İçeriğe geç

Yayınladığımız O Tutanak Ortalığı Karıştırdı… Orgeneralden Tuğgenerale: Ya Tutanak Sahte Ya Yalan Söylüyor…

Orgeneral İsmail Metin Temel’i artık tüm Türkiye biliyor. 15 Temmuz’dan sonra o gece darbecilerin “suikast” girişiminden kurtulan kahraman olarak tanındı. Ardından Afrin operasyonundaki başarıları konuşuldu. Nihayetinde 24 Haziran seçimleri öncesi katıldığı bir iftar programında Erdoğan’ın, Muharrem İnce aleyhindeki sözlerini alkışlama görüntüsü ile “Apolet sökme” tartışmalarına konu oldu. Ancak 2018 yılının son gününde sürpriz bir şekilde 2. Ordu Komutanlığı görevinden alınarak, Genelkurmay Başkanlığı’nda pasif bir göreve atandı.

Konumuz 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve İsmail Metin Temel’e suikast…

Bunlarla ilgili dava Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve geçen 17 Nisan’da sonuçlanan davada, sanıklar darbeden cezalandırılırken, Temel’e suikast iddiasında beraat kararı verildi.

Orgeneral Temel de dava sonuçlandıktan yaklaşık 2.5 ay sonra “Yurtdışında bulunduğu için karardan geç haberdar olduğu” gerekçesiyle İstinafa başvurup, suikast iddiasından beraatlere itiraz etti.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesi, Temel’in başvurusunu gecikmiş olsa da kabul ederken, itirazıyla ilgili olarak 18 Ekim’de oy birliğiyle şu kararı verdi:

“Mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, dosya kapsamına göre, yapılan delillerin değerlendirilmesi neticesinde verilen beraat kararının yerinde olduğu anlaşıldığından, dairemizce süresinde olduğu kabul edilen istinaf dilekçesindeki müdahilin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine…”

Anlamı şuydu; Yerel mahkemeden sonra İstinaf Mahkemesi de 15 Temmuz’da İsmail Metin Temel’e yönelik herhangi bir suikast veya derdest teşebbüsü yaşanmadığı görüşündeydi.

İşte bu gelişmeyi aktardığımız 4 Kasım 2018’deki “O Paşa’ya Suikast İddiasında İlginç Tutanak” başlıklı yazımızda, bir tutanaktan söz ettik.

Tutanak şuydu:

Irak’ın Selahattin kentinde görevli olan Tuğgeneral Halil Soysal 15 Temmuz gecesi dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın emriyle Silopi’ye gelip, buradaki karargâhı teslim almış, gece boyunca yaşananları da 16 Temmuz saat 14.30’da madde madde “Olay tespit tutanağı” haline getirip, 4 askerle imzalamıştı.

Tutanaktaki maddelerden biri şöyleydi:

“Saat 22.40’da 10049 kuyruk numaralı helikopterin, emir komuta çerçevesi içerisinde Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Metin Temel tarafından Van’dan Siirt’e intikal için istenmiş, ancak uçuşların tamamen yasaklanması nedeniyle geri Özel Kuvvetler Harekat Üssü (ÖKHÜ) kışlasına gönderilmiştir.”

Tutanak dava dosyasındaydı, ancak 26 Ocak 2018’de talimatla ifadesi alınan Tuğgeneral Soysal, İsmail Metin Temel’e suikast ve derdest edilme planından haberdar olmadığını, daha sonra öğrendiğini belirtmiş, tutanak konusunda ise, “Hatırlamıyorum. O tarihte uçuş yasağı vardı. Bu konuda bilgim yoktur” demişti.

4 Kasım’daki bu yazımızı, “İsmail Metin Temel bakalım, İstinaf Mahkemesi’nin verdiği esastan red kararına karşı da itiraz yoluna başvuracak mı?” sorusuyla bitirmiştik.

-Suikast İddasında Israrlı-

Evet İsmail Metin Temel o yazımızdan 15 gün sonra ve görevden alınmadan sadece 1.5 ay önce Yargıtay’a başvurarak, İstinaf’ın kararına da itiraz etti.

Temyiz dilekçesinde, kendisine “Suikast teşebbüsünde” bulunulduğu görüşünü tekrarlayan Temel, “Benimle ilgili tasarladıkları ve planladıkları suikast eylemini tamamlayacaklarından eminim. İcra safhasının son aşamasını, aldığım tedbirler ve tereddütsüz verdiğim ‘Vur emri’ nedeniyle uygulayamamışlar ve bölgeden kaçmışlardır. Dolayısıyla bana suikast düzenleme tasarıları ‘teşebbüs aşamasında’ kalmıştır. Bunun da TCK gereğince bir suç olduğu ve ceza gerektirdiği açıktır” dedi.

Temel, mahkemenin bu konudaki kararına itiraz sebebini ise özetle şöyle açıkladı:

“Kararın 131. sayfasında ‘…… sanıkların katılanı öldürmek için mi, o gece başta Genelkurmay Başkanı ve bir kısım kuvvet komutanlarına yapılanlar gibi darbe girişimi başarıya ulaşıncaya kadar belli bir yerde alıkoymak üzere Van ilinden alınarak, başka bir yere götürmek mi olduğunun belirlenemediği, kendi beyanının da bu yönde olduğu, dolayısıyla sanıkların katılanı öldürmek istediklerinin sabit olmadığı’ şeklinde mütalaa vardır. Ancak 15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında Türkiye’nin farklı yerlerinde üst seviyeli bürokrat ve komutanlar derdest edilmiştir. Ancak bana karşı yapılan eylem diğerlerinden farklıdır. Dolayısıyla suikast delillerinin ısrarla görmezden gelinmesi zorlama bir tespittir. Bütün delil, bilgi ve verilere rağmen ÖKK timinin fiilinin suikast girişimi olarak görülmemesi usul ve yasaya aykırıdır.”

-Haberimizi Delil Olarak Yargıtay’a Sundu-

Temel’in başvurusunun en can alıcı noktasına gelirsek; Tuğgeneral Halil Soysal tarafından 16 Temmuz günü tutulan o tutanağa ilişkin haberimizi Yargıtay’a delil olarak sundu.

Sözkonusu tutanağa ilişkin görüş ve taleplerinden önce madde madde şunları anlattı:

1- Sanıklar İsmail Çevik, İsmail Öğüt, Hüseyin Doğan, Hüseyin Özyıldırım, Zeki Özerli, Sedat Duran, Cuma Torun ve Mehmet Yüksel hakkında, “Adam öldürmeye teşebbüs” suçundan beraat kararı verilmiş ise de bu karar usul ve yasaya aykırıdır. Mahkeme tarafından aşağıda detaylarını belirttiğim hususlarda usul ve yasaya aykırı müdahale yapılmıştır.

2- Öncelikle sanıklar İsmail Çevik, İsmail Öğüt, Hüseyin Doğan, Hüseyin Özyıldırım, Zeki Özerli, Sedat Duran, Cuma Torun ve Mehmet Yüksel’in Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir tim olarak görev yaptıklarını belirtmek istiyorum.

3- Özel Kuvvetler Komutanlığı, askeri hiyerarşi ve silsile içerisinde Genelkurmay 2. Başkanı ve onun üstünde de Genelkurmay Başkanına bağlı bir birliktir. Ben 15 Temmuz 2016 tarihinde Van’da bulunan Jandarma Asayiş Kolordusunun Komutanı olarak görev yapıyordum. Jandarma Asayiş Kolordusu, askeri hiyerarşi ve silsile içerisinde 2. Ordu Komutanlığına ve onun üstünde de Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı bir birliktir. Yani o dönemde şahsımın, Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı birlikleri ve personeli ile hiçbir emir ve komuta bağlantısı yoktur.

