İçeriğe geç

Akar’la Fidan Gezi ve Kumpaslar Hakkında Ne Düşünüyor?

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında Milli Savunma Bakanlığı’nca yapılan atamalar yayınlandı. 30 Mayıs’ta Şenoba’da helikopterin düşmesi sonucu şehit olan Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın görev yeri Şırnak 23. Piyade Tümen Komutanlığına MSB Müsteşar Yardımcısı Tümgeneral Veli Tarakçı atandı. Bir atama daha var; Harp Akademisi Kurmay Başkanı Tuğgeneral Sırrı Yılmaz Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığına getirildi.

O vakitler Kurmay Albay olan Sırrı Yılmaz Balyoz kumsapında hapis yatanlardan biri. Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz kararını bozmasının ardından TSK’ya döndü. 15 Temmuz darbesinden sonra Tuğgeneralliğe terfi etti ve Harp Akademisi Kurmay Başkanlığına atandı. Bugün itibarıyla da KKK Lojistik Başkanı oldu.

Sırrı Yılmaz gibi kumpaslardan çıkıp, önemli görevlere gelen başka isimler de var.

Bu tablodan hareketle; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu’na gönderdiği cevaplara geçip, “Kumpas davalar ve Gezi olayları” hakkında ne düşündüklerinin cevabını arayacağım.

Ama öncesinde Erdoğan ve AKP’nin bu konulardaki görüşlerini hatırlayalım:

İlk kez 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun hemen ardından Erdoğan’ın başdanışmanı ve AKP milletvekili Yalçın Akdoğan, “Milli orduya kumpas kurulduğunu” söyledi.

Bu söylem uzun süre yürürlükte kaldı.

Sonra, aslında Ergenekon ve Balyoz’un olduğu, ancak “FETÖ” tarafından sulandırıldığı anlatılmaya başlandı.

Bu görüşü Başbakan Binali Yıldırım resmen dillendirip, “Ergenekon, Balyoz sapına kadar vardı, ama FETÖ tarafından sulandırıldı. Gerçek olan yalan oldu” dedi.

2013 Mayıs’ının son günlerinde başlayan Gezi olaylarına geçelim;

17/25 Aralık’tan sonra Erdoğan ve iktidar, bu olayların da dış güçler tarafından “FETÖ” eliyle organize edildiğini savundu.

Erdoğan daha geçtiğimiz günlerde yaptığı çeşitli konuşmalarda, iktidara karşı girişilen “darbe teşebbüslerini” sıralarken, “364 garabeti, 27 Nisan bildirisi, AKP’ye açılan kapatma davası, 17/25 Aralık, 15 Temmuz”un yanısıra Gezi’yi de saydı.

TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Emrullah İşler ise 3 gün önce Katar krizini anlatırken, Arap Baharı sürecinde Türkiye’ye yönelik ilk operasyonun Gezi olayları olduğunu söyledi.

-İlker Başbuğ Komisyonda Neler Anlattı?-

TSK’ya kurulan kumpaslarla ilgili bir hatırlatma daha:

Geçen Kasım’da Komisyona bilgi veren dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Gülen Cemaatinin komplolarının Van 100. Yıl Üniversitesi’nde başladığını vurguladıktan sonra şu listeyi çıkardı:

“2005 Şemdinli soruşturması… 2006 Sauna ve Atabeyler çetesi soruşturmaları… 2008 Ergenekon davası… 2009 Ergenekon 10’uncu dalga tutuklamaları, Erzincan Ergenekon’u, Kayseri Işık Evleri soruşturması, İrticayla Mücadele Eylem Planı iddiası ve Kozmik Oda operasyonu… 2010 Balyoz operasyonları.”

-Akar’a Göre “FETÖ”nün Hainlikleri-

Eski bir Genelkurmay Başkanı, TBMM Komisyonu’nda tarih tarih “FETÖ”nün kumpaslarını anlatmış ve Necdet Özel bile, “Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanım sızlıyor” demişken, mevcut Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın bu konuda ne düşündüğüne bakalım.

