İçeriğe geç

2 yılda ancak yazarız

Ergenekon Mahkemesi Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’la ilgili ne karar verir kestiremiyorum, ama iktidar ve Cemaat arasında bir büyük bilek güreşinin yaşanacağını hissediyorum.

En son söyleyeceğimi, en baştan söyleyeyim; Adalete müdahale, bakan çocuklarının tahliyesi ve kasetlerle alabildiğine köşeye sıkışan iktidarın hem nefes almaya, hem gündem değiştirmeye çok ihtiyacı vardı. Değişti/değişecek gibi de gözüküyor.

Anayasa Mahkemesi’nin Başbuğ kararı, Cumhurbaşkanı Gül’ün ÖYM’leri kaldıran kanunu gönderildikten 10 gün sonra Başbuğ kararıyla neredeyse eş zamanlı onaylaması, kanunun anında Resmi Gazete’de yayınlanması çok ince bir işçilik örneği gibi.

Balyoz davasında “yeniden yargılamanın” önünün açılması beklenirken, Ergenekon’da toplu tahliyeler umudunu yeşerten ne oldu?

ÖYM’leri kaldıran süreci büyük bir dikkatle izledim. İktidar, muhalefet 7 aydır gerekçeli kararı yazmayan Ergenekon Mahkemesine odaklandı. Gerekçeli kararı yazmadığı sürece feshedilmeyecek tek ÖYM burası olacaktı. Benim ifademle, “direnişin kalesi”!..

Mevcut yasada 15 gün içinde gerekçeli kararın yazılması zaten vardı, ama bu pakette 15 günün altı bir kez daha çizildi. Ya yine yazılmazsa? “Hakimler hakkında soruşturma açılır” denildi. “Açılsın. Hatta hakimler görevden alınsın. Tutuklular için değişen birşey olmayacak ki. Aksine yeni hakim atanacak, kimbilir onun milyonlarca sayfayı okuyup, yazması tutuklulukları daha ne kadar uzatacak” cevabı verildi. Veya hakimlerden biri hayatını kaybederse ne olacaktı? Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın CHP’li milletvekilleriyle sohbetinde, böyle bir ihtimalin hiç düşünülmediğini anladım. Bozdağ’ın da merak ettiği sorunun cevabını Komisyondaki bir hukukçudan aldım; “Ölüm durumunda ne olacağı belli, yedek hakimlerden biri atanır” dedi.

CHP, 15 günün sonunda gerekçeli kararın yazılmaması halinde, kısa kararla Yargıtay’a gidilmesi teklifinde bulundu. Aslında bu teklifin sahibi iktidardı, ama ne olduysa pakete sokulmadı, “İzleyip, görelim. 15 gün şartı yürürlüğe gördükten sonra mecburen yazacaklar” yorumu yapıldı.

Kanun böyle bir belirsizlikle çıktı. Sonrasında Silivri’den gelen haberlerin hiç de iç ve ön açıcı olmadığı görüldü. İddiaya göre, “Bu dava Balyoz’dan 18-20 kat hacimli. 2 yıldan önce gerekçeli kararı yazmak mümkün değil” deniliyordu.

Bu kadar uzun bir süre geçin tutukluluların halini, Ergenekon Mahkemesi’nin varlığını 2 yıl sürdürmesi demekti. 2 yıla kim öle, kim kala?!. Bir de ülkedeki siyasi dengeler iktidar aleyhine değişirse?!.

YA 15 GÜNDE YAZMAZSA

Önceki gün Yargıtay’a uğradım. Eski üyelerden birisiyle, “Ne olacak bu Ergenekon Mahkemesinin hâli”ni konuştuk. Gösterdiği yol, bugün Anayasa Mahkemesi’nin verdiği Başbuğ kararının özeti gibiydi. 15 gün şartı yürürlüğe girdikten sonra Mahkeme yine gerekçeli kararı yazmadığı takdirde tutukluların doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne gidip, bu yasal zorunluluğu hatırlatıp tedbiren tahliye isteyebileceğini, Mahkeme’nin de tahliye kararı verme durumunda olduğunu söyledi.

Siyasetin, adaletin, “parallelerin” bu kadar iç içe geçtiği bir ortamda ne yaşanacak gerçekten belirsiz. Başbuğ’un değil, tüm Ergenekon sanıklarının tahliyesi gündemde. Lâkin sadece Cemaat değil, AKP içinden birilerinin de bu tahliyeleri hazmetmesinin mümkün olmadığını, direneceklerini biliyorum.

Başbuğ’un tutuklandığı 5 Ocak 2012 gecesi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı, terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten tutuklandı. Takdir yüce Türk Milleti’nindir” demesi aklımdan da yüreğimden de hiç çıkmadı.

İşgâle mi uğramıştık, ne olmuştu? Başbakan Erdoğan bugün “İstiklâl mücadelesinden” bahsettiğine göre, demek ki işgâl edilmişiz.

Başbuğ’un tahliye edildiğini varsayalım; Ya başta Balyoz diğer davalardaki tutuklu yüzlerce askeri hâlâ hapisteyse? Başbuğ’un tahliyesiyle “işgâl” bitmiş mi olacak?

Son sözüm kendimize; “Maalesef yüce Türk Milleti takdirini kullanamadı. Başbuğ’un müebbete çarptırıldığı gün ‘Osmanım’ tahliye edildi. Bu tahliyeye, bakan çocuklarının tahliyesi kadar tepki gösterebilsek, bugün akıbeti, gidişatı karanlık iktidar-Cemaat savaşından medet umar hale gelir miydik?”

Önceki gece rüyamda Balyoz’dan tutuklu Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’i gördüm. Mamak Askeri Cezaevi’ndeki barakaların birisinin üzerinde saç-sakal birbirine karışmış, boynu bükük el sallıyordu.

Hayırdır inşallah!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized