İçeriğe geç

O Komutan, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı Akın Abinin Suçsuz Olduğuna İkna Edemedim” Dedi mi?

Geçtiğimiz günlerde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Karargâhta personele yaptığı 36 dakikalık konuşmayı aktardık.

Ünal bu konuşmasında, “darbe ihbarının” saat 16.00’da geldiği iddiasını yalanlayıp, saat 19.06’da hava sahasının kapatılması talimatı geldiğinde de “darbe algısının” olmadığını, ancak 21.30’da Korgeneral Fikret Erbilgin’in kaçırıldığı ve 22.00’de Ankara’da uçakların uçtuğu haberi gelince durumun netleştiğini söylemiş, ayrıca “istihbarat zaafiyetini” eleştirmişti.

Ünal’ın saat 19.06’daki gelişmeden düğün sahibi ve dönemin Muharip Hava Kuvveti Komutanı emekli Korgeneral Mehmet Şanver’e söz etmediğini, Korgeneral Fikret Erbilgin’in kaçırılması olayını da “gizli kalması” kaydıyla aktardığını, Şanver’in ifadelerinden biliyoruz. Bundan sonra tüm emirleri Şanver’in verdiğini, Ünal’a oradan ayrılmaları teklifinin yapıldığını, ancak adeta darbeciler gelene kadar beklendiğini ise diğer komutanların ifade ve açıklamalarından.

-Eşi O Düğüne Neden Gitmedi?-

Ünal’ın Karargâh personeline yaptığı bu konuşmanın dışında iki konuşmasından daha söz ediliyor. Ancak bunları aktarmadan önce 15 Temmuz’dan beri fısıltı halinde sorulan ve tartışılan bir konuya açıklık getirelim.

Daha önceki bir yazımızda, “Moda’daki düğünde dikkatlerden kaçan bir olay var” demiştik.

Olay şuydu; Abidin Ünal, Fikret Erbilgin’in kaçırıldığı haberini eşinin telefonla araması üzerine öğrenmişti. Yani hemen hemen tüm komutanlar düğüne eşiyle katıldığı halde Ünal’ın eşi gitmemişti.

Peki Bayan Ünal neredeydi ve düğüne neden katılmamıştı? Ankara’da değil, İstanbul’da Fenerbahçe Orduevi’ndeydi, ama düğüne gitmemişti. Böylece birçok komutan eşi, çocuklarıyla birlikte darbeciler tarafından odalara kapatılıp, gözetim altında tutulurken, Bayan Ünal böyle bir olayı yaşamaktan kurtulmuştu.

İşte bu durum da Abidin Ünal’ın aleyhine yorumlandı, eşinin düğüne neden gelmediği sorusu spekülasyona yol açtı.

Öğrendiğimiz şu; Bayan Ünal düğünün diğer tarafıyla “özel” bir meselesi nedeniyle gelmemiş ve öncesinde Şanver Ailesini arayıp, mazeretini bildirmiş.

“Peki niye İstanbul’a gitmiş?” diye sorarsanız; 16 Temmuz’da da Fenerbahçe Orduevi’nde dönemin Donanma Komutanı Veysel Kösele’nin oğlunun düğünü yapılacaktı. Ona katılacaklarmış. Nitekim Abidin Ünal o 36 dakikalık konuşmasında, “Ertesi gün Donanma Komutanının hayırlı bir işine katılmak için plan yaptıklarını” da vurgulamıştı.

-16 ve 17 Temmuz’da Neler Söyledi?-

Ünal’ın Karargâh personeline yaptığı konuşmanın dışındaki diğer iki konuşmasına gelince;

Bilindiği gibi, Ünal’ın darbenin “1 numarası” olduğu belirtilen Akın Öztürk’le ilgili, “Bizi Akın Abi kurtardı. O olmasa kurtulamazdık” dediği iddia edildi. Keza Öztürk’ü, Akıncı’ya Ünal’ın gönderdiği kaydedildi ve bu bilgi Genelkurmay Başkanlığı’nca darbeden 5 gün sonra yapılan açıklamada da yer aldı.

