İçeriğe geç

Zaman Ayarlı Zirve!..

Erdoğan-Gül görüşmesi AKP kulislerini hareketlendirdi, yine bazı senaryolar havada uçuşmaya başladı.

Öncelikle şu konuya açıklık getirelim; Görüşmenin karşılıklı talep üzerine gerçekleştiği belirtiliyor, ama işin aslı tam böyle değil.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre, görüşme talebi Gül’den geldi. Talep öyle çok da yeni değil, en azından AKP içinde Bülent Arınç’la başlayan kriz öncesine ait. Tam ifadesiyle, “Talep Gül’den, ama zaman ayarlaması Erdoğan’dan”…

Böyle olunca, görüşmenin içeriğini de hedefini de görünenden farklı değerlendirmek gerekiyor.

Gül’ün 15 gün önce Almanya’ya gittiği hatırlandığında, anlaşılan o ki, Erdoğan’la hem ülke içi ve dışındaki sorunları, hem parti içindeki sıkıntıları konuşacaktı.

Ancak randevu gecikti. Bu arada Arınç ve Çelik patladı.

İşte tam bu noktada Erdoğan’ın Gül’e randevu vermesi, AKP kulislerinde şöyle yorumlandı:

“Belki çok farklı konuları görüşmüş olsalar da Erdoğan böyle bir ortamda onları değil, Gül’ü muhatap alarak, muhaliflerin ‘liderliğini’ Gül’ün yaptığı ve gereğini yapmasını ondan beklediği mesajını verdi. Bu konudaki gündemi de kontrolüne almış oldu.”

-Davutoğlu’na Sopa-

Beştepe Zirvesi’nin parti içinde hangi senaryoları yeniden tetiklediğine gelince;

Erdoğan her ne kadar, “Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş Başbakan, hem seçilmiş Cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz. Ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir Cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini, ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum” dese de Davutoğlu’yla aralarındaki sorunlar gizlenemez boyutlara gelmiş durumda.

AKP kulislerinde, ikili arasında iç-dış politika, terörle mücadele ve ekonomi konularında önemli görüş ayrılıkları olduğu, bunun yanısıra Valiler, Emniyet Müdürleri ve ekonomi bürokrasisinde bir türlü yapılamayan atamalar, giden-gelen kararnameler yüzünden devletin adeta kilitlendiği konuşuluyor.

ABD, İngiltere, Almanya’nın Davutoğlu’nun arkasında olduğu, keza ülke içindeki önemli kurum ve bürokratların Davutoğlu’nun yanında saf tuttuğu, Davutoğlu’nun aldığı bu güçle Erdoğan’a “diklenmeye” başladığı anlatılıyor.

Erdoğan’ın Davutoğlu’cuları izlettirdiği kadar, Davutoğlu’nun da Erdoğan’a yakın isimler, özellikle potansiyel “lider” adaylarından gözünü ayırmadığı öne sürülüyor.

AKP içindeki Erdoğancılar, parti içi muhaliflerin Davutoğlu’yla birlikte hareket ettiğine de inanıyor.

Bu tablo içinde de Erdoğan’ın Gül’le görüşmesi, aynı zamanda Davutoğlu’na, “Yola onunla devam ederiz” şeklinde bir “gözdağı, sopa gösterme” olarak değerlendiriliyor.

-Üç Senaryo-

AKP içinde, 7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrası senaryoların benzerleri yeniden revaçta.

Birinci senaryo, Binali Yıldırım’lı. Erdoğan’ın başından beri Davutoğlu’nun yerine Yıldırım’ı istediği biliniyor. Ancak gelinen noktada Yıldırım’ın Genel Başkan ve Başbakanlığının, Davutoğlu’nun muhalif ekiple resmen birleşmesine yol açması, bunun da partideki çatlağı derinleştirmesinden endişe ediliyor.

İkinci senaryo ; Tabii ki, Abdullah Gül’lü. Bunun avantaj-dejavantajlarına ilişkin yorumları aktarmadan önce bir kulis bilgisini paylaşalım. Haziran seçimlerinden önce Gül’e milletvekilliği adaylık teklifi yapılmadığı veya Gül’ün siyasete dönüş için “Genel Başkanlık” şartı koştuğu konuşuldu ya;

Söylenen o ki, Mart ayında listeler belli olmadan önce bizzat Erdoğan, Gül’e adaylık teklifinde bulundu. Ancak Gül kabul etmedi. Sebebi mi; “sağlık” gerekçesiyle. “Bahane” denebilir, ancak o günlerde bir özel sohbette Erdoğan’ın da, “Sağlık durumu müsait değil, bu işi yapabilecek gibi görünmüyor” yorumunda bulunduğu iddia ediliyor.

Peki Gül dönerse; Başbakanlık için öncelikli engeli, milletvekili olmaması. Bu sorunun kolaylıkla çözülebileceği, Erdoğan’ın seçilmesinde uygulanan Siirt modelinin uygulanıp, Kilis veya Bayburt’ta AKP milletvekillerinin istifa ettirilmesi suretiyle Gül’ün Meclis’e taşınmasından söz ediliyor. Gül’le ilgili tereddüt başka; Kısa vadede partiyi ve ülke sorunlarını toparlasa da uzun vadede Erdoğan’a Davutoğlu’ndan daha fazla sıkıntı vereceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Üçüncü senaryo ise Erdoğan’ın Saray’ı bırakıp, siyasete dönmesi; Erdoğan’ın partideki sıkıntıların yönetilemez hale gelmesi ya da Başkanlık sisteminden umudu kesmesi halinde bunu yapmaktan çekinmeyeceği, o zaman da “sembolik” bir Cumhurbaşkanı ve Merkel gibi güçlü başbakanlık modelinin gündeme geleceği bildiriliyor.

AKP kulislerinde konuşulanlar böyle… Evet, AKP’de “hararet” yüksek, ama kimse de bugün-yarın için büyük “heyecanlara” kapılmasın… Zira Erdoğan’ın eski Danışmanı ve metin yazarı AKP Milletvekili Aydın Ünal’ın dün twitter hesabında yazdığı gibi, onların “asırlık bir davası” var… O “dava” tamamlanmadan da ne AKP’de “deprem” olur, ne o “davayı” destekleyenler buna izin verir!..

Müyesser YILDIZ

11 Şubat 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogan-sarayi-terk-mi-ediyor-1102161200.html

Kategori:Uncategorized