“Mâkul şüpheyle” insanların sorgusuz sualsiz tutuklanmasına cevaz veren bir devlet, 32 yıllık kapı gibi bir kanuna “soyut” der mi?
Bu da oldu ve dedi.
17. dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk’ün seçimlere katılacak siyasi partilerle ilgili çalışmalarını “Seçime Parti Değil Peynirci Giriyor” başlıklı yazımızda aktarmıştık.
O yazıda Hastürk’ün, 16 Ocak 2015 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu’na gönderdiği iadeli, taahhütlü bir dilekçeye ve buna cevap verilmediğine de dikkat çekmiştik.
Hastürk’ün müracaatı şuydu:
“2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 36’ıncı maddesinde, ‘‘Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az 6 ay evvel teşkilât kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya TBMM’de grubu bulunması şarttır’ denilmektedir. Bazı siyasi partiler daha önce bu şartı yerine getirmeden seçimlere iştirak etmişlerdir. Kurucular Kurulu toplantısının büyük kongre kabul edilmesi mümkün değildir. Geçtiğimiz yıl kurulan ve büyük kongresini yapmamış olan partilerin seçimlere iştirak edememeleri gerekmektedir. Bu konudaki bildirimin yasanın 110 ve 111. Maddeleri göre değerlendirmesini arz ederim.”
Hastürk’e cevap vermeyen YSK, 1 Şubat’ta “seçimlere katılma yeterliliği taşıdığı anlaşılan” 31 partisinin ismini açıkladı. Bunlar arasında Hastürk’ün, “Siyasi Partiler Yasası’ndaki şartları taşımıyorlar” iddiasında bulunduğu partiler de vardı.
YSK bu açıklamadan 1 hafta sonra Hastürk’e cevap verdi. Hastürk’ün müracaatıyla ilgili kararın, 30 Ocak’ta alınmış olmasına rağmen 8 Şubat’ta yani seçime katılacak partiler açıklandıktan sonra gönderilmesi başlıbaşına ilginç.
Ama cevap daha da ilginç!..
Başkan Sadi Güven ile 9 üyenin imzasını taşıyan ve oy birliğiyle alınan kararın başlangıç bölümünde Hastürk’ün dilekçesine yer verildikten uzun uzun Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanunu’nun, “İtirazların nasıl ve kimler tarafından yapılacağına” dair maddesinin izahı yapıldı.
Sonuçta da şöyle denildi:
“Bu nedenle; dilekçedeki iddialar soyut olup, somut bir olay, bilgi ve belge bulunmadığı gibi iddiadan öteye geçmeyen konuda Yüksek Seçim Kurulu’nun delil araştırma görevinin olmaması nedeniyle itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16 Aralık 2014 tarihli “Siyasi partiler sicil kayıtlarında yer alan üye sayılarına” ilişkin yazısı ve YSK’ya bağlı Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun 23 Aralık 2014 tarihli “Genç Parti’nin yerinde peynirci var” tespitlerinin, “somut olay, bilgi, belge, delil” olmadığını varsayalım.
Hastürk’ün dilekçesinde dikkat çektiği Siyasi Partiler Kanunu’nun 36’ıncı maddesi var mı, yok mu? Burada siyasi partilerin seçimlere katılma şartları açık açık yazıyor mu, yazmıyor mu? Bundan daha “somut” bir belge olabilir mi? “Delil araştırma” görevi YSK’nın değilse, kimin veya hangi kurumun görevidir?
YSK’nın bu ilginç cevabından sonra son sözü yine Yılmaz Hastürk’e bırakalım:
“Vatandaş Yılmaz görevini yaptı. Demokrasi ve Siyasi Partiler Kanunu en önce siyasi partilerin namusudur. Olanlara sessiz kalıyorlarsa, söyleyecek bir şey yok. Anlaşılan partilerin tamamı seçimlerin böyle olmasını, şartları taşısın taşımasın tüm partilerin seçimlere katılmasını istiyor. YSK’ya gelince; Acaba görevi seçime katılacak partileri doğru dürüst bir şekilde tespit etmek değilse, nedir? Hepsinden önemlisi YSK bu cevapla, Siyasi Partiler Yasası’nın hükümsüz olduğunu ilân etmiştir. Yasa hükümsüzse, o zaman bırakın astsubayların geçen hafta kurduğu ASPARTİ de seçime girsin.”
Foça’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
12 Şubat 2015
İşte YSK’nın o ilginç cevabı :
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bari-astsubay-partisi-de-secime-girsin–1202151200.html