Bunun cevabını kısmen Komisyonun, “FETÖ’nün en önemli hedeflerinden birisinin TSK olduğu kamuoyunda sürekli gündemdeydi. FETÖ’nün TSK’ya sızmasının fark edilemeyişinin sebebi kanaatinizce nedir?” şeklindeki sorusuna verdiği cevapta buluyoruz.

Devletin tüm kurumlarına uzunca bir süredir yavaş ve sistematik bir şekilde kendisini gizlemek suretiyle sızan “FETÖ” yapılanmasının, işi bir darbe ile seçilmiş hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret etmesinin, devletin diğer kurumları da dâhil pek çok kimsenin beklemediği bir durum olduğunu savunan Akar, şöyle devam ediyor:

“Ancak, yakın geçmişte yaşanan gelişmelerin (07 Şubat, MİT tırları ve 17-25 Aralık vb.) böyle bir hainliğin varlığının somut bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamasıyla birlikte, tedbir ve çalışmalarımız tereddütsüz olarak alınmış ve uygulanmış ve TSK’nm kendi içerisindeki hainleri temizleme gayretleri en üst seviyeye çıkarılmıştır.”

Akar’ın, 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasını “FETÖ darbelerinin” miladı olarak gördüğü anlaşılıyor.

Ya, iktidarın “darbe” saydığı Gezi, daha önemlisi TSK’nın belini kıran Ergenekon ve Balyoz kumpasları? Unutmuş olabilir mi, kumpas mı saymıyor? Saymıyorsa neden? İktidarla ters düşmemek için mi, yoksa o davalar sayesinde ulaştığı konumunun tartışmaya açılması endişesi mi?

-Hakan Fidan’ın “Darbe” Listesi-

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın “FETÖ darbeleriyle” ilgili görüşüne gelince;

Meclis Komisyonu’na gönderilen 36 sayfalık raporda, “FETÖ/PDY”nin dış destekleri ve istihbarat örgütleriyle ilişkisinin anlatıldığı bölümde şöyle deniliyor:

“Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal alanda göstermiş olduğu ilerlemeden rahatsız olan, ülkemizi bölgesel ve küresel ölçekte kendisine hasım ya da rakip gören bazı devletlerin tutumundan kendi hedefleri doğrultusunda yararlanma cihetine giden örgüt, Ortadoğu’da Türkiye karşıtı politikalarıyla bilinen bazı ülkelerin yönetimleri, resmi kurumları ile ilişkilerini geliştirmiştir.”

Bunun devamı ile raporun diğer bölümlerinde yabancı devletlerin hedefinde yer alan kurum ve kuruluşlarımıza yönelik olarak “FETÖ” eliyle gerçekleştirilen “faaliyetler” ise şöyle sıralanıyor:

– Mavi Marmara olayında Fetullah Gülen’in İsrail’e hak veren tutum ve beyanları

– Erdoğan’ın ikameti ile resmi konutuna dinleme cihazlarının yerleştirilmesi

– Oslo görüşmelerinin sızdırılması

– Uludere olayını MİT’e maletme çabaları

– 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması

– 17/25 Aralık operasyonları

– MİT TIR’larının durdurulması

– 13 Mart 2014’te Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantıda ortam dinlemesi yapılması

– 15 Temmuz darbe teşebbüsü

Görüldüğü gibi, MİT Müsteşarı’nın listesinde de kumpas davalar ve Gezi olayları yok.

Kumpası geçtik; Devletin iki önemli güvenlik kurumu Gezi olaylarını “darbe” saymadığına göre, Erdoğan ve iktidar neye, hangi bilgiye dayanarak, “darbe” diyor?

İkincisi; Erdoğan, “FETÖ”yle mücadelenin miladı olarak 17/25 Aralık 2013 tarihini belirledi. Ancak Genelkurmay Başkanı Akar MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasını yani 7 Şubat 2012’yi, MİT Müsteşarı da Mavi Marmara olayında Fetullah Gülen’in İsrail’i desteklemesini yani 3 Haziran 2010’u başlangıç saydığına göre, şu milat meselesi daha da karışmış olmuyor mu?

Müyesser YILDIZ

14 Haziran 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/akar-ile-fidan-gezi-ve-kumpaslar-hakkinda-ne-dusunuyor-1406171200.html

Kategori:Uncategorized