Balyoz davasının 21 Eylül’deki karar duruşmasında sanıklar 13 ilâ 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. O gün tanık olduğum manzaradan çıkardığım sonuç şuydu:
“Bu hapis cezaları sanıklara değil, hukuka verildi!..”
Silivri’deki Ergenekon davasında da Savcılar, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ve 63 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Başbuğ ve Tuncay Özkan, “İdam cezası kalkmasaydı idam ister, bizi asarlardı” yorumun yaptı. Hiç üzerlerine alınmasınlar, gerçekte idamı veya müebbeti istenen onlar değil.
Karar duruşmasını beklemeden görüşümü peşinen paylaşayım:
“Müebbeti istenen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir!..”
Nereden mi çıkarıyorum?
Bölücü terör örgütü PKK’yla kotarılan arsız planları, devletin tepesindekiler ve teröristbaşının 1921 Anayasası özleminde birleşmelerini geçiyorum. Başbakan Erdoğan’ın dünkü ifşaatlarına bakmak yeterli. Erdoğan, “ikna” için topladığı Akdeniz bölgesi milletvekillerine şunları söylemiş:
“Güçlü Osmanlı döneminde çeşitli eyaletler vardı. Ama Türkiye şu anda buna hazır değil. Eyalet sistemi, güçlü ülkelerde bölünmeye neden olmaz. 2023’te ben başbakan olursam bunu öneririm.”
Erdoğan, “millet” anlayışıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yapmış:
“Millet kavramı çok geniştir. 36 etnik grup varsa bunların hepsi bizim millet anlayışımızın içindedir. Sen ne mutlu Türk’üm dersen, dağa taşa yazarsan, öbürü de ne mutlu Kürt’üm diye bunu yaparsa ne olacak? Biz bütün bunları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında buluşturduğumuzda mesele biter. Tüm bütünleştirici olur.”
Cumhuriyet Gazetesi Erdoğan’ın bu ifşaatlarını, “Yeni hayali eyalet sistemi” başlığıyla duyuruyor
Ne yenisi?!. Tamı tamına 20 yıllık hayali!..
1993’te RP İstanbul İl Başkanı iken 2. Cumhuriyet tartışmaları kapsamında, “Türkiye’nin 70 yıllık tarihinin boşa harcanmış bir zaman” olduğunu söylemedi mi?
“Eğer ülke içinde yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istmezlerse ne olacak? Örneğin Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler” sorusuna şöyle cevaplandırmadı mı?
“Onun kararını halk verecek. Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir. Eyaletler içinde bir sistem olabilir diyorum.”
Keza “millet” anlaşıyını şöyle açıklamadı mı?
“Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir. Bir inanç birlikteliği, bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir.”
Yine 1993’te partisinin Ümraniye ilçe örgütünün açılışında, “Yahu milletin bütünlüğü ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesiyle sağlanır mı? Osmanlı 30’u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu . Biz de inanç birliğiyle tutacağız” demedi mi?
“Hâşâ, gizli ajandamız yok” dene dene, ülkenin 10 yılda getirildiği nokta ortada.
Nihayet önümüzdeki 10 yıllık “bölünme planları” da açıklandı.
Başbakan Erdoğan, “Hiçbir şeyi gizlemiyoruz, bana güvenin” diyor ya;
Vallahi de billahi de işte hiçbir şey gizlemiyorlar!..
Milletimiz de artık kararını verse iyi olur:
Hipnotize edilmiş gibi, “güvenmeye” devam mı?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
28 Mart 2013