Çok sıcak, sadece 1 ay önce MİT Karargâhında düzenlenen bir törenden söz etmeden önce Erdoğan’ın Latin Amerika yolunda Hakan Fidan hakkında yaptığı açıklamayı yorumlayalım. Zira Erdoğan’ın sözleri, o toplantıdaki havayla yakından ilgili. Erdoğan, kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“MİT sıradan bir kurum değildir. Sıradan bir insanı da kolay kolay getiremeyiz oraya. Çok sık eleyip, ondan sonra gelinebilen bir makamdır. MİT’in başında son derece güvenilir bir kişi olmalıdır. Nitekim ben oraya son derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak görebileceğim birini getirmiştim. Daha öncesinde söz konusu arkadaşı özel temsilci olarak görevlendirdiğim anlar da olmuştu. Dolayısıyla bu makama gelmiş olan bir kardeşimizin milletvekili adayı olmak ya da onun ötesinde bazı görevleri kafasında planlamak gibi bir durumu olabilir. Ya da ona belki bu tür bazı vaatlerde bulunulmuş olabilir, bulunmuş olabilirler orasını bilemem. Ama ben kendisine açık ve net olarak ‘ayrılmanı doğru bulmuyorum’ dedim. Senin göreve devam etmen gerekir, çünkü burası rastgele bir yer değil. Siz gidersiniz sizin yerinize bir başkası gelir, o ayrı mesele. Bunu normal bir memuriyet olarak görebilirsiniz. Ama bu öyle bir makam değil. Dolayısıyla doğru bulmuyorum, ama kendileri artık yorulduklarını söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek maalesef böyle bir adım atmayı kendileri için uygun buldular ve bu adımı attılar.”
Bu uzun değerlendirmeye dair sorulacak çok soru var.
MİT’in sıradan bir kurum olmadığı, Erdoğan’ın da buraya çok özel bir önem verdiği ve çok özel görevler yüklediği açık. Nitekim 3 yıl önceki 7 Şubat “darbe” girişiminin ardından Fidan için, “Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü. İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim. Terör mücadelesinde başarılı olmamız lâzım… Gayretlerinden çok çok memnunum. Gerek öncesi, gerek sonrasında ve şimdi ülkeme çok şeyler kazandırdı. Müsteşar Yardımcılığı ve TİKA’nın başında olduğu zaman da iyiydi. İyi yetişmiş bir bürokrattır. İnsan kıyma makinesi değiliz. Bu insan takdir edilmesi gerekirken, bunu yemeye çalışan bazı mahfiller olmuştur” demişti.
Sorularımıza geçelim;
– Böylesi bir konuma sahip Fidan’ın kafasında hangi görev olabilir?
– Ona bir takım vaatlerde bulunmuş olanlar kim/kimlerdir?
– Hakan Fidan hangi görevlerden yoruldu; İmralı’yı iknadan mı, “paralel yapıyla” mücadeleden mi, Suriye batağından mı?
– Yeni AKP’yi “sır küpüne” teslim için bunların tümü bir oyun mu?
Erdoğan’ın Fidan’la ilgili bu açıklaması Türkiye gündemine düşmeden hemen önce karşılaştığım AKP’yi çok yakından bilen bir isim Fidan’ın adaylığı hakkında şu yorumu yaptı:
“Erdoğan’ın paralel yapıyla mücadelede en güvendiği isimdi, komutandı. Komutan, savaş meydanını terk eder mi? Eğer terk ediyorsa, bu Erdoğan için sonun başlangıcıdır!..”
Erdoğan’ın uçaktaki sözleriyle birlikte düşünüldüğünde, “yanlış veya haksız” denebilir mi?
-1 Ayda Ne Değişti?-
Şimdi, yazının girişinde vurguladığımız MİT Karargâhındaki toplantıya geçelim.
Günlerden 5 Ocak Pazartesi, tarihi bir gün; Çünkü MİT’in 88’inci kuruluş yıldönümü. MİT çalışanları, eski MİT’çiler herkes orada. Kürsüye çıkan Müsteşar Hakan Fidan tam 1 saat, heyecanla konuşur. Konuşmasını yarımşar saat halinde iki bölüme ayırır. Birinci bölümden önce ikinci bölümde ne olduğuna dikkat çekelim; Madde madde “paralel yapıyla” nasıl mücadele ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini anlatır. Sesinde ve anlatımında ne bir yorgunluk, ne bıkkınlık vardır.
