Reyhanlı’daki vahşete yanarken, 2 gün önce de Suriye sınırında kontrol uçuşu yapan bir F-16 uçağımızın düştüğü, son olarak pilot üsteğmenimizden“atlıyorum” mesajının geldiği açıklandı.
Birazdan anlatacağım anıyı o gece yazacaktım. Sağ, salim kurtulacağını inanıyor, umutlu bekliyordum. Öyle ya, “atlıyorum” dediğine göre, mutlaka kurtulmuştu!..
Öyle olmadı. Emekli öğretmen bir ana-babanın tek evladı genç üsteğmen Hamza Gümüşsoy’un şehadet haberi geldi. Uçağının neden kontrol dışına çıktığından, şehit pilotumuzun nasıl öldüğüne dair rivayetler muhtelif… Üzgünüm, ama nasılsa bu “kaza” da unutulur gider, ateş yine sadece düştüğü yeri yakar.
Şehit pilotumuz Hamza Gümüşsoy’un anısına anlatmak istediğim olay şu. Geçtiğimiz hafta sonu Ankara Sakarya Meydanı’nda yapılan Sessiz Çığlık eyleminde, Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutan Yardımcısıyken tutuklanıp, Balyoz davasında 16 yıl hapse çarptırılan emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş’ın eşi ve kızını gördüm. Bu ikinci karşılaşmamızdı.
“Karşılaşma” diyorum, çünkü Binnur Karataş İzmir’de yaşıyor ve ancak Ankara’daki kızını ziyarete geldiğinde eylemlere katılabiliyor. Nisan başındaki karşılaşmamızda tanık olduğum bir hadiseyi sizlerle paylaşmıştım. Cumartesi, Karataş Ailesi’nin Silivri’yle 10 dakikalık telefon görüş günüydü. O gün tam o esnada emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş eşini aramış, Binnur Hanım da telefonu eylem alanına doğru tutup, burada atılan sloganları, yapılan konuşmaları dinletmişti. Böylece kısa süreliğine de olsa Sessiz Çığlık’tan Silivri’ye naklen yayın yapılmıştı.
Hafta sonundaki karşılaşmada da Karataş Ailesi’nin Silivri’yle telefon görüşmesine denk geldim. Bu defa telefonu ben aldım ve emekli Tümgeneral Karataş’la konuştum. Silivri’yle ikinci telefon görüşmemi yapmış oldum. Birincisi emekli Tuğgeneral Ali Aydın’laydı, kızı ve Avukatı Aslıhan konuşurken, telefonu kapmış ve Silivri’ye selam göndermiştim.
Emekli Tümgeneral Karataş, kendilerini unutmadığımız ve unutturmadığımız, onlar içerdeyken yan gelip yatmadığımız için teşekkür ettikten sonra, anneler günümüzü kutladı ve herkese selam söyledi. Süre kısıtlı olduğu için eşiyle bir not ileteciğini de ekledi.
-35 Yıl Önce Paraşütle Atladı, Kurtuldu-
Telefon kapandıktan sonra Binnur Hanım, Karataş Paşa’nın notunu aktardı. Bu, 35 yıl öncesine ait bir anıydı.
Şehit pilot üsteğmenimizin yaşlarında olmalı; 21 Eylül 1978 günü Teğmen Beyazıt Konya’da uçuş eğitimindedir. Uçağın kumandası kilitlenir, paraşütle atlar. Kadınhanı civarında yere indiğinde yaşadığına inanamaz. O zaman henüz nişanlıdır. Yeniden doğduğu için Allah’a şükredip, gayrı ihtiyari sağ elindeki yüzüğünü çıkarıp, sol eline takar. Hemen oracıkta eve döner dönmez evlenme kararı alır. Ve Binnur Hanım’la evlenirler.
Sonraki yıllarına hep, “ikinci hayat” diye bakar, çalışır, uçar. Eşi Binnur Hanım’ın ifadesiyle, havacıların hayatı pamuk ipliğine bağlı olduğundan sabah ayrılırken, akşam dönüp dönmeyeceğini bilmeden tam 35 yıl geçirirler.
Taa ki ikinci bir 21 Eylül gününe kadar!.. 21 Eylül 2012’de 16 yıl hapis cezasına çarptırılır. Azrail’in ayıramadığı aileyi, özel yetkili hakimler ayırır.
Emekli Tümgeneral Karataş’ın mesajındaki son söz şuydu:
“Bir 21 Eylül günü kurtuldum, bir 21 Eylül günü onca yılın, mücadelenin çalışmanın ödülü olarak 16 yıl verildi!.. Vatan sağolsun!..”
Şehit pilotumuz Hamza Gümüşsoy başta, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazi ve tutsak askerlerimize de uzun ömürler diliyorum.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
15 Mayıs 2013