İçeriğe geç

Eylül’e Kadar Gelme Ölüm!..

İki kez; Önce henüz 26 yaşındayken Güneydoğu’da, sonra 41 yaşındayken Silivri’de GAZİ olan emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk’ü tanıyorsunuz. Şimdi 45 yaşında ve yaklaşık 4 yıldır Silivri Cezaevinde.

Karp Harp Okulu’ndan 1989’da mezun oldu. 13 Ekim 1994’te Kuzey Irak sınırı üzerinde, Silopi karsalında yapılan bir operasyonda ağır yaralandı. 2 yıl tedaviden sonra 1996’da malulen emekli edildi. Hayata küsmedi, hukuk okudu, avukatlığa başladı. Ergenekon’dan tutuklanan yakın silah arkadaşı, meslektaşı Levent Göktaş’ı kurtarmaya çalışırken, kendisini Silivri’de buldu.

Operasyonda ağır yaralanmış çok kan kaybetmişti. Yanlış kan verilmesi sonucu Hepatit B taşıyıcısı oldu. Vücudu antikor oluşturdu, ama karaciğer yetmezliği ve yağlanması başgösterdi. Kronik bronşiti de vardı. Özetle açık ve temiz havada yaşaması gerekiyordu.

Ama onu Silivri’de küçücük havasız bir hücreye koydular. Bir olaydan dolayı 3 günlük disiplin cezası aldığında, benzer bir başka hücreye kapatmak istediler. Durumunu ancak doktor raporuyla ispatlayabildi.

Operasyondan sonra tedavi edilse de ciğerlerinde, kafatasında ve vücunun pek çok yerinde şarapnel parçası kaldı. Bir anlamda vücudu her an metal zehirlenme riski altındaydı. MR çekilmesi yasaklandı, çünkü bu cihaz kuvvetli mıknatısları ile beynindeki metal parçacıklarını harekete geçirip, ani ölüme yol açabilirdi. Ama Silivri’de MR çekilmesi uygun bulundu. Serdar Öztürk MR’ının çekilmesini reddetti.

Terörle mücadelede bir gözünü kaybetmişti. Diğer gözü de 11.5 derece bozuldu. Ufka bakamadığı için Silivri’de gözü bozulan diğerleri gibi. Ama onun dünyaya açılan tek bir penceresi vardı.

Karaciğer başta olmak üzere bu rahatsızlıklarından dolayı kilo almaması gerekiyordu. Yolu ne; Sağlıklı beslenme ve spor. Silivri’de sağlıklı beslenme? Geçiniz. Ya spor; Herkes kilo kaybederken, o kilo aldı, çünkü dizinde de metaller var. Yürüyemiyor, spor yapamıyor. Yapabileceği tek spor yüzmek. Evet, şiddetli yağmur yağdığında cezaevi içinde havuzcuklar oluşuyor, ama orada da yüzülmez ki!..

Bu şartlarda tam 3 yıl 8 aydır Silivri’de. Son iki haftadır tamamen nefes alamaz, uyayamaz, yürüyemez hale geldi. Günlerce Silivri Devlet Hastanesi’ne taşındı. Sonuçta Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne gönderildi. Uyku Apnesinden şüphelenildi, bunun testinin yapılması kararlaştırıldı. İstanbul’da bu testin yapıldığı tek devlet hastanesi ise Yedikule idi. Test yapılıp, ardından süratle tedaviye başlanması gerekiyordu.

Serdar Öztürk dün Silivri’den, Yedikulu’ye götürüldü, ama test yapılamadı. Doktorlar çok çabaladıysa da yoğunluk sebebiyle hafta sonu dahil Öztürk’e test için gün bulunamadı.

Ancak Eylül ayına bir randevu ayarlanabildi, Öztürk geldiği gibi yeniden cezaevine döndü. Doktorların, “İnşallah Eylül’e kadar tahliye olursunuz. Tahliye olsanız da randevuya bekliyoruz” temennileriyle!..

– Uyku Apnesi Nedir? –

Eminim bir çoğunuz uyku apnesinin ne olduğunu merak etmişsinizdir. Ansiklopedik bilgilerden yararlanarak, anlatayım:

Uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan çağımızın önemli hastalıklarından birisidir. Uykuda hava akımı en az 20 saniye süreyle normal değerinin 20’sine ve daha altına düşer. Solunum duraklamaları sonucunda da kandaki oksijen miktarı azalır, karbondioksit miktarı artar.

Sinsice ilerleyen bu hastalıkta, solunum durma veya azalmaları gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabilmekte, bunların ancak çok azı hasta yakınları tarafından farkedilmektedir. (Serdar Öztürk cezaevinde iki sanıkla birlikte kalıyor. Ancak herbiri ayrı odada uyuduğu için, uykuda krize girdiği takdirde farkedecek kimse yok)

Uyku apnesinin acilen tedavi edilmesi gerekiyor. Zamanında tedavi edilmezse kalp krizi, felç, düzensiz kalp atışları gibi ciddi sorunlara yol açıyor.

Özetle Serdar Öztürk her an uykusunda kalp krizi geçirme riskiyle karşı karşıya. Silivri’de herkes uyanıkken geçirilen kalp kirizinde sonucun ne olduğunu rahmetli Kaşif Kozinoğlu örneğinde gördüğümüze göre, Öztürk’ün bu risk altında Eylül’e kadar beklemesine seyirci kalabilir miyiz?

Genelkurmay en azından bu Güneydoğu Gazimize sahip çıksa, testinin süratle yapılmasını sağlamak üzere İstanbul’da bir özel hastaneye yatırılması veya Ankara’ya getirilmesi için devreye girse, ne olur ki?

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

15 Şubat 2013

Kategori:Uncategorized