ABD neredeyse günaşırı açıklama yapıyor. Ekvador’dan bile ses geldi. Bulgaristan, Irak ve Suriye’nin halimize acıması ise evlere şenlik!..
Farkında mısınız; Şu ana kadar sadece 3 yerden ses çıkmadı.
Türkiye’nin yeni “eşbaşkan” teröristbaşından…
Obama’nın Erdoğan’la barıştırdığı yeni “müttefikimiz” İsrail’den…
Hepsinden önemlisi, Suriye’de Esad’ın askerlerinin kalbini söküp, yiyen canileri “özgürlük savaşçısı” sayan, onlar için aylardır gözyaşı döken… Üstüne vazife olmadığı halde PKK açılımı için Diyarbakır’a kadar gidip, Osman Baydemir’le “cemreler düşüren”, dünyaya barış getirme uğruna oradan oraya koşturmaktan iki gece üst üste evinde uyumaktan mahrum kalan yeni “Osmanlıcı” Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’ndan…
Haksızlık etmeyelim, Davutoğlu Gezi Parkı için başlayan ve ülke geneline yayılan eylemler konusunda ilk günler twitter’daki hesabında şu naçiz değerlendirmeyi yaptı:
“Taksim’de yaşanan ve istenmeyen bir hale gelen olaylar ülkemizin dünyaya hiç de hak etmediği bir şekilde yansıtılmasına neden oldu. Çözüm süreci başta olmak üzere ifade özgürlüğü alanında son on yılda atılan tüm adımların yok sayıldığı bir resim her şeyden önce demokrasimize ve aziz milletimize yapılan bir haksızlık. Türkiye bu süreci de aşacak güçte ve olgunluktadır. Hepimizin göz bebeği İstanbul’umuza ve diğer şehirlerimize zarar vermeye başlayan bu eylemlerin devam etmesi kimseye fayda getirmez, sadece bölgemizde ve dünyada gıpta ile bakılan ülkemizin itibarına zarar verir.”
Hepsi bu!..
Elinde sapan bile olmayan insanlar polis terörüne maruz kalıyor, gazdan göz gözü görmüyor, ama Davutoğlu bu “çapulculara”, Suriye’deki caniler kadar bile şefkat göstermiyor.
Yapılanlar, “demokrasimize haksızlık”mış!.. Tek adam demokrasisine mi?
Eylemler, “ülkemizin itibarına zarar verir”miş!.. Suriye, Irak’ın diline düşürülmüş bir ülkenin itibarına mı?
Davutoğlu, insanların canından ziyade ülkenin itibarını düşünüyor, Başbakan Erdoğan da “Olayların dışardan bağlantıları olan aşırı uçların organizasyonu” olduğunu söylüyor ya, bilmem 10 ay kadar önce İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Firuzabadi’nin şu uyarısını hatırlıyorlar mı?
“Suriye topraklarında akan kandan Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan devletleri sorumludur. ABD’nin savaş planlarına yardımcı olmak, komşu ülkeler için doğru değildir. Bu ülkeler bu yaklaşıma devam ederlerse, Suriye’den sonra sıranın Türkiye ve kendilerine geleceğini bilmeliler. Dostlarımızı uyarıyoruz; Sakın bu üç ülke El Kaide terörizminin yayılma kurbanı olmasınlar…”
Hatırlamalarılâzım, zira Dışişleri Bakanlığı bu sözlere çok kızmış, şöyle sert bir açıklamayla karşılık vermişti:
“İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi’nin açıklaması başta olmak üzere, bazı İranlı yetkililer tarafından ülkemizle ilgili olarak yapılan asılsız ithamlarla dolu açıklamaları ve son derece yakışıksız tehditleri şiddetle kınıyoruz. Türkiye, dış politikasında kendi hedef ve ilkeleri doğrultusunda hareket eden, büyük devlet geleneğine sahip bir ülkedir. Bunu, en çok asırlardır komşuluk ilişkileri sürdürdüğümüz İranlı yetkililerin bilmesi ve kavramış olması gerekir. Öte yandan, Suriye’deki rejimin sebep olduğu insanlık dramının Suriye içindeki ve dışındaki sorumlularının kimler olduğu, her gün yüzlerce masum insanın katlinin vebalini kimlerin taşıdığı herkesin malumudur. Bunlar, tarih ve insanlık vicdanı önünde mutlaka hesap verecektir.”
Ez cümle; Teröristbaşı, İsrail ve Davutoğlu da Gezi eylemlerine el attığında neyin ne olduğunu anlar, denklemi çözeriz… İnşallah!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
4 Haziran 2013