Bir süre sonra o ek protokolün ne menem bir şey olduğu anlaşılınca, millet ve muhalefet “hoop” dedi. Bizimkiler protokolü Meclis’e getirip, onaylatmaya cesaret edemediği gibi, karşı deklarasyon vs. ile AB’ye posta koydu. Tabii AB öfkelendi, bir süre sonra müzakereleri dondurdu. Ondan sonraki her rapor ve ziyaretinde de, “Önce şu ek protokolü onayla bakalım”ı dayattı.

– Şangay Derken Kıbrıs’tan Çıktı –

Başbakan Erdoğan geçen hafta Orta Avrupa turundaydı. AB eleştirilerine bu geziden hemen önce başladı. Orada sürdürdü, Türkiye’ye dönünce “taarruzu” iyice arttırdı. “Şangay Beşlisine gireriz ha…” çıkışını da o günlerde yaptı.

Önümüzdeki haftalarda Almanya Başbakanı Merkel Türkiye’ye geliyor. Sırtında koca bir heybe olacak… Bitmedi Mart başında Yunanistan Başbakanı ülkemizi şereflendirecek, iki ülkenin bakanlar kurulu ortak toplanacak. İşte bu atmosferde Dışişleri Bakanı Davutoğlu Libya toplantısı için Fransa’ya gittiğinde 1 başlığın açılacağı duyuruldu.

Medyamız sadece “İmralı müjdeleri” için ağzına baktığından, Erdoğan’ın Orta Avrupa turunda Kıbrıs’la ilgili söyledikleri arada kaynadı/kaynatıldı gitti. Muhalefetin AB ve Gümrük Birliği konusundaki eleştirilerine, “1963’te imzayı atan Sayın İnönü. Biz mi vardık iktidarda. Bir müzakere süreci mi başlattınız, bir fasıl mı açtınız? Yok. Sadece Tansu Hanım Gümrük Birliği’ne girme noktasında o işi başardı” cevabını veren Erdoğan, ardından AB’yle sıkıntının ana sebebini şöyle anlattı:

“Bir hazırlık, geçiş ve sonuç dönemi olarak baktığınızda, AB Ankara Anlaşması’na uymamıştır, hâlâ da uymuyor. Bizi hep oyalamışlar. Bize dedikleri hep şu: Ankara Anlaşması’nın ek protokolünü imzala. Dayattığın ek protokolü bir defa benim kabul etmem için TBMM’den bunun geçmesi lazım. TBMM’den geçmeden altına imzamızı atmayız. TBMM’den geçebilmesi için bu anayasal bir çoğunluğu gerektirir. Çünkü bu işin riski var. Önümüze bir bedel olarak çıkar.”

Görünürde çatıyor olsa da lütfen ek protokelle ilgili sözlerine dikkat!.. “Dayatılan” protokolü Meclis’ten geçirmek istediğini, ama riski olduğu mesajnı veriyor. En tuhafı, “TBMM’den geçmesi için Anayasal çoğunluk” gerekçesine sığınması. Sanırsınız ki, bir Anayasa değişikliği gibi 367 oy gerekiyor. Oysa uluslararası anlaşmalar, normal kanunlar gibi oylanıyor. Tek farkı oylamanın açık yapılması.

Başbakan Erdoğan, uluslararası sözleşmelerin nasıl onaylandığını gerçekten bilmiyor mu, yoksa bağcı mı dövüyor?

Hasılı 2005’ten beri erteleye erteleye bir hâl oldukları “Kıbrıs açılımı”nın kokuları geliyor. Uyanık olmakta fayda var, aman kim vurduya gitmesin.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

14 Şubat 2013

Kategori:Uncategorized