Ünal ise hem, “Bizi Akın Abi kurtardı” dediğini, hem de Genelkurmay açıklamasında yer alan bilgiyi yalanladı.

Ancak o gece Ünal’ın emri üzerine Öztürk’ü arayıp, iki generali görüştüren Mehmet Şanver açıkça şunu söyledi:

“Abidin Ünal Akın Öztürk’e, ‘Akıncı’ya git. Orada senin sözünü dinleyecek çocuklar vardır’ dedi.”

Ünal’a ait olduğu öne sürülen konuşmalardan ilki, Akıncı’dan kurtarıldıktan sonra 16 Temmuz saat 18.00 civarında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Şeref Salonu’nda gerçekleşmiş. Akıncı’dan gelen, aralarında Akın Öztürk’ün de olduğu 12 generalin yanında Ünal, “Bizi Akın Abi kurtardı, sayesinde buradayız” demiş.

Bu konuşmaya şimdiki Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Küçükakyüz başta olmak üzere, kimi tutuklu, kimi görevde, kimi emekliye ayrılan şu komutanlar tanıklık etmiş:

“Atilla Gülan, Fikret Erbilgin, Uğur Tarçın, İsmail Güneykaya, Mehmet Şanver, Necip yılmaz, Fikri Özgür, Osman Nuri Gün, Ercan Dursun, Aydın Gündüz.”

-İki Gün Sonra Öğlen Yemeği-

Abidin Ünal’ın Ekim ayında Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada, “Hiçbir zaman Akın Öztürk’ün darbe ile ilişkisi olmadığı iddiasında bulunmadım. Bunu ayrıca Sincan Batı Savcısı’na verdiğim ikinci ifademde de açıkça belirttim. Darbe girişiminin ertesinde şahsımı arayan Cumhurbaşkanı’na da şayet girişim başarılı olsaydı, Akın Öztürk’ün bu girişimin Cemal Gürsel’i olacağını tahmin ettiğimi belirttim” dediğini hatırlatıp, ikinci konuşmaya geçelim.

Tarih 17 Temmuz 2016… Yer yine Hava Kuvvetleri Karargâhı… İddialara göre, şimdi tamamı tutuklu 8 generalle öğlen yemeği yiyen Ünal, bir kez daha Akın Öztürk sayesinde kurtulduklarını vurguladıktan sonra şunu söylemiş:

“Akın Abinin suçsuz olduğuna dair Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı ikna edemedim.”

Ünal, o gece Eskişehir’deki Harekat Merkezi’nin başında bulunan ve daha sonra tutuklanan Recep Ünal ile Ankara’da Hava Kuvvetleri Karargâhı’nı darbecilerden kurtardığı belirtilen, ancak tutuklanan ve Ünal’ın referansı ile tahliye edilen, ardından Akın Öztürk hakkında, “Gözaltındayken, ‘İsrail bizi sattı’ dedi” şeklinde ifade veren Cevat Yazgılı için de “Recep Ünal ve Cevat Yazgılı benim emirlerimi dinliyorlardı. Yazgılı, paralelci suçlamasından takip edildiği için tutuklandı” değerlendirmesini yapmış.

Bu iddialar doğru mudur, değil midir; Tamam, tutuklu olanların sözlerine itibar etmeyelim, ama en azından görevde veya emekliye ayrılmış olanların çıkıp gerçeği anlatması gerekmez mi?

Ayrıca söylediği gibiyse, Erdoğan ve Binali Yıldırım Akın Öztürk konusunda acaba neden “ikna” olmadı? Veya kendisi sonradan Öztürk’ün “darbeci” olduğuna nasıl inandı?