Erdoğan’ın ifadesiyle, “kafasına yeni görevler koyan veya bir takım vaatlerde bulunulmuş” olan biri, o gün personeline “veda ve teşekkür” anlamında bir söz etmez mi? Hayır etmemiş.
O halde soralım; 1 ayda ne oldu da Hakan Fidan fikrini değiştirdi?
-MİT’in Yeni Karargâhına Dikkat-
Peki Hakan Fidan 5 Ocak günü yaptığı konuşmanın birinci bölümünde hangi konuya değindi?
Bunu aktarmadan önce 2012 yılındaki 85’inci kuruluş yıldönümü törenine gidelim. Fidan, o gün MİT’in kapılarını medya yöneticilerine açmıştı. 1.5 saatlik konuşmasında slaytlar eşliğinde MİT’i tanıtmış, “büyük” hedeflerini ortaya koymuş, hatta, “İzole edilmiş bir hayat yaşıyorum. 16-17 saat mesai… Cumartesi-Pazar kavramı yok. Güvenlik nedeniyle eve bile mevcutlu olarak gidiyorum, mevcutlu olarak dönüyorum. Yeni yeni kitap okumaya vakit ayırabiliyorum. Sinema, arkadaş buluşmaları yok” diyerek, günlük hayatından söz etmişti.
Medya buluşmasında Fidan, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın bir talimatını da paylaşmıştı. Yenimahalle’de 600 dönümlük arazi üzerine kurulu kampüsü yetersiz bulan Erdoğan, “Şehrin içinde kaldı, yeni yer bakın” demiş, Fidan da yer arayışına başladıklarını açıklamıştı.
Sonra o yerin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden alınan Pursaklar-Saray’daki tesisler olduğu ortaya çıktı. Evet MİT’in eğitim merkezi, stratejik araştırma, mali denetim, APK gibi tali birimleri oraya taşındı, ama MİT kampüsü için yeni ve ilginç bir yer bulundu.
İşte Hakan Fidan 5 Ocak günü yaptığı konuşmanın ilk yarım saatlik bölümünde, slaytlar eşliğinde ve yine heyecanla personeline bu projeyi anlatmış.
Neresi mi? Hani 28 Şubat sürecinde Sincan’da tankların yürümesiyle gündeme gelen Eskişehir Yolu ile Etimesgut arasında yer alan Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığı var ya, orası.
MİT buradan tam 5 bin dönümlük araziyi almayı planlıyormuş ya da almış. İleride Zırhlı Birliklerin buradan tamamen çıkartılması, Polatlı’ya gönderilmesi şimdiden konuşulmaya başlanmış durumda.
Sorumuzu tekrarlayalım; 1 ay önce heyecanla bu yeni projeyi anlatan biri, ne oldu da fikir değiştirdi?
Konumuzla ilgisi yok, ama küçük bir kılçık; Ankara’nın ortasında kalan MİT’in mevcut 600 dönümlük arazisi üzerine ne plazalar, rezidanslar yapılır, değil mi?
Merak edenler için bir not daha; MİT’in kuruluş yıldönümü kokteylinde içki servisi yapılmış!..
-Öcalan Bilir-
Hakan Fidan olayı daha çok tartışılacağa benziyor.
Lâkin;
Genelkurmay’ın “iç güvenlik yasası”na direnişine,
Arınç’ın “Yüzde 50 bize nefretle bakıyor” çıkışına,
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Merkez Bankası’na desteğine,
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya sahip çıkışına da dikkat!..
Her neyse, Ekim’de “Kobani düşerse, Türkiye darbe sürecine girer” diyen İmralı’daki teröristbaşı ve Kandil mutlaka bizlerden daha çok şey biliyordur. Türkiye’yi fazla merakta bırakmazlar inşallah!..
Foça’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
10 Şubat 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bir-ay-once-buyuk-projelerden-soz-eden-hakan-fidana-bir-anda-ne-oldu-1002151200.html