İçeriğe geç

Generalin “Peşrevi”!.. Albay’ın Onuru!..

Erdoğan’ın Türkiye ve kendisi açısından gerçekten hayati yolculuğu başladı. Çin’e, oradan Brüksel’e, oradan da Trump’a gidiyor.

Erdoğan’ın yola çıkarken yaptığı açıklamalara değinmeden önce bazı notlarımız var.

Sümeyye’yi Yasaklayan Ülke

Çin’den başlayalım. Şimdi Rusya’yla olduğu gibi, bir vakitler bu ülkeyle de füze pazarlığı yapmıştık. NATO ve ABD istemedi, kaldı. Bunu biliyorsunuz. Acaba Erdoğan gittiği Çin’in 15 gün önce Doğu Türkistan’daki Müslümanlara başörtüsü ve sakal yasağından sonra bir ambargo daha koyduğunu; Müslüman isimlerin kullanılmasını, halihazırda bu isimleri taşıyan çocukların da isimlerini değiştirmedikleri takdirde kamu okullarına gitmelerini ve sosyal hizmetlerden yararlanmalarını yasakladığını biliyor mu?

Ve yasaklanan bu isimler arasında “Sümeyye”nin de olduğunu?..

Musul Operasyonu Biterken

ABD öncülüğündeki IŞİD’le mücadele koalisyonu, Musul’u kurtarma operasyonuna 17 Ekim’de başladı.

Operasyonun başladığı günlerde Erdoğan, “Hem sahada hem masada olacağız” demişti.

Ne sahaya sokulduk ne de masaya oturtulduk.

Irak Ordusu’nun açıklamasından öğrendik ki, Musul operasyonunun sonuna gelinmiş!..

Sırada IŞİD’in Kerkük’e saldırması, Barzani ve Peşmergelerinin de burasını IŞİD’den kurtarıp, “Barzanistan”a dahil etmesi var.

Ama maalesef ki, Ankara’nın gündeminde Kerkük yok!..

Trump’ın İlk Sevkiyatı “Dostumuz” Üzerinden

ABD Başkanı Trump, Erdoğan’ın “öncü heyeti” Akar’ı, Fidan’ı ve Kalın’ı selamladıktan sonra PYD/YPG’ye ağır silah verilmesi kararını imzaladı. Ankara hop oturur hop kalkarken, TOW anti-tank füzeleri ve İngiliz obüslerinden oluşan ilk sevkiyat yapıldı.

Nereden mi? Ankara’nın tek “dostu” Barzani üzerinden. ABD uçakları Erbil’e indi. Silahlar buradan Semelka sınır kapısından geçirilerek YPG’ye gönderildi.

Acaba bu da mı bizimkilerin zoruna gitmedi, gitmiyor?

Haass Bir Rubin Değildir?

Ankara’nın Trump’ın imzasına tepkileri sürerken, ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haass, “Erdoğan ziyaretini iptal ederse, otoriter yönetimi ve Suriye’deki yararsız rolü göz önüne alındığında büyük bir kayıp olmaz” şeklinde bir tweet attı.

“Zaman ayarlı” tehditler savuran Pentagon tetikçisi Rubin bir yana, ama Haass önemli bir isim. Zira başında bulunduğu Konsey, ABD “derin devleti” olarak biliniyor.

Bu durumda ABD “derin devleti”, Erdoğan’a açıkça, “Gelsen de gelmesen de Suriye’de bildiğimizi okuyacağız” mesajı vermiş olmuyor mu?

TSK Tasfiye mi Ediliyor?

Başbakan Binali Yıldırım dün İngiltere’de ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’i kabul etti. Görüşmeden sonra ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Dana W. White, “Mattis, ABD’nin NATO müttefikini korumaya olan bağlığını teyit etti” dedi.

Türkiye’yi PKK/PYD/YPG’den NATO koruyacak, öyle mi?.. Bizim ordumuza ne oldu ki?..

İktidarın gazetesi Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bile, “NATO güney sınırlarımızı aşındırıyor” uyarısı yapma ihtiyacı duymuşken, Mattis’in bu teminatının anlamı nedir?

Ya Başbakanlığı döneminde, “Türkiye topraklarının aynı zamanda NATO’nun toprağı” olduğunu söyleyen Erdoğan, Karagül’ün bu uyarısına ne der?

Silahlar, Bayraklar, Fotoğraflar; Hepsi Dedikoduymuş

Erdoğan’ın yolculuk öncesi yaptığı açıklamaya gelirsek; şu ilginç ifadeleri kullandı:

“Yapacağımız görüşme virgül mesabesinde değil, nokta mesabesinde olacaktır… Şu ana kadar yazılı, görsel medyada yer alan bütün ifadeleri çok da önemsemiyorum Asla biz terör örgütünü Amerika’nın yanına yakıştıramıyoruz. Aynı şeyi Putin’e de söylediğim için burada da söylüyorum, Rusya’ya da yakıştıramıyoruz… Şu ana kadar gelen bütün bilgileri adeta, dedikodu mesabesinde görmek istiyorum. Bu ziyaretin de kırılma noktası olacağını düşünüyorum.”

