İçeriğe geç

Ankara’da Binbaşı O.K. ve “Kod Adı Abdullah” Bilmecesi!..

15 Temmuz’un ikinci yıldönümü vesilesiyle pek çok şey yeniden hatırlandı. Birçok isim, o gece ne gibi “kahramanlıklar” yaptığını, darbecileri nasıl “paniklettiğini” anlattı.

Tek bir isim hatırlanmadı veya konuşulmadı: MİT’e darbe ihbarında bulunduğu bildirilen Binbaşı O.K.

15 Temmuz’un yıldönümü görkemli toplantı ve açıklamalarla anılırken, Ankara’da hem O.K. hem de “Abdullah” kod adlı darbe davalarının en önemli gizli tanığı hakkında ilginç iddialar gündeme geldi.

Bu iddiaları aktarmadan önce, Binbaşı O.K. ve kod adı “Abdullah”a dair bazı önemli bilgileri hatırlatalım.

O.K. Örgüt Üyesi Mi?

15 Temmuz öğlen saatlerinde MİT’e giderek o gece yapılacak operasyonu haber vermesiyle darbenin seyrini değiştirdiği bilinen O.K.’dan başlayalım.

Darbenin merkez üslerinden Kara Havacılık Komutanlığı’nda pilot olan O.K. 15 Temmuz’dan sonra çıkan ilk kararnameyle TSK’dan ihraç edildi. Bu yanlışlık 1 ay sonra düzeltildi ve O.K. Kara Havacılık Komutanlığı’na döndü. Kısa bir süre sonra da MİT’e alındığı ortaya çıktı.

Savcılar, O.K.’nın ifadesini almak istedi, ancak izin verilmedi.

Daha sonra iki savcı, O.K. ile 11 Ağustos 2016’da mülakat veya bilgi notu şeklinde bir görüşme yaptı. O.K.’nın 15 Temmuz’a dair ilk ve son beyanı bu oldu. Ancak, “Görüşülen kişinin kimliğinin gizli kalması gerektiği” gerekçesiyle, sözkonusu beyanın altına O.K.’nın ad ve imzası konulmadı.

Peki O.K. o beyanında neler anlattı?

“FETÖ/PDY örgütü” ile öğrencilik yıllarında tanıştığını, 1996’da İstanbul’da Fetullah Gülen’in yanına götürüldüğünü, örgütteki “abilerini”, “Tarık” kod adını kullandığını, evlililiğini cemaat içinde gerçekleştirdiğini, çocuklarının adını örgütün koyduğunu, Balyoz ve Ergenekon sürecinde Gülen’in şizofren seviyesinde olduğunu ve vatana ihanet ettiğini anlayarak 2014’ten itibaren mesafe koymaya başladığını vs.

Tatildeyken Ankara’ya çağrılması, darbecilerin kendisine söyledikleri ve 15 Temmuz günü MİT’e gidişine dair verdiği bilgiler malûm. Bu bölümün en çarpıcı ve tartışmalı kısmı ise şuydu:

“Taksiyle 14.20 gibi MİT’e vardık. Kapıdaki görevliye ‘MİT’e TSK içindeki paralelcilerle alakalı bilgi vermek için geldim.’ dedim. Saat 15.00 civarı iki kişi geldi. Anlattım. Tedirgin oldular. Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta ‘darbe faaliyeti olabileceğini’ söyledim. ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordular. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. ‘Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum.”

Peki, O.K.’nın bu beyanı neden tartışıldı? Çünkü gerek Genelkurmay gerekse MİT, O.K.’nın darbeden söz etmediğini, sadece “MİT Müsteşarına saldırı yapılacağı” bilgisini verdiğini savundu.

“FETÖ” İle İrtibatı Tespit Edilmediyse?

Bu önemli “çelişki” kısa sürede unutuldu ve O.K. halen görevde.

O.K. ile ilgili olarak günlerdir yargı kulislerinde dolaşan söylentiye gelirsek;

Hiçbir davada sanık veya tanık olmadığı, resmi tek bir ifadesi alınmadığı ve bilindiği kadarıyla hakkında herhangi bir şikâyet bulunmadığı halde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, O.K. hakkında “örgüt kuruculuğu, yöneticiliği veya üyeliği, darbe faaliyetine karışıp karışmadığı” konusunda soruşturma başlatmış.

Soruşturma sonucunda da Ö.K.’nın ifadesine başvurma gereği duyulmadan, “örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesi olduğuna, ayrıca darbeye katıldığına dair herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı” için kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş.

Sorular şunlar:

– Böyle bir soruşturmaya kim, neden ihtiyaç duymuş olabilir?

– Yüzlerce kişi, bir gizli tanık ifadesi veya “Duymuştum, öyle söylenmişti” şeklindeki beyanlarla örgüt üyeliğinden yargılanırken, O.K.’nın örgütle irtibatına dair kendi beyanlarına rağmen, “Herhangi bir iddia ve delil bulunamadı” denmesinin anlamı nedir?

– Bu karardan sonra, “O.K.’nın örgütle irtibatı yoksa, darbeyi nasıl haber aldı?” gibi bir soru gündeme gelmez mi?

“Abdullah” Gözaltına Alınmak Mı İstendi?

Devletin en “muteber” gizli tanığı, kod adı “Abdullah”a gelince; önce yine kısaca kim olduğunu hatırlatalım.

Darbeden aylar önce kendiliğinden İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Okan Bato’ya giderek, TSK’daki “FETÖ”cüleri isim isim ihbar eden kişi.

Ki, Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi de dünkü yazısında “Abdullah”tan söz etti. Ancak yazısının bir bölümünde onun için “gizli tanık” derken, bir başka cümlede, “itirafçı pilot” ifadesini kullandı. “İtirafçılık” ile “ihbarcılık” arasında önemli fark olduğunu vurgulamakla yetinip devam edelim.

Kendi ifadelerine göre Abdullah, Savcılık’tan çok önce Saray başta olmak üzere devletin birçok yetkili kurumuna “FETÖ’cü subayların” listesini veren, Erdoğan’ın danışmanları ile doğrudan görüşmeler yapan, hatta darbeden önce bir AKP milletvekili başkanlığında kurulan “çalışma grubunda” görev almış biri.

Darbeden sonra birçok davada “gizli tanık” olarak dinlendi. Ve o da O.K. gibi halen görevde.

Malûm, en son Nisan ayında Kara Havacılık Komutanlığı davasında tanıklık yaptı ve Genelkurmay eski Başkanları Hulusi Akar ile Necdet Özel’in de “FETÖ”cü olduğunu ima etti.

“Abdullah”ın bu ifadesini haberleştirmemizden sonra Akar’ın, Odatv ve benim hakkımda 250 bin liralık tazminat davası açtığını biliyorsunuz.

Dikkat çekmek istediğimiz husus, Akar’ın dava dilekçesinde “Abdullah” için, “FETÖ’cü gizli tanık Abdullah” denilmesi!..

Peki “Abdullah” ile ilgili yeni gelişmeler veya iddialar ne?

Birincisi; darbeden sonra Kara Havacılık Komutanlığı’nın Isparta’ya taşınması kararlaştırıldı ya, işte bu komutanlıkta görev yapıp Isparta’ya tayini çıkarılan isimler arasında “Abdullah”ın da olduğu söyleniyor…

İkincisi; “FETÖ”ye yönelik kontörlü telefon soruşturması kapsamında “Abdullah”ın da gözaltına alınmasının gündeme geldiği öne sürülüyor – ya da böyle bir söylenti çıkarılıyor…

Neler oluyor anlamadık, ama Ankara’nın derinliklerinde çok garip şeylerin yaşandığı ortada!..

Müyesser YILDIZ
18 Temmuz 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/ankaranin-derinliklerinde-cok-garip-seyler-oluyor-18071814.html

Kategori:Uncategorized