Ankara 76 yıl önceki Dersim’i konuşuyor; İktidarı, PKK’sıyla CHP’den ve devletten “özür” bekliyor… Ankara, Kürt kökenli vatandaşlarımızın “temsilcisi” olduğu iddiasıyla terör örgütünün başları ve siyasi uzantılarıyla masaya oturuyor, “Yeter ki, analar ağlamasın” diye verdikçe veriyor.
Ama 19 yıl önce astsubay eşi gözleri önünde katledilen Yıldız Hemşire dün Siirt’in Bayraktepe Köyü’nden şunu sordu, duydunuz mu?
“Kardeşlerim, PKK sizin hakkınızı mı savunuyor? Yol kesip, haraç toplayan, köy korucularını katleden, kendi gibi düşünmeyen halkını infaz eden acımasız örgüt, Kürt halkının hakkını mı savunuyor?”
Dün Siirt Bayraktepe’de acı bir anma toplantısı vardı. Bölücü terör örgütünün 17 Kasım 1994’te çocuk, kadın, yaşlı demeden hunharca katlettiği 11 vatandaşımız anıldı.
Devlet protokolü, şehit ve gazi dernek ve federasyonlarının yöneticileri ile yöre halkı dışında o törene Bursa’dan katılan biri daha vardı; 1995’te annesini görmeye giderken Erzincan yolunda Türk askerinin üniformasını giymiş teröristler tarafından gözleri önünde öldürülen Bando Astsubay Murat Namdar’ın eşi Yıldız Hemşire.
Gündemimizde “çözüm süreci”, teröristbaşına sekreterya, müzakereler için “üçüncü göz” var ya, muhtemelen Bayraktepe’deki bu töreni çoğu gazetede göremeyeceksiniz. Görseniz bile, ancak Vali’nin konuşmasını bulacaksınız. Belki, “Yıldız Namdar da katıldı” diyecekler, o kadar.
Oysa törende o da konuştu ve önemli şeyler söyledi. İşte Yıldız Hemşire’nin Bayraktepe’den Ankara’ya gönderdiği çarpıcı mesajlar:
“Bugün ‘Kürtlerin hakkını savunuyorum’ diyerek, kendi halkını katleden hain terör örgütünün gerçek yüzünü göstermek için toplandık.
Yıllar önceydi, hain PKK bu köye gizlice sızmış, genç yaşlı, kadın çocuk demeden acımasızca bu köyün masum insanlarını katletmişti. Köyünüzde kan, köyünüzde gözyaşı, köyünüzde acı vardı.
O kanı, o gözyaşını çok iyi bilirim. Eşimle yolda giderken eli kanlı, insanlıktan çıkmış teröristler yolumuzu kesip, 25 yaşındaki astsubay eşimi gözümün önünde şehit etmişlerdi. Çaresizdim, hem de çok çaresiz. Yalvardım olmadı, haykırdım olmadı. Acımadılar, gencecik eşimi katlettiler. Feryatlarım, beddualarım birbirine karıştı. Tıpkı sizin gibi. Onun için acı nedir, çok iyi bilirim kardeşlerim.
Biz burada acımızı paylaşırken, ‘çözüm süreci’ deyip, sizlere ve bizlere acı çektirenlere tavizler veriliyor. Kendi halkını öldürenlere, ‘bunlar sizin hakkınızı savunuyor’ diyorlar.
Öyle mi kardeşlerim, PKK sizin hakkınızı mı savunuyor? Yol kesip, haraç toplayan, köy korucularını katleden, kendi gibi düşünmeyen halkını infaz eden acımasız örgüt, Kürt halkının hakkını mı savunuyor?
Değerli kardeşlerim, görüyorum cesursunuz. Bu töreni yapmakla zaten PKK terör örgütünü kabul etmediğinizi gösteriyorsunuz. Bunu bildiğim için zaten buradayım.
Biliyorum ki, terörü biz değil, siz bitireceksiniz. İçinizden onları atarak, sizlere ve bizlere yaptıklarının hesabını sorarak, siz bitireceksiniz kardeşlerim. Artık boyun eğmek yok, artık susmak yok. Gün hesap sorma günü, gün acıları bitirme günü, gün kardeşliğimizi bozanlara hesap sorma günü.
Şehitlerim sevinin, başlar yüksekte
Ölsek de sevinin, eve dönsek de
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte
Mekanınız cennet, ruhlarınız şad olsun.”
Hepimizin hafızası Yıldız Hemşire kadar canlı olsaydı ve hepimiz onun kadar mücadele edebilseydik;
Dersim’in hesabını soranlar, bölücü terör örgütünü baş köşeye oturttup, ülkenin anahtarını teslim edilebilir miydi?!.
Mamak, Şirinyer, Eskişehir, Malatya ve Antalya’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
18 Kasım 2014