Hepimiz Erdoğan’ın Trump’ın damadı Kushner’le görüşmesine odaklandık, ama bunun öncesinde Saray’da ilginç bir toplantı daha vardı.
Erdoğan, saat 11.30’da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan bazı kanaat önderlerini kabul etti. Görüşme tamı tamına 2 saat 20 dakika sürdü.
İki şey dikkat çekiciydi.
İlki, cami çıkışı konuşmaları dahi naklen yayınlanan Erdoğan’ın bu önemli görüşmesinin tv yayınları kesilerek, verilmemesiydi. Çünkü basına kapalıydı.
İkincisi, Erdoğan’la birlikte o kanaat önderlerine ev sahipliği yapan isimlerden biriydi.
Bu isim çok uzun yıllar İçişleri Bakanlığı yapan Abdülkadir Aksu’ydu.
“FETÖ’yle mücadeleden” beri adeta özel bir gayretle unutturulmaya çalışılan Aksu’nun, Fetullah Gülen’le bağlantısını duymayan, bilmeyen var mı? Adı, TBMM 15 Temmuz Darbe Komisyonu’nun ön taslak raporuna bile girdi de sonradan çıkartıldı.
Keza Genelkurmay Çatı Davası İddianamesinde, “FETÖ”nün Mülkiye yapılanması ile ilgili olarak, “İçişleri Bakanı üzerinde nüfuz kullanan örgüt, kaymakam seçimi ve tayinleri ile valiler kararnamelerinde özellikle etkili olmuş, örgüt dışından seçilen bir iki kaymakamın neden alındığının hesabını, bakana sormaya cüret edecek hale gelmiştir. Ancak mülkiyede uzun zamandır örgütlenme tamamlandığı için mülkiye imamlığı mahrem hizmetler sınıfından çıkarılmıştır” denildiğinde, akla gelen ilk isimlerden birisi oydu.
Erdoğan’ın toplantısına dönelim.
Yaklaşık 15 dakika süren konuşmasını, Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde konan videodan izledik. Gördüğümüz kadarıyla medyamız da buradan özetleyerek, sadece Erdoğan’ın konuşmasını aktardı.
Erdoğan konuşmasında, Türkiye’yi hem dini özgürlükler hem kültürel ve siyasi özgürlükler hem de ekonomik gelişmişlik bakımından tarihinin en büyük reformlarıyla kendilerinin tanıştırdığını vurguladı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yaptıkları yatırımları sıraladı.
Üniversite sayısını 6’dan 18’e, üniversite öğrenci sayısını da 107 binden 616 bine yükselttiklerini söyledi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde derslik sayısını 18 bin 580’den 64 bin 710’a yükseltip, çocukların eğitime erişimini ciddi manada kolaylaştırdıklarını anlattı.
İlginçtir, bu defa CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP’nin isimlerini zikretmeksizin, “karşımızdakiler” ifadesini kullanmakla yetinip, “Ülkenin ve milletin birlik ve beraberliğine yönelik saldırıların 31 Mart öncesi yeniden sahnelendiğini görüyoruz. İttifakların mahiyetine baktığımızda bu durumu gayet açık tespit edebiliriz” dedi.
Ve de “Beka” meselesini açıklarken, şunları söyledi:
“Bu mücadelenin sonunda kazanan Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla velhasıl hangi kökenden, hangi meşrepten olursa olsun tüm kesimleriyle milletimiz olacaktır. Şayet bir kayıp olursa da bunun bedelini aynı şekilde 82 milyon hep birlikte ödeyeceğiz. Beka meselesi dediğimiz işte budur. Biz 31 Mart seçimlerine işte bu anlayışla bakıyoruz.”
Yani “Türk Milleti” demedi.
-Kanaat Önderleri Ne İstedi?-
Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Şimdi sözleri size bırakacağım. Burada biz bizeyiz. Sizlerden hiçbir sansüre, hiçbir filtreye tabi tutmadan, düşüncelerinizi tüm açık yürekliliğinizle ifade etmenizi istiyorum. Ne kadar hasbi davranırsak, o derece faydalı bir istişare yapmış oluruz.”
Medyamız, 2 saat 20 dakika süren toplantıda Erdoğan’ın kanaat önderlerini tek tek dinleyip, not aldığını bildirdi, ama misafirlerinin ne söylediklerini merak etmedi veya yazmadı ya da yazamadı.
Medyamızın yapmadığını ise Barzani’nin Rudaw sitesi yaptı ve toplantıya katılanlara mikrofon uzattı.
Biz de şayet doğruysa, kanaat önderlerinin görüşlerini bu sayede öğrendik.
Mesela Saray’ın yayınladığı fotoğraflarda tam da Ömer Çelik ve Abdülkadir Aksu’nun arasında oturan kişiye benzeyen ve Şemdinlili kanaat önderi olduğu belirtilen Mele Abdullah, Rudaw’a önce şunları söyledi:
“Bizi davet ettiler. Neden çağırdıklarını bilmiyorduk. Dün buraya geldiğimizde Cumhurbaşkanının misafiri olduğumuzu söylediler. Bir çok alim, kanaat önderi, medrese hocaları, şeyhler ve aşiret liderleri gelmişti.”
Devamında özetle şöyle konuştu:
“Görüşmeye katılanlar taleplerini dile getirdi. Konuşulmayan hiçbir şey kalmadı. Medreselerin durumu ve eksiklikleri konuşuldu. Talebelerin eğitilmesi için gerekli masraflar hakkında konuşuldu. Medreselerden mezun olanlara diploma verilmesi mevzusu konuşuldu. Diplomanın üniversite diploması olarak kabul edilmesi teklifi yapıldı. İnşallah olacak. Barış da olacak inşallah. Yüce Allah iyi etsin. Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı kendilerine sunulan talepleri yazdılar. İnşallah güzel bir şekilde yerine getirilir. Özellikle medreseler ve eğitim için millet adına inşallah çok rahat olur. Çok güzel şeyler söylendi. Barış olmazsa, hayat, din ve huzur olmaz. Ama barış olursa, din de millet de fakir de fayda görür. Allah dünyaya barışı hakim kılsın inşallah. Söylediğimiz şeyler hoşlarına gitti. ‘Bu istişareler güzel. Bilmediğimiz şeyleri söylediniz. Bunlardan yararlanacağız’ dedi. Erdoğan çıktıktan sonra İçişleri Bakanı konuştu. Katılımcılar iyi şeyler söyledi. Onlar da memnun oldu.”
Yine Rudaw’ın haberine göre, bir başka isim, Mele Hüseyin Benavoki ise, “Barış ve memleket sorunları konuşuldu. Memnun olduk. Sordukları sorulara bilgimiz ölçüsünde cevap verdik. Şemzinan (Şemdinli) ile Kürdistan arasında bir sınır kapısı açılmasını istedik. Halkımız fakir dedik. Onlar da üzerinde duracaklarını söyledi” dedi.
Tek soru;
Dün Başkent Ankara’nın ortasında medrese mezunlarına üniversite diploması verilmesi gerçekten istendi mi?.. İstendiyse, Saray’ın cevabı ne oldu?..
Müyesser YILDIZ
28 Şubat 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kanaat-onderleri-erdogandan-gercekten-bunu-istedi-mi-28021915.html