İçeriğe geç

Kerkük’ün Barzani’ye Teslimine de mi “Evet”?

Erdoğan Pazar günü İstanbul’daki toplu açılış töreninde, “Birilerinin, Türkiye’nin referanduma yoğunlaşmasını milli güvenliğimizi ilgilendiren hususlarda fırsata dönüştürmeye çalıştığını ve bu çevrelerin yeni oldu-bittilerle farklı kazanımlar peşinde koştuğunu” söyledi.

Evet, aynen bu oluyor.

Biz referandumla meşgûlken;

– Rumlar Kıbrıs’ta “Enosis” defterini açıyor…

– Yunanistan adalarımızı silahla doldurup, tatbikatlar yapıyor…

– Ermenistan Dağlık Karabağ için tehditler savuruyor…

– Erdoğan daha geçen hafta, “girdik, giriyoruz” dediği Menbiç için dün gece, “Menbiç’e yaklaşmış durumdayız” açıklamasını yaparken, PYD’liler feribotlara binip, Fırat Nehri’ni geçip, Rakka’ya yerleşiyor…

– PYD’nin başı Salih Müslim, isterlerse Rakka’nın da kendilerine bağlanacağını duyuruyor…

– PKK, Kandil’i Sincar’a taşıyor…

– İngiliz Parlamentosu, PKK ile yeniden müzakereye oturmamızı ve “özerkliği” konuşmamızı istiyor ve Türkiye’de yaprak kımıldamıyor…

– AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, geçenlerde PKK’nın, “Kürdistan”ı bölmeye çalıştığını söyledikten sonra dün de sanki bunlar PKK’nın değil, Kürt kökenli vatandaşlarımızın isteğiymiş, dahası resmen milli yapının ortadan kaldırılması, fiili özerklik/federasyon anlamına gelmiyormuş gibi, “Kürt sorununun yüzde 95’i bitti. Sadece iki talep kaldı; Ana dilde eğitim ve vatandaşlık tanımı” diyor…

-AKP Döneminde Kerkük… Nereden Nereye?-

Ve bir şey daha oluyor;

Barzani’nin Valisi Kerkük’e o “bezi” asıp, burada Kürtçe’yi resmi dil yapıyor…

Türkiye’nin “kırmızı çizgisi” Kerkük’e…

MHP Lideri Bahçeli’nin geçtiğimiz yıllarda, “Kerkük infaz edilirken, rahat olamayız… Kerkük vicdanen, kalben vatandır. Burada hangi taşı kaldırsak ‘Ne mutlu Türküm sesi’ duyulacaktır” dediği yere…

Hakkını teslim edelim; Kerkük Cuma günkü referandum mitinginde de Bahçeli’nin gündemindeydi. Şunları söyledi:

“Irak’ta Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atacak gelişmeler yaşanmaktadır. Bu ülkenin toprak bütünlüğü tartışılmaktadır. Türkmenlerin hak ve tarihsel çıkarları zedelenmektedir. Sözde Kürdistan bayrakları şerefsizce asılmaktadır. Barzani’nin tehdit ve tuzakları soydaşlarımızın varlığına kastetmektedir. PKK Kandil’den sonra Sincan’a yerleşmiştir. Milli güvenliğimiz doğrudan hedeftir. Bekamızın derdine düşmek, Türkiye’yi savunmak zorundayız. El ele vermek mecburiyetindeyiz.”

Lâkin Bahçeli’nin “Türkiye’yi savunmak için”, tüm bunları yapan Barzani’yi “dost-müttefik” sayan AKP ile ele ele verdiği de bir gerçek!..

AKP iktidarı döneminde Kerkük’te neler oldu; Kısaca özetleyelim:

Irak’ın işgâlinden sonra Barzani güçleri burasını, özellikle tapu dairelerini yağmaladı, nüfus dengesini değiştirdi. Sonra Kerkük’ün kendisine bağlanması için referandum yapacağını açıkladı.

Sene 2007’ydi. Biz önce Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ardından erken genel seçimle meşgûldük.

Ocak ayında Meclis’te dış politika konusunda genel görüşme yapıldı. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Kuzey Irak’taki Kürtler de bizim akrabamız” derken, Irak Türkmenler baskı altında kaldığı takdirde ilgileneceğimizi belirtti. Kerkük konusunda ayrıca bir gizli görüşme yapılması kararlaştırıldı.

Dönemin ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu ise şunu söyledi; “Kerkük, Türkmen şehridir. Irak bölünürse, Türkiye de bölünecektir”.

Dönemin Başbakanı Erdoğan da Kerkük konusunda ABD’ye sert çıktı. Bunun üzerine Ankara’ya gelen Dışişleri Bakanı BOP’çu Rice’ın sağ kolu Müsteşar Nicholas Burns, Başkan Bush’un “gönül alma” mesajını getirdi. Mesaj, PKK’nın Mahmur Kampı’nın 1 yıl içinde kapatılacağıydı. O kamp hâlâ faaliyette!..

Meclis’te yapılacak gizli oturum öncesi AKP, “Kerkük planını” sızdırdı. Planda, “Kerkük’ün özel statüsünün korunması… Yönetiminin 10 yıl boyunca BM’ye verilmesi… Kerkük referandumunun sadece bu şehirde değil, Irak genelinde yapılması… Irak’a komşu ülkelerle görüşülerek, Kerkük konusunda bir adım atılması… Ve Türkiye’nin Kerkük üzerindeki hakları konusunda hukuki alt yapı için çalışma başlatılması” savunuluyordu.

Başbakan Erdoğan da 27 Ocak 2007’de yaptığı açıklamada, Kerkük’ün özel bir statüye kavuşturulmasının şart olduğunu belirterek, “Kerkük tüm Iraklılarındır. Bunu bir etnik unsura vermek yanlış olur. Eğer böyle bir referandumla Kerkük’te bir oldu bitti meydana getirilirse, ben şundan çok korkuyorum, Kerkük çok büyük bir iç savaşa gidecektir” derken, Talabani ve Barzani’ye şöyle sitem ediyordu:

“Yıllar yılı Ankara’da ofisleri oldu. Bu ofislerle dünyaya açıldılar. Ama şimdi bir anda her şey ne hale geldi. Biz bunu istemezdik. Bu gerek hükümetimizin ve gerekse bu görüşmelerin içerisinde olan kurumlarımızın ağırına gidiyor.”

Evet, o günlerde bunlar konuşulurken, Fransız Le Figaro Gazetesi, “Kerkük Kürtlerin olacak” manşeti atıyordu!..

-Ankara’nın Sesi Niye Çıkmadı?-

Peki hangi noktaya gelindi?

2007 referandumu ertelendi, ama Kerkük adım adım fiilen Barzani’ye bağlandı.

Nitekim Kerkük Valisi Necmeddin Kerim Haziran 2016’da yaptığı bir açıklamada; “Özerkliğin”, “Kerkük’ün Bağdat’tan uzaklaşıp, Kürdistan bölgesine yakınlaşması anlamına geldiğini”, şimdilik doğrudan bağlanmasının mümkün gözükmediğini söyledikten sonra konuyla ilgili olarak dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’yla yaptıkları görüşme hakkında şunları anlattı:

“Sayın Neçirvan Barzani ve Sayın Kubad Talabani’yle beraber Türkiye’de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’yla bir toplantı yaptık. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüldü. Onlar açık bir şekilde Kerkük’ün özerk bir bölge olmasını talep etti.”

Kim bu Vali Kerim?

Geçenlerde Kerkük’teki kamu binalarına Barzani’nin “bezini” astıran, resmi yazışmalarda Kürtçe şartını koyan zat.

BM bile bunu, “endişe verici” bulup, tepki gösterdi.

Bizim Dışişleri de… Sözcü Hüseyin Müftüoğlu, “Süreç işletilmeden Kerkük’ün statüsüyle ilgili olarak yapılacak tek taraflı tasarrufların Irak’taki uzlaşı ve istikrar çabalarına zarar vermesi tehlikesi bulunmaktadır. Bu tür girişimlerin Irak’ın sosyal, kültürel ve ekonomik zenginliğinin vücut bulduğu Kerkük’ün çok kültürlü kimliğini de aşındırma riski bulunmaktadır” demekle yetindi.

Onun dışında Ankara’dan ses çıktı mı? Hayır!..

Niçin? Barzani, “Siz Kerkük’e karışırsanız, ben de Diyarbakır’a karışırım” diye posta koyduğu için mi?

Ses çıkmayınca da Barzani’nin sözde Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakir dün Karar Gazetesi’ne verdiği röportajda, “Bir millet olarak kendi geleceklerini tayin etme hakları bulunduğunu, 40 milyonluk (40 milyon Irak’ın kuzeyinde mi? Tabii ki değil. Suriye, İran ve Türkiye’yi de kapsıyor) bir milletin görmezden gelinemeyeceğini” belirttikten sonra Kerkük’e “bez” çekilmesiyle ilgili olarak, “Biz, Kerkük için çok büyük mücadele verdik ve Kerkük’te böyle bir hakkımız var, durum bu” dedi.

Toparlarsak;

ABD’li Lawrence’lerin yıllar önce Barzani için hazırladığı ve Sevr’e atıf yapılan sözde anayasaya göre, “Kürdistan”ın başkenti Kerkük’tü.

Bir yandan Erdoğan, iktidar ve Bahçeli, “Misak-ı Milli” diye haykırıyor, öte yandan Misak-ı Milli’nin kalbi Kerkük Barzani’ye teslim ediliyor.

Öyleyse bu tablo; Misak-ı Milli midir, yoksa BOP’un ete-kemiğe bürünmesi midir?!.

Müyesser YILDIZ

28 Mart 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/hem-misak-i-milli-diyorlar-hem-kerkuku-barzaniye-veriyorlar-2803171200.html

Kategori:Uncategorized