İçeriğe geç

Gezi İddianamesinden Çıkan O İngiliz’i Nereden Tanıyoruz?

2013’teki Gezi eylemlerinde olan olmuş biten bitmiş, evli evine köylü köyüne dönmüş, ama iktidar yargı kararıyla bunun bir “darbe girişimi” olduğunu tescil ettirmede kararlı gözüküyor.

Hedef, bundan sonrası için her türlü toplumsal eylemlerin önünü peşinen kesme ve bunların “darbe” sayılacağı mesajını vermek midir bilinmez, ama 16 şüpheli hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 657 sayfalık Gezi İddianamesi her yönüyle oldukça ilginç.

Benim dikkatimi çeken, “Gezi Parkı kalkışmasının finansörü” olmakla suçlanan Osman Kavala’nın , “Yabancı diplomatik misyon temsilcileriyle kurduğu irtibatın deşifre edildiğinin” de vurgulanması.

Kavala’nın görüştüğü isimlerden birisi, Avrupa Parlamentosu’nun İngiliz Milletvekili Andrew Duff’muş.

Aslında biz bu ismi o kadar iyi tanıyoruz ki!.. Nereden mi?

-Atatürk Resimlerinin Kaldırılmasını İsteyen Kişi-

Eylül 2005’te; AB-Türkiye Ortak Komitesi Eş Başkan Yardımcısıyken yaptığı şu açıklamalardan:

– Artık Türkiye’deki Kemalizm milliyetçiliğinin reforme edilmesi, Atatürk’ün duvarlardaki resimlerinin ve heykellerinin kaldırılması gerekiyor.

– PKK dağdan inerek, siyasi arenada mücadele yapmalı. PKK’ya yönelik af oldukça etkili olur. Güneydoğu bölgesine otonom federal bir yapı sağlanması iyi olur. Evet federatif bir yapıdan bahsediyorum. Hükümet düzeyinde olmasa bile PKK ile masaya oturabilir. Tabii Abdullah Öcalan ile görüşmesini beklemiyoruz.

– Ordudan ve bürokrasiden güçler, Başbakan Erdoğan’ın müzakerelere başlamasını baltalıyor. Ordu olması gerektiği konumda değil. Bu, 21. yüzyılda müzakere yapmaya çalıştığımız Türkiye’ye uygun değil, çok kötü. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün çabalarını takdirle karşılıyoruz.

Başka?

Yine o günlerde Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında, TSK’nın PKK ile mücadelesini “Saldırgan askeri operasyon” olarak nitelendirmesinden…

Orhan Pamuk “Türklüğü alenen aşağılamak” suçlamasıyla yargılandığında, “Bu dava sona ermezse, Türkiye’nin AB’ye katılması imkansız olur” tehdidi savurmasından…

Haziran 2007’de dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, “PKK’yı ezmek üzere Irak’ı işgâl etmek istediğini” öne sürmesinden…

Temmuz 2007 seçimleri öncesinde, “Türk liberallerin karşı koymak için yeterince güçlü olduğunu” savunup, “Seçimlerden sonra, klasik Kemalizm’e karşı nihai ve tarihi bir meydan okumaya tanık olacağız” öngörüsünde bulunmasından…

Mart 2011’de Türk Dostları Grubu ve TUSKON’un Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği panelde, Erdoğan’ı “İkinci Atatürk” olarak gördüğünü söylemesinden…

2013’te Erdoğan’ın “Demokratikleşme paketini” açıklamasından 4 gün önce TUSKON temsilcileriyle birlikte “Çözüm sürecini yerinde görmek” için Diyarbakır’a gidip, Belediye Başkanı Osman Baydemir’in yanısıra Vali’yi ziyaret etmesinden…

Ekim 2015’te The British Council, TESEV ve Avrupa Reform Merkezi’nin düzenlediği AB-Türkiye İlişkileri Konferansı için İstanbul’a geldiğinde, Atatürk’ün, Türk Ceza Kanunu’nu Mussolini’den aldığını belirtip, “Yargıdan Mussolini etkilerini silmelisiniz” demesinden…

-Çanlar Türkiye İçin Çalarken Kimler Tepki Gösterdi?-

İngiliz Duff’un bir başka özelliğini hatırlatalım; İngiltere’de sadece “Tanrı ve İngiliz İmparatorluğu için hizmet etmiş” olanlara verilen “Officer of British Empire-OBE” şeref rütbesi ve madalyasına 1997 yılında lâyık görülmüş birisi.

Atatürk, TSK, PKK ile ilgili o sözlerine dönersek; Acaba Duff’a kimler tepki göstermişti?

Sıcağı sıcağına ilk tepki gösteren dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin ve DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar oldu.

Duff’u kınayan ve “Atatürk resimlerinin devlet dairelerinden indirilmesi” önerisinin Türk Milleti’ne karşı büyük bir saygısızlık olduğunu belirten Öymen, “AB üyeliği uğruna Türkiye’nin Atatürk’ten ve O’nun gösterdiği hedeflerden vazgeçmesini istemek, hiçbir şekilde kabul edilemez. Türkiye, AB’ye Atatürk’ün ilke ve devrimlerini feda ederek değil, onlara sahip çıkarak girecektir” dedi.

