İçeriğe geç

Balyoz ve 15 Temmuz Darbesinin İki Kritik İsmi!..

Balyoz ve 15 Temmuz darbesi… BOP uğruna ülkemizde uygulamaya konan bir senaryonun ilk ilki perdesi gibi…

Bağlantı ve benzerlikler mâlum. Balyoz kumpası ile tasfiye edilenlerin yerine gelenler 15 Temmuz’u yaptı… Balyoz’da yazılan sözde darbe planı eksiği yok, fazlasıyla 15 Temmuz’da uygulandı… En nihayetinde Balyoz’da TSK’nın omurgası kırıldı, 15 Temmuz’da da kafası koparıldı!..

Ama anlatmak istediğim bunlar değil. Çok başka bir benzerliğe, daha doğrusu iki olayda da yer alan iki kritik isme dikkat çekmek istiyorum.

Önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu’na gönderdiği 8 sayfalık cevaptan bir bölüm. Akar’a şu sorulmuştu:

“Görev süreniz içerisinde, FETÖ/PDY örgütünü güvenlik açısından tehdit olarak gören herhangi bir rapor ya da bilgi size sunuldu mu? TSK içinde FETÖ/PDY örgüt mensupları olduğunu tespit ettiniz mi? Bu konuda istihbari çalışma için MİT’ten talepte bulundunuz mu? Bunların dışında nasıl bir girişiminiz oldu? Bu örgütle mücadele kapsamında herhangi bir girişiminiz oldu mu?”

Akar bu soruyu şöyle cevapladı:

“Bilindiği üzere TSK sadece FETÖ ile değil her türlü aşırı akım ile mücadele içinde olmuştur. Devletimizin bir süredir FETÖ/PDY ile yürüttüğü mücadele bizim de kurumsal olarak azami dikkat ve hassasiyetle içinde yer aldığımız bir mücadeledir. Bu çerçevede YAŞ’ta değerlendirmeye girecek bütün general/amiraller, tüm kurmay ve sınıftan albaylar, hassas kaynak ve iltisak araştırması kapsamında MİT’e ve EGM’ye sorulmak suretiyle devletin ilgili makamlarından elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda kapsamlı, ciddi ve titiz çalışmalar yapılmıştır. Bunlara ilave olarak, yapılan çalışmalar Kuvvet Komutanları ile paylaşılarak, kendi personeli ile ilgili yazılı kanaat ve değerlendirmeleri alınmış ve Kuvvet Komutanları ile bire bir görüşülerek, emekliye sevk edilecekler, göreve devam edecekler ve terfi ettirilecekler üzerinde detaylı çalışmalar yapılarak en iyi sonucu alabilmek için her türlü gayret gösterilmiştir.”

-Hassas Kaynaklar Kimlerdi?-

Akar’ın cevabındaki, “hassas kaynak” ifadesinin altını çizip, 15 Temmuz darbesinde Personel Başkanı olan ve tutuklanan İlhan Talu’nun 26 Mayıs’ta mahkemede yaptığı savunmadan bir bölüme geçelim.

Talu, Akar’ın “FETÖ bağlantılı” isimlerle ilgili araştırma yapma görevini “hakkında bazı şaibeler var” diyerek, Genelkurmay İstihbarat Başkanı değil, kendi birimine verdiğini açıkladı. Bir başka sanığın ifadesinden öğrendik ki, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda da aynı uygulama hayata geçirilmiş, yani “FETÖ’cülerle” ilgili araştırma İstihbarat değil, Personel Başkanlığına yaptırılmış.

Evet, TSK’daki istihbarat başkanlıklarının “FETÖ’cüler” tarafından ele geçirildiği iddiası vardı. Ancak ondan önce personel başkanlıklarında daha etkin ve egemen oldukları söylenmiyor muydu? “FETÖ’cülerin karargâhı” denilen birime “FETÖ’cüleri araştırma görevinin” verilmesi, kediye ciğer emanet etme değil midir?

İlhan Talu’nun ifadesinden devam edelim. İlk defa Akar’ın talimatı ve Erdoğan’ın onayıyla MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi resmi kurumlar dışında, “Elinde FETÖ ile ilgili bilgi ve belge bulunanlarla” da temasa geçildiğini anlattı.

Talu’nun ifadesine göre, temasa geçilenler Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu, Devlet Denetleme Kurulu ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Hakimi Kenan Kenan’dı.

Talu iki isim daha verdi; “AKP Milletvekili Şirin Ünal ile emekli Albay Baki Kaya’dan da bilgi alındı” dedi.

Yani TSK’daki “FETÖ’cü” isimler, bunların verdiği bilgi ve belgeyle belirlenmişti.

-Şirin Ünal ve Balyoz-

Devletin resmi kurumları tamam da özellikle son iki isim için, “Ne âlâka? Onların verdiği bilgiler acaba ne kadar sağlıklıydı?” diye sormak gerekiyor.

Neden mi?

Şirin Ünal’dan başlayalım… Balyoz dönemindeki fonksiyonunu, bavulcu Mehmet Baransu ile bağlantısını, bu yargılamalar ve “TSK’nın yeniden yapılanması” hakkındakı görüşlerini 13 Mart’ta “15 Temmuz’da Fidan’dan önce hangi AKP Milletvekili Genelkurmay’daydı” başlıklı yazıda özetlemiştik.

Bunları tekrar etmeyip, sadece şunu ekleyelim:

Balyoz sürecinde, TSK’nın hafızası niteliğindeki Harekat Merkezi arşivlerini “temizleyen” isim olduğu öne sürülüyor… Ve ona hâlâ, “Balyoz’un kara kutusu” deniliyor…

-2009’da İzlendi… 2016’da Danışılan Oldu-

İkinci isme; Emekli Albay Baki Kaya’ya geçelim. Bu isim size ne hatırlatıyor?

Tabii ki, TSK’nın omurgasının kırılmasında çok önemli bir kilometre taşı olan Kozmik Oda operasyonunu.

Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla bazı askerlerin yakalanmasından sonra TSK’nın yatak odası niteliğinde olan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’na girilmiş ve devletin en mahrem bilgileri alınarak, bir yerlere servis edilmişti.

Peki yakalanan o askerler kimi izliyordu? Baki Kaya’yı.

Neden? Sık sık İslâmcı Yazar Nuri Pakdil’i ziyaret etmesi, ona bilgi belge aktardığı şüphesiyle. Hani Erdoğan’ın, “Bize devrimci başkaldırıyı öğretti” dediği, Necip Fazıl ödül töreninde “Ne mutlu Müslüman’ım diyene” sloganı atan, 15 Temmuz darbesinden sonra da Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın evinde ziyaret ettiği Pakdil… Akar’a, “Hani üniformalı gelecektin?” diye soran Pakdil?

Başka? Kozmik Oda’ya girilmeden kısa süre önce 15 Temmuz darbe girişiminin kritik ismi Mehmet Dişli’yle buluştuğu ortaya çıkan Baki Kaya.

Kozmik Oda soruşturmasında Baki Kaya’nın, “Herhangi bir belge sızdırmadığı, askeri usullere aykırı olarak izlendiği” sonucuna varıldı, o başka.

Ancak TSK’nın 2009’da şüphelenip, “izletme” gereği duyduğu bir isme, 2016’da “danışır” hale gelip, “FETÖ’cüleri” ona sormasında bir gariplik yok mu?

Müyesser YILDIZ

3 Haziran 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/tskdaki-fetoculeri-kime-sormuslar-0306171200.html

Kategori:Uncategorized