4- Bunun anlamı, hiçbir Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı birliğe veya personeline emir verme ve/veya istekte bulunma gibi bir yetkim de yoktur. O dönemde geçici de olsa hiçbir Özel Kuvvetler’e bağlı birliği, personeli veya helikopteri emrim altında değildir. Dolayısıyla emir vermem de sözkonusu olamaz. Sözkonusu hususu asker olan herkes de bilir.

Devamında tutanak konusuna geçip, yer yer koyu puntoyla şu açıklamaları yaptı:

5- Basında, dava dosyasına delil olarak girdiğini anladığım ve EK-A’da sunduğum “Olay Tespit Tutanağı”nı gördüm. Sözkonusu tutanakta şahsımla ilgili, “Saat 22.40’ta 10049 kuyruk numaralı helikopter emir komuta çerçevesi içerisinde Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Metin Temel tarafından Van’dan Siirt’e intikal için istenmiş, ancak uçuşların tamamen yasaklanması nedeniyle geri ÖKHÜ Kışlasına gönderilmiştir” şeklinde bir ifade olduğunu gördüm. Tutanakta, “Emir- komuta çerçevesi içerisinde” şeklinde muğlak bir ifade bulunmaktadır. Bu kapsamda;

a- Biraz önce ifade ettiğim gibi, üzerinde emir verme veya istekte bulunma gibi bir yetkimin olmadığı bir birlikten helikopter istemem/istekte bulunmam da sözkonusu olamaz. Zaten böyle bir istekte de bulunmadım. Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı olarak kendi emrimde yeterli helikopter zaten vardı. Örneğin o anda emrimde olan helikopterle Van’a geldim. Ayrıca pilotların yorgunluğunu ve Van’da helikopter sayısının azalmasını önlemek için Siirt’teki benim emrim altında olan helikopteri daha önceden Van’a istemiştim.

b- Dolayısıyla olay tespit tutanağında isimleri ve imzaları bulunan kişilere sözkonusu durumun sorulmasını ve özellikle kim/kimlerin emir emri ile bu helikopterin Van’a gönderildiğinin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Tutanakta, “Emir komuta çerçevesi içerisinde” denmektedir. Bu çerçeve nedir? Kimden emir veya istek alınmıştır? Emir verilmişse veya istek yapılmışsa, bunları kim yerine getirmiştir? Bu soruların cevapları, temyiz ve davanın sonuçlarına doğrudan etki edecektir.

-Tuğgenerale Suçlama-

Temel dilekçesinin 5’inci maddesinin “c” fıkrasında ise kelimesi kelimesine şunları söyledi:

“Ayrıca Ocak 2018’de tanık olarak ifadesi alınan Halil Soysal, böyle bir tutanağı hatırlamadığını söylemiştir. Ancak tutanak üzerinde ıslak imzası bulunmaktadır. Bu durumda ya imzası taklit edilerek, sahte bir tutanak hazırlanmıştır ya da doğru söylememektedir. Her iki durum da tutanakla ilgili şüpheleri arttırmaktadır. Sözkonusu tutanağın durumu detaylı olarak incelenmiş midir?”

Düşünün; Çok önemli bir davayı konuşuyoruz, ama çok önemli bir isim, dava dosyasında yer alan bir tutanaktan şüphelenip, “Ya sahte ya da Halil Soysal doğru söylemiyor” diyor.

Tuğgeneral Halil Soysal kim? Halen Şırnak 23’üncü Jandarma Piyade Tümen Komutanı.

Davaların gidişatı ve TSK açısından; Tutanağın “sahte” olması mı, bir Orgeneralin, bir Tuğgeneral’in “doğru söylemediğinden” şüphelenmesi mi daha vahim, kararı siz verin.

Ancak İsmail Metin Temel’in temyiz dilekçesinde, o tutanak dışında başka bir ek “delil” daha var. Her boyutuyla o kadar ilginç ki, inanamazsınız. Onu da yarına bırakalım.

Müyesser YILDIZ

18 Şubat 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yayinladigimiz-o-tutanak-ortaligi-karistirdi-18021923.html

Kategori:Uncategorized