İçeriğe geç

Bu Kadarını Ne FETÖ Ne Kendileri Hayal Etmişti!..

Konumuz TSK’da türbanın serbest bırakılması. Referandumdan önce usta bir manevrayla, bu iş de halloldu. Yeni bir tartışma ve cepheleşme konusu çıkacak, “Gördünüz mü şu laikçileri?” diye haykırılacak, türban bir kez daha “bayrak” yapılacaktı. Neyse ki, tuzağa düşülmedi, kimse konuyu ağzına almadı. Almadı da bilmem farkında mıyız; Her halükarda kazanıyorlar. Konuşup eleştirsek de konuşup, eleştirmesek de. TSK’daki “darbeci” geleneğin sebebi türban yasağı mıydı yoksa? Öyleyse “kurtulduk” demektir.

Tuzağa düşmeden, tarihe not düşmeye çalışacağım.

Yıl 2007’diydi. O dönem AKP yöneticisi olan bir isme, “Türbanda nereye kadar?” diye sorduğumda, “Üniversitelerde ve kamuda kaldırılacak” dedi. “Kamuda nereye kadar?” sorumu da, “Asker, polis, yargı hariç…” diye cevapladı.

Üniversitelerde başladı… Kreşlere indi…

Kamuda başladı… Önce polis, sonra yargı, nihayet TSK’ya girdi.

Oysa Erdoğan ve ekibi iktidarın ilk yıllarında neler söylüyordu, hatırlayalım:

Aralık 2005… Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de kabul edilse de edilmese de başörtüsü konusunun bir sorun olduğunu, bir gerginliğe neden olmasın diye, “toplumsal ve kurumsal mutabakatın sorunun çözümü için gerekli olduğunu” vurgulayıp, “Ama yasama organının içindeki mutabakat çok önemli. Aksi taktirde toplumda gerilim olur ki, bu ülkede sıkıntıya yol açar” diyordu.

Mayıs 2006… Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Anketlere göre, türbanın Türkiye’de yüzde 1.5’luk kesimin sorunu olduğunun ortaya çıktığını” belirterek, “Bizim gündemimizde halkın sadece yüzde 1.5’inin gündeminde olan bir konu öncelikli olarak yoktur. Olması siyaseten de yanlıştır. Bizim önceliğimiz türban değil işsizliktir” açıklamasını yapıyordu.

Ocak 2008… Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerdeki türban yasağına değinirken, başını örtenlere “başörtüsünü siyasi simge olarak kullanıyorsun” şeklinde baskılar yapıldığını belirterek, şunları anlatıyordu:

“Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var? Buradaki dert başka aslında.”

Ekim 2013… Üniversitelerde türban yasağının kalkmasını eleştirenlere yine dönemin Başbakanı Erdoğan, “Ya, siz kimsiniz ya? Millet bu işin kararını vermiş, bu iş bitmiş.?Artık bu ülkede ulusalcı mulusalcı diye bir şey yok, bu ülkede artık millet gerçeği var; göreceksiniz” sözleriyle tepki gösteriyor, aynı günlerde bir başka toplantıda şöyle konuşuyordu:

“Kızlarımız okullara başörtülü olarak gidemiyordu. Şimdi gidebiliyor. Devlette de görev alamıyordu başörtülü kardeşlerimiz, ama şimdi almaya başladı. İktidarımız başörtüsü sorunu çözdü. Bizim iktidarımızda oldu bu. Bu güne kadar hep set çektiler önümüze. Şimdi hamdolsun bu setler aşıldı. Ne oldu; Türkiye battı mı, yıkıldı mı?”

“Setler yıkıla yıkıla”, TSK’ya gelindi!..

-FETÖ’nün Hayalleri-

“Beraber yürüdükleri, ne isterlerse verdikleri” yıllarda FETÖ’nün türban hayali yoktu. Aksine, örgütün başı Gülen, “füruat” diyor, AKP’den ise hiçbir tepki görmüyordu. FETÖ’nün TSK’ya ilişkin hayalleri daha büyüktü. Ki bunların tamamı da maşalığını yaptığı emperyalistlerin emirleriydi. 15 Temmuz darbesinden sonra bunlar adım adım hayata geçirildi.

Onun içindir ki, TSK’ya dair raporlarıyla bilinen eski Zaman Yazarı Lale Kemal hapisteyken, “Görüşlerinin iktidarda” olduğunu duyurdu, firari Tuncay Opçin, Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasını, askeri liselerin kapatılmasını, “Sürgünde, hapisteyiz, ama fikirlerimiz iktidarda” sözleriyle destekledi.

Bunları ve bir başka hayali, yıllarca “Fetullah Gülen’in dostu, sözcüsü” olmakla övünen, şimdilerde “vitrin süsüydüm” diyerek, FETÖ davalarında tanıklık yapan Hüseyin Gülerce 31 Ağustos 2011’de Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde şöyle dillendiriyordu:

“Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, bakanlar, kuvvet komutanları Ankara’da Kocatepe Camii’nde aynı safta bir bayram namazı kılsalar. Ne olur? Söyleyeyim; Türkiye’de çifte bayram olur. Hani ordu-millet kaynaşması deniyor ya, hem de ne kaynaşma olur. Laiklik falan da elden gitmez, zedelenmez.”

