Geçen yıl Mondros Mütarekesi’nin 100’üncü yılıydı.
Bu antlaşmanın ana fikri; Osmanlı Ordusu’nun derhal terhisi ve emperyalistlere, topraklarımızı işgâl hakkının verilmesiydi.
Pazar günü de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, bağımsızlık mücadelesini başlatmak üzere Samsun’a çıkışının 100’üncü yıldönümüydü.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gidişinin başlıca sebebi, Mondros’la ordunun terhisine karar verilmiş olmasıydı.
Bu tarihi hatırlatmadan sonra sıcak gündem konusuna geçelim.
“Yeni askerlik sistemi” için düğmeye basıldı.
AKP’nin asker kökenli Milletvekili Şirin Ünal ve arkadaşlarının verdiği teklif dün gece yarısı Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edildi.
Teklifin Komisyon’da görüşülmesinden iki gece önce gazetelerin Ankara Temsilcilerini iftarda ağırlayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni sistemin detaylarını anlattı. Akar’ın anlattıkları dün medyaya yansıdı ve bizler de öyle haberdar olduk.
-100 Yıl Sonra Köklü Değişiklik-
Ve yine dün AKP, yeni sistemle ilgili kanun teklifini Meclis’e sundu. Sunumun ardından geniş bir açıklama yapan AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, teklifle bedelli askerliğin kalıcı hale geldiğini söyledi. Muş’un en dikkat çekici sözü ise; “100 sene sonra askerlik sisteminde köklü değişiklik yapıyoruz” demesiydi.
Dün öğleden sonra da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun Twitter hesabından yeni askerlik sistemine ilişkin yaptığı paylaşımda, “Bedelli askerlik kalıcı hale gelecek. En önemlisi TSK profesyonelleşecek” dedi.
Bedelli askerliğin kalıcı hale gelmesi?.. Profesyonelleşme?.. Türk Ordusu’nu Türk Ordusu yapan, tarih boyunca “Ordu-Millet” olarak adlandırılması değil miydi?
Bilindiği gibi, AKP-MHP Cumhur İttifakı, 31 Mart seçim sürecini “Beka” söylemleriyle geçirdi, Türkiye’nin 100 yılın hesabının görülmesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Ancak İstanbul’un kaybıyla 31 Mart’tan sonra bu söylem buhar oldu!..
Üstelik;
ABD’nin Suriye’de Türkiye’yi PKK/YPG/PYD’yi masaya oturtma çabaları, S-400’le ilgili tehditleri;
Yine ABD’nin ülkemizi doğrudan etkileyecek İran’la ilgili hazırlıkları,
Doğu Akdeniz’de emperyalist kuşatma,
Ege’de emperyalist destekli Yunanistan atakları ete-kemiğe bürünmüşken!..
İşte böyle bir ortamda askerlik sisteminde köklü değişikliklere gidiliyor. İşin Bayramdan önce halledileceği müjdeleniyor!..
Nereden icap etti, en acil meselemiz bu muydu?!.
Neyse ki, AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş’a, “Beka tartışmalarının olduğu bir dönemde bu yasa teklifinin getirilmesinin bazı kesimlerce eleştirildiği” hatırlatıldı. O da, ülkenin geleceği ve güvenliğinin her şeyin ötesinde olduğunu, teklifle sistemin daha güçlü hale geleceğini belirtip, “Biz TSK’nın, ülke savunması yapan ordumuzun her zamankinden çok daha güçlü olması için bu çalışmaları yapıyoruz” cevabını verdi de bir nebze rahatladık!..
-AKP’nin Bedelli Sicili-
Artık kalıcı hale getirilecek olan şu bedelli meselesinde bir hatırlatma yapalım.
10 Ağustos 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bedelli askerlik gündeme geldiğinde dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Tek kelimeyle yok. Türkiye için en uygun sistemin böyle karma sistem olduğunu düşünüyoruz. Üçte biri profesyonel gerisi de böyle… Kesinlikle bir bedelli çalışmamız yok” dedi.
Seçimlerden iki gün sonra ise, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının ardından ele alınacak ilk konular arasında bedelli askerliğin olduğunu söyleyen Yılmaz, bugün yeni askerlik sistemini kabul eden TBMM Milli Savunma Komisyonu’nun başkanı.
Erdoğan’a gelirsek; Kasım 2014’te şöyle konuştu:
“Bedelli askerlikle ilgili ben Başbakanlığım döneminde hükümetin düşüncelerini söylemiştim. Şu anda da bunun artıları var eksileri var. Böyle bir dönemin içindeyiz. Nedense birileri çıkıp zaman zaman bu işi kaşıyorlar. Bunlar doğru yaklaşım tarzı değil. Burada TSK’nın kanaatini bir kenara koymak da mümkün değil. Bu kanaat TSK’nın ihtiyacını değerlendirmeye alarak böyle bir karar verilir, sonra da hükümet kararını uygulamaya koyar. Şu anda böyle bir kararı ne hükümet vermiştir, ne TSK’nın bu konuda kesin bir kanaati açıklanmıştır, ne de bana kesin olarak yansıyan bir şey söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu olayın artı ve eksilerini ilgili mercilerle değerlendirerek karar vermek zorundayım. Sırtımızda ağır bir küfe var.”
Geçen yıl 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesine de bakalım.
Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ilk olarak Nisan’da şu açıklamayı yaptı:
“Bedelli askerliğe bakış açımız müspet. Bir yandan terörle mücadele veriyoruz, bir yandan bedelli. Bu istismar edilecek bir konu gibi görünüyor. Profesyonel askerliğe geçtiğimiz için bu dikkate alınması gereken bir husus. Benim düşüncem bu. Buradan elde edilecek kaynağın da savunma sanayimizi güçlendirme için kullanılması gerekir.”
Yıldırım’ın bu sözlerini hem Erdoğan, hem AKP Sözcüsü Mahir Ünal yalanladı. Erdoğan, “Bedelli askerlik şu anda hükümetimizin gündeminde değil. Böyle bir durum yok” derken, Ünal da, “AK Parti’nin gündeminde bedelli askerliğin olmadığını” vurguladı.
Binali Yıldırım Haziran başında, “Bedelli askerlik değerlendirilir” dediğinde ise Mahir Ünal bu defa, “Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişten sonra bedelli askerlik konusunu gündeme alacaklarını” bildirdi.
Meclis’te görüşülen yeni askerlik sisteminin de sadece İstanbul seçimlerine yönelik bir hamleden ibaret olmasını diledikten sonra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın önceki gece gazetecilere verdiği iftarda bu konuda yaptığı açıklamalara gelelim. Şunları söyledi:
“Biz ’15 bin lira, 30 bin lira, 50 bin lira’ dersek ne olabilir diye tek tek çalıştık. Hem Silahlı Kuvvetlerin hem gençlerin ihtiyacını karşılamak bakımından en optimal çözümün 30 bin lira civarında olması gerektiği ortaya çıktı.”
Akar, sistemin hemen uygulamaya girip girmeyeceği sorusuna da, “Bunun kararını tabii Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK olarak bu kanunun yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz” karşılığını verdi.
Anlaşılan öyle dört başı mamur bir hazırlık yapılmamış, hemen yürürlüğe girmesi halinde sorunlar çıkma ihtimali var!..
-CIA’nın Hızı-
Meclis’te görüşülen yasa teklifi ne getiriyor, ne götürüyor, nasıl bir sistem geliyor henüz bizler vakıf olamadık.
Ancak vakıf olup, hap gibi özetleyen birileri oldu. Kim mi? CIA!.. Hem de Milli Savunma Bakanı Akar’ın, gazetecileri bilgilendirdiği gün.
CIA’nın internet sitesinde dünyadaki ülkeler hakkında bilgilerin yer aldığı “The World Factbook” sayfasının Türkiye bölümünde iki güncelleme oldu.
İlk güncelleme “Askerlik ve Güvenlik” başlığı altındaki “Askerlik yaşı ve yükümlülüğü” kısmında yapıldı. Şu bilgiler verildi:
– Türkiye’de 21-41 yaş aralığındaki (Seferberlik durumunda 65 yaşına kadar çıkıyor) erkekler için zorunlu askerlik sistemi var ve Mayıs 2019’da silah altına alma için yeni, 5 katmanlı bir modeli uygulaması bekleniyor.
– Katman 1: Bir kerelik yapılacak 31,343 Türk Lira ödeme karşılığında 21 günlük temel eğitim ve sonrasında muafiyet imkanı (Bir kura sistemine bağlı) da olan 6 aylık zorunlu hizmet.
– Katman 2: İlk 6 aylık hizmetin ardından 6 aylık, maaşlı hizmet ve tüm maaş ve ayrıcalıklarına haiz olacak şekilde Uzman Çavuş kadrosuna geçiş imkanı.
– Katman 3: Meslek okulu mezunları için düşünülen, 12 aylık hizmet ve astsubaylık kadrosuna geçiş imkanı.
– Katman 4: Üniversite mezunları için düşünülen, 12 aylık hizmet ve subaylık (üsteğmen) kadrosuna geçiş imkanı.
– Katman 5: Yurtdışında en az 3 yıl (1095 gün) çalışmış olan, oturma veya çalışma iznine sahip Türk vatandaşları, 5000 Euro veya başka yabancı para birimlerindeki dengi karşılığında askeri hizmetten muaf tutulabilirler.
“Daha kanun Meclis’ten çıkmamışken bu ne hız ve bu ne ilgi?” diye sormakla yetinip, CIA sayfasındaki ikinci dikkat çekici güncellemeyi aktaralım.
-FETÖ’ye “Hizmet Hareketi” Denildi-
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Ağustos başında CIA’nın bu sayfasının “Giriş” bölümüne şu bilgiler eklenmişti:
“TSK’ya bağlı unsurlar, 15 Temmuz’da İstanbul ile Ankara’daki devletin ve savunma sisteminin kilit noktalarında bir darbe girişiminde bulundu. Sokakları toplu halde saran sivil vatandaşların darbecilerle karşı karşıya gelmesiyle, 300’e yakın insan öldürüldü ve 2000’den fazlası yaralandı. Akabinde, Türk Hükümeti yetkilileri askeri personelin içerisinde büