Başbakan Erdoğan, Japonya gezisinden önce Dolmabahçe’de destekçisi gazetecilerle yaptığı toplantıda, “Cemaat tarafından ele geçirilmiş kurumların başında yargı geliyor” diye dert yandı.
Ayan beyan “kumpas” olan Ergenekon operasyonlarını yapan Savcı Zekeriya Öz’dü.
AKP’ye karşı başlatılan yolsuzluk operasyonlarını koordine eden de Öz oldu.
“Kumpas” olduğu bilinen ve bugün en üst düzeyde itiraf edilen Balyoz soruşturmasını yürüten ekip arasında, ismi pek ön plana çıkmayan bir savcı vardı; Ali Haydar.
Geçen hafta İzmir’de gerçekleşen ve Ulaştırma eski Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağına uzanan Liman İşletmesi’ne yönelik operasyonu başlatan da bu isim oldu.
Temmuz 2011’e kadar İstanbul Cumhuriyet Savcısı olan Ali Haydar, sadece Balyoz değil, Ergenekon soruşturmasında da görev aldı.
Haydar’ın baktığı önemli bir dosya daha oldu; Genel seçimler öncesinde MHP yöneticilerine ait olduğu öne sürülen kasetleri de soruşturdu.
Besbelli, Zekeriya Öz kadar olmasa bile kritik soruşturmaların kilit isimlerinden biri.
Herhalde bu yüzden İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine atandığında, “Devletin üst düzey görevlerinde bulunan kişilerin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250’nci maddesinde sayılan suçları ile ilgili soruşturmaları bizzat yürütüp, sonuçlandırmak, bu suç ve davalara bakmakla görevli Cumhuriyet Savcılarının nöbet listesi taslağını hazırlamak” gibi konular başta olmak üzere en önemli görevler ona verildi.
-Balyoz’un Kaderini Değiştirdi-
Savcı Ali Haydar’la ilgili gündem yoğunluğu arasında kaynayıp, giden önemli bir detay daha var.
“Balyoz davası çöktü” denirken, 6 Aralık 2010’da isimsiz-imzasız bir ihbar mektubuyla Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada sözde yeni “dellilleri” ele geçiren ve davanın seyrini değiştiren iki savcıdan birisi oydu.
Balyoz İddianamesi ek klasörlerinden aktaralım:
“13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda yapılan arama sonucu düzenlenen tutanağa göre, Cumhuriyet Savcıları Fikret Seçen ve Ali Haydar tarafından Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şuba Müdürlüğü, İstihbarat Kısım Amirliği odasında vakumla kaldırılabilen karo taşlarının altından 9 adet siyah poşet, 1 adet mavi poşet olmak üzere 10 adet poşetin bulunarak, çıkartıldığı…”
Peki o baskın ve arama nasıl yapıldı. Bunu da o dönemde Gölcük Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı olan, Balyoz’dan 18 yıl hapse mahkûm edilen emekli Tümamiral Semih Çetin’in, “Bir İhanetin Öyküsü” kitabından hatırlatalım:
“Baskın öncesi İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen’den bir telefon geldi. Savcı beni aradıktan 4,5 saat sonra karargâha geldi. Yanında sözde Balyoz davasının iddianamesini hazırlayan savcılardan Ali Haydar da vardı. Savcı odaya girdi ve kapının hemen içerisindeki yer karoları üzerinde durdu. Sonra adeta step dansı yaparmış gibi ayaklarıyla karoların üzerinde zıplamaya başladı. Yüzünde birden aradığı değerli bir şeyi bulmuş insanlara özgü bir gülümseme belirdi: ‘Amiralim biz bugün buraya bunun için geldik. Aradığımız şey bunun altında.”
Seçen ve Haydar, “aradıklarını” bulduktan sonra ne yaptı; Yine iddianameden okuyalım:
“Bu odanın Kemalettin Yakar ile Erdinç Yıldız tarafından kullanıldığının belirlendiği, poşetlerin tek tek açılarak çıkan malzemelerin sayımlarının yapıldığı, Kemalettin Yakar, Celal Kerem Eren ve Erdinç Yıldız kullanımındaki kuruma ait bilgisayarların imajının alınması için Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığına teslim edildiği, 1 nolu torbadan çıkan 5 adet hard diskin imajlarının alınması için Merkez Komutanlığına teslim edildiği, daha sonra bunların Cumhuriyet Başsavcılığı’nca belirlenecek heyet tarafından imaj alma işlemlerinin yaptırılmasına karar verildiği, imaj alma tutanağına göre, görevlendirilen emniyet ve askeri personelce imaj alma işleminin yapıldığı…”
Oysa Gölcük Donanmada bulunan ve Yargıtay’ın onama kararında da esas alınan o hard disklerinin imajlarının alınmadığını, parmak izi araştırması yapılmadığını artık yedi cihan biliyor.
Bir tür “delilleri saklama ve sanıkların lehine olan delilleri toplamama”, özetle “görevi kötüye kullanma” durumu yani.
Nitekim, başta Çetin Doğan, çok sayıda Balyoz davası sanığının Avukatlığını yapan Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, aralarında Ali Haydar’ın da olduğu 4 savcı hakkında “kasten görevlerini yapmadığı” iddiasıyla HSYK’ya suç duyurusunda bulundu. HSYK da Kasım 2011’de inceleme başlattı.
Sonuç mu; HSYK bu suç duyurusunu işleme koymadı.
Tüm bu tesadüfleri;
İstanbul ve Ankara’da yapılan yolsuzluk operasyonlarından sonra bu savcıları “kahraman” ilân eden muhalefet partileriyle,
Geçmişte soruşturulmasına bile izin vermediği o savcılardan şimdilerde yaka silkip, “Cemaat yargıyı ele geçirdi” diyen AKP’nin ilgi, bilgi ve dikkatine sunuyoruz.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
13 Ocak 2014
Ek-1: Yargıtay’ın Balyoz onama kararında Gölcük Donanma’da yapılan arama ve CD imajlarının alındığından söz ediliyor.
Ek-2: Emekli Tuğgeneral Bulut Ömer Mimiroğlu’nun Avukatı Kazım Gözüşirin, Gölcük’teki arama ve CD imajlarının alındığı yönündeki doğru olmayan bu tespitten sonra 7 Ocak 2014’de Balyoz kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleri hakkında “görevi kötüye kullandıkları” iddiasıyla Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’na suç duyurusunda bulundu.
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/iste-izmirde-o-sorusturmayi-yuruten-savcinin-portresi–1301141200.html