-O Telefon Kimindi ve Neden Kırıldı?-

Önemli bir detay daha;

Abidin Ünal Savcılık ifadesinde Akın Öztürk’le görüşmesiyle ilgili olarak, “Bundan sonra Akın Öztürk bana hiçbir şekilde dönüş yapmadı. Yapmaya teşebbüs etmiş olmuş ise de telefon bende olmadığından bana dönmeye teşebbüs edip etmediğini bilemiyorum” demişti.

Ancak Akıncı’ya götürülene kadar darbecilerin telefonlarını almadığını açıklayan da bizzat kendisi oldu. Mesela Karargâhtaki o 36 dakikalık konuşmasında şunları anlattı:

“22.30 civarında durum tespiti yaptık 15 generalle birlikte. Kapıda silahlı timler belirdi, ‘Sizi almaya geldik’ dediler. Uzak durmalarını emrettim ve bir yarım saat de uzak durdular. Bu arada biz gerekli telefon koordinelerine devam ettik… Akıncı’ya götürüldüğümde beni bir odaya kilitlediler. Ertesi gün saat 15.30’a kadar orada kaldım. Tabii bu arada öğleden sonra durumların tamamen değiştiğini görünce kapıdaki muhafızlar telefonlarımı getirdiler. İrtibatları kurabileyim diye. 12.00’den itibaren tekrar harekat merkezi ile irtibata geçtik.”

Keza Savcılık ifadesinde, “Beni önceden hazırlanmış olan, içinde sadece bir tane sandalye bulunan odaya aldılar. Cep telefonlarımı istediler. İki silahlı şahsı da kapıya diktiler. Kapıyı üzerime kilitlediler ve ertesi gün saat 15.30’a kadar bu odada kaldım. Yanıma sadece sabahleyin bir kahvaltı getirdiler, bu esnada ellerimi ve ayaklarımı kelepçelemediler, gözlerimi de kapatmadılar” dedi.

Son olarak Abdülkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada da şunları söyledi:

“Akıncı Üssü’ne getirildiğimde arkamda silahlı adamlar vardı. Beni çift kapılı, çift kilitli, 7-8 m2 büyüklüğünde, 141. Filo’nun arşiv odası olan penceresiz, sadece döküntü bir sandalye ve masa dışında hiçbir şey olmayan bir odaya kapattılar. Cep telefonlarım alındı, iletişim imkânım yok edildi.”

Şimdi bir tanık ifadesine geçelim.

Ünal’ın tutulduğu 141’inci filoda garson olarak görev yapan D.Ç. isimli askerin 20 Temmuz’da Savcılığa verdiği ifade şöyle:

“İstihbarat odasında silahla kapının önünde bekleyen 2 tane sivil şahıslar vardı. Bu şahısları tanımıyorum. Onlar bize, ‘Burada istihbarat odasında Abidin Ünal var. Soğuk içecek getirin’ dediler. Biz de kendilerine meyve suyu götürdük. Ancak kapıda bekleyenlere verdik, içerde kimin olduğunu görmedik. Ben orada görev yaparken birilerinin kelepçeli veya kafası örtülü vaziyette oraya getirildiğini görmedim. Ancak kapının önünde bekleyen sivil giyimli yaşlı bir şahıs dışarıda bir cep telefonu kırdı ve ağacın altına gömdü. Ben gömüldüğünü söylediğim cep telefonunun yerini gösterebilirim.”

Tanığın ifadesi doğruysa; Demek ki, Ünal “arşiv odası” değil, istihbarat odasında tutulmuş!..

Ama daha önemlisi, Ünal’ın kapısının önünde bekleyen sivil giyimli şahıs cep telefonunu neden kırdı ve bu telefon kimindi?

Görüldüğü üzere, 15 Temmuz’la ilgili iddia ve sorular azalacağı yerde daha da artıyor!..

Müyesser YILDIZ

14 Ocak 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/o-komutan-cumhurbaskanini-ve-basbakani-akin-abinin-sucsuz-olduguna-ikna-edemedim-dedi-mi-1401181200.html

Kategori:Uncategorized