Gültekin, bütün ilgilileri bu küstahlığa karşı seslerini yükseltmeye çağırıp, Türkiye’nin AB’ye üyelik başvurusunu derhal çekmesini istedi.

Mehmet Ağar da hiçbir devletin, kurucusunun fotoğraflarını duvarlardan indirmediğini, bunun kabulünün mümkün olmadığını bildirdi. Duff’un, “Federalizm” önerisine ise, “Türkiye’nin üniter yapısı muhafaza edilecektir” karşılığını verdi.

Ağar, sadece 1 sene sonraki Diyarbakır gezisinde ise, “Dağda elde silahla mı dolaşsın, ovada siyaset mi yapsın?” deyip, gerekirse af çıkarılabileceğini açıkladı, o da ayrı bir konu!..

Duff’a tepki gösteren bir isim daha vardı. O isim, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tı. Terörle mücadelenin, “Saldırgan askeri operasyon” olarak nitelendirdilmesini “Esefle kınayan” Büyükanıt, şu uyarıları yaptı:

“Bu tür ifadeleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni uyandırması gereken çan sesleri olarak izlemekteyim. Bu söylemleri dile getirenler, ulusal kimliği parçalamak ve bölünmeye hazır bir Türkiye görmek isteyenlerdir. Türkiye Cumhuriyeti bugün iki büyük tehlikeyle karşı karşıyadır; Hilafeti isteyen irticai düşüncelere sahip gruplar ile son günlerde değişik platformlarda ortaya çıkan Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne yönelik etnik ayrımcılığa dayalı terör örgütü faaliyetleri.”

-Duff’u Kimler Savundu?-

Ya, kimler sessiz kaldı ve görüştü?

AKP iktidarından hiç ses çıkmadığı gibi, Duff, o açıklamaları yaptığı günle ilgili olarak, “Bu sabah burada Türk hükümet ve Meclis temsilcisiyle görüştüm” dedi, iyi mi?

Duff, kiminle, ne görüştüğünü söylemekten kaçınırken, o günlerde Avrupa Parlamentosu’nda AKP milletvekilleri Yaşar Yakış ile Murat Mercan (Şimdi Japonya Büyükelçimiz)’ın olduğu ortaya çıktı.

Haksızlık etmeyelim, Duff hakkında konuşan bir isim oldu. Bir CHP milletvekilinin soru önergesi üzerine o açıklamalardan tam 3 ay sonra dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bir yandan Duff’un sözlerini ciddiye almadığını kaydetti, öte yandan, “Duff’un, Atatürk’ü aşağıladığına dair haberler doğru değil. Resimlerinin indirilmesi şeklinde bir ifade kullanmadı. Duff’un bu yönde bir açıklama yaptığı yönünde Bakanlığımızda bir bilgi bulunmamaktadır” dedi.

Birkaç yıl sonra ise dönemin Başbakanı Erdoğan Avrupalı Liberal Parlamenterleri kabul etti. Aralarında Duff da vardı.

-Araları Neden Bozuldu?-

Erdoğan’ı “İkinci Atatürk”e benzetecek kadar AKP’yi destekleyen Duff’un, sonraki sürecine ilişkin de birkaç not aktaralım.

Evet, Gezi eylemlerini destekledi.

Ardından 17/25 Aralık sürecinde Samanyolu televizyonuna çıkarak, yolsuzluk iddialarının üstüne gidilmemesini eleştirip, bunun bir darbe girişimi olmadığını savundu ve “Başbakan işine geldiğinde Gülen hareketini kullanmaktan çekinmedi. Orduyla mücadele ettiği zaman ya da Kemalistlere darbe indirmek istediğinde hizmet hareketini kullandı. Sonra Başbakan, hizmeti bir siyasi rakip olarak görüp karşısına aldı” dedi.

Bu açıklamalar üzerine Duff’la, Bakan Mevlüt Çavuşoğlu arasında gerginlik yaşandı. Duff, “Türk AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu beni Gülen tarafından satın alınmakla suçladı. Şüphesiz bunu daha sonra kanıtlayabilir” iddiasında bulunup, özür dilemesini veya bir açıklama yapmasını istedi. Çavuşoğlu ise, “Andrew Duff, size bunu böyle iletenler yalan söylemişler. Kimseyi de suçlamam mümkün değildir” karşılığını verdi.

Görüldüğü üzere;

İngiliz temsilciyle sadece Osman Kavala değil, herkesin yakın muhabbeti olmuş…

İstekleri veya öngörülerinin çok büyük bölümü fazlasıyla yerine getirilmiş…

Keşke Duff’un, Atatürk, TSK ve PKK hakkındaki o görüşleri ve yetkililerle yaptığı görüşmeler de konsa, iddianame biraz daha objektif ve inandırıcı olmaz mıydı?!.

Müyesser YILDIZ

9 Mart 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/gezi-iddianamesinden-cikan-ingilizi-bakin-nereden-hatirliyoruz-09031928.html

Kategori:Uncategorized