O da oldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar Kocatepe’de değil, ama Suudi Arabistan’da Erdoğan’la birlikte namaz kılıp, Umre yaptı.

Çok değil, geçen yıl bu aylarda kamuflaj kıyafetiyle Suudi Arabistan Kralı’nı ziyaretinde Akar’ın Umre yapıp, yapmadığı merak edilmiş, TSK’dan, “Hulusi Akar’ın Riyad’tan hiç ayrılmadığı, yani Umre yapmadığı” açıklaması gelmişti.

Akar ve geçen yıl demişken; Darbeden kısa bir süre önce Genelkurmay Adli Müşavirliği’nde çalışmak üzere alınan sivil bir avukatın türbanlı olduğunun ortaya çıkmasının ardından, karargâhtan nasıl apar topar uzaklaştırıldığını,

Ve dahi Genelkurmay Başkanı olmasından önce kendisine yönelik eleştirileri aracılar vasıtasıyla cevaplandıran Akar’ın, böyle bir iddia hiç yazılmadığı ve dillendirilmediği halde eşiyle, kızının türbanlı olmadığını anlatmak için nasıl çırpındığını da hatırlatalım.

Nereden nereye, değil mi?

– Vicdani Reddi de Kabul Edecek misiniz?-

15 Temmuz’dan sonra TSK’daki halet-i ruhiyeyi de aktaralım.

“FETÖ”den sonra başka cemaatlerin boşluğu doldurduğu, generallerin 5 vakit namaz için mescitlere gittiği, namazlarda görüntü verdiği anlatılıyor vs.

Türban serbestisinden sonra iktidarın bir kalemi, “Alışacaksınız aslanım, alışacaksınız!…”, bir diğeri de “TSK’nın tesettürle savaşı bitti” diye yazdı.

Alıştık alışmasına da… “TSK’nın tesettürle savaşı bitince” herşey bitti, bitecek mi, yoksa yeni sorun ve savaşların önü mü açılacak?

Mesela;

– TSK’daki Aleviler Cem Evi açılmasını isterse,

– Bir subay, namaz saatine denk geldiği için nöbet tutmayı reddederse,

– Bir başkası, “Ben de Müslümanım, o da Müslüman” diyerek, El Bab’da, Rakka’da IŞİD’le savaşmayacağını söylerse,

– Birileri üniforma değil, inancının gereği gibi giyinme, başına sarık takma (Nitekim 2 gün önce görülen 28 Şubat davasında bir Aczemendi davaya müdahillik talebinde bulunurken, ‘Kıyafet serbestisi istiyoruz’ dedi) talebinde bulunursa,

– Dahası millet-ordu ruhunu tamamen bitirecek olan, ABD-AB’nin yıllardır dayattığı, FETÖ’nün de “devlet” olduğu yıllarda sözcülüğünü yaptığı, “Vicdani red” uygulaması istenirse,

Ne olur?

“İnşallah TSK bir de bu tartışma ve açılımların içine çekilmez” deyip, ekleyelim:

Keşke TSK’ya türban serbestisi getirilirken, terör ve 15 Temmuz şehit ve gazileri arasındaki adaletsizlik de giderilse… Kumpas kurbanı askerlere de şehit unvanı verilseydi!..

-Çocuğunda ByLock Çıktığı Öne Sürülen Siyasi Kim?-

Önemi yok, ama bir soru daha:

Acaba TSK’ya türban serbestisi getirilirken, Hulusi Akar’a görüşü sorulmuş mudur ki? Başbakan Binali Yıldırım bile, “Polis teşkilatında olduğu gibi burada görev alacak askeri personelin başörtüsü takıp takmama konusu bir süredir gündemdeydi demek ki, almışlar” dediğine göre, bunu geçip, bambaşka bir konuya değinelim.

Başbakan Binali Yıldırım MİT’ten gelen ByLock listelerine ilişkin şüphelerle ilgili olarak, “MİT ten bilgi istedim. Vekil, bakan, siyasetçi ne varsa getirin dedim. Getirdiler ‘birşey yok’ denildi. Benden bilgi saklandığını mı düşünüyor millet? Beni yanıltıyorlarsa da bedelini ağır öderler” şeklinde bir açıklama yaptı.

Yıldırım’ın 15 Temmuz darbesinden sonra, “Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanına sordum. ‘Yani bu nasıl olur’ dedim? ‘Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanın haberi yok. Tamam Genelkurmay Başkanının bilgisinin olması gayet doğal, ama aynı zamanda Başbakana da söylemeniz gerekiyor çünkü siz Başbakana karşı sorumlusunuz bağlısınız’. Tabii onun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söyleyemedi, doğrusu bu” dediğini hatırlatıp, soralım:

Kulislerde, MİT’in çok önemli bir ismin çocuğunun ByLock kullanıcısı olduğunu tespit ettiği ve bunu “ilgililere” bildirdiği, aylar geçtiği halde hiçbir işlem yapılmadığı iddiası konuşuluyor.

Acaba kimdir bu siyasi?

Müyesser YILDIZ

24 Şubat 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bu-kadarini-ne-feto-ne-kendileri-hayal-etmisti–2402171200.html

Kategori:Uncategorized