Sınırımızın dibinde ABD askerleri ile teröristlerin kol kola resimlerini, burada dalgalandırılan ABD bayraklarını ve silah sevkiyatını hepimiz gördük. Erdoğan da defalarca, bunun belgelerini Trump’un önüne koyacağını açıkladı.

Trump’ın son icraatı için ABD eski Ankara Büyükelçisi James Jefrrey bile, “Bu Türkler için ihanet” derken, şimdi Erdoğan tüm bunları “dedikodu mesabesinde” görmek istediğini söyleyip Obama yönetimini suçluyor.

Ne denir, bilmem ki!..

Uluslararası İlişkilerde Peşrev Dönemi

Erdoğan’ın ziyareti öncesi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın “öncü kuvvet” olarak ABD’ye gitti. 4 gün boyunca kimlerle görüştüklerini ve sonucunu tekrarlamaya gerek yok.

İki gün önce Erdoğan’ın Kuveyt’ten dönerken bu görüşmelerle ilgili şu sözlerine bakalım:

“Arkadaşlarımızla ben bugün yarın görüşeceğim. O görüşmeler benim için nihai görüşmeler değildir. Nihai görüşme benim yapacağım görüşmelerdir. Bunlar ön görüşmeydi. Hangi ölçekte geçti, nasıl geçti vs. bunları dinledikten sonra, inşallah bizim Sayın Donald Trump ile yapacağımız görüşmedir asıl belirleyici olan. Diğerleri bana göredir belirleyici değildir. Sayın Başkan ile yapılacak görüşmenin neticelere göre, adeta ben peşrev gibi görüyorum. Arkadaşları tabii ki dinleyeceğiz ancak bizim bizzat karar verici ile yapacağımız görüşmemiz belirleyici olacaktır.”

Ankara’ya geldi, ama üçlü öncü kuvvetle görüştüğünü duymadık. Dün sadece Akar’la 1 saatlik haftalık olağan görüşmesini yaptı. Çin-Brüksel-Washington heyetinde bu üçlü var mı, yok mu şu ana kadar öğrenemedim. Varsa yolculukta konuşurlar, ama şu “peşrev” sözüne çok takıldım.

Farsça “önden giden” demek olan peşrevin, en çok bilinen anlamı; Müzikte giriş taksimidir.

Bir de yağlı güreşte, güreşe girişi ifade eden “ahenkli hareketlere” peşrev deniyor.

Akar, Fidan ve Kalın’ın ABD’deki “peşrevi” bunlardan hangisidir bilmiyorum, ama dış politikamızda “peşrev” diye bir dönemin başladığını öğrenmiş olduk!..

İncirlik’teki Onurlu Albay “Dedikodu” Kurbanı Olmasın

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın daha Kara Kuvvetleri Komutanıyken ABD’den, hem de Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirten komutandan madalya alması sıkça yazıldı, konuşuldu, eleştirildi.

Hürriyet’in Erdoğan ile iktidarı çok öfkelendiren “Karargâh rahatsız” başlıklı haberinde de bu konu vardı ve Genelkurmay, “çuvalcı komutanın madalya takması” eleştirisine, “Aynı madalya başka komutanlar tarafından da alındı” karşılığını vermişti.

Abdullah Ağar’ın dün aktardığı İncirlik’te yaşanan olaydan sonra konunun ne kadar önemli ve hassas olduğunu bilmem gördük, anladık mı?

Bordo Bereli Albayımız Orkun Özeller çıkıp, “Bu madalyayı verenler benim düşmanım olan YPG ile işbirliği içindedir. Onurum, bu madalyayı kabul etmeme müsaade etmemektedir” diyerek ABD devlet nişanını reddediyor ve törenden ayrılıyor.

Böylesi bir duruşa ne kadar hasret kalmışız ki, yandaşlar bile Albay Özeller’le gurur duyuyor.

İnşallah Erdoğan’ın bugünkü “dedikodu” açıklamasından sonra çark etmezler ve de Genelkurmay bu Albayımız hakkında dava açmaz!..

Görüyoruz ki artık istiskalden öte, “savaş ilânı” gibi kararlara rağmen Ankara, ABD’nin ipine sarılmaya devam ediyor, edecek.

Öyleyse ilk etapta hiç olmazsa millete moral için; ABD’den madalyalı eski Genelkurmay Başkanları İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’a soralım:

Albay Orkun Özeller’in izinden gitmeye var mısınız?!

Müyesser YILDIZ
12 Mayıs 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/abdden-madalyali-genelkurmay-baskanlari-albay-ozellerin-izinden-gider-mi–1205171200.html

Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/yazarlar/muyesser-yildiz/abdden-madalyali-genelkurmay-baskanlari-albay-ozellerin-izinden-gider-mi–1205171200-115678

Kategori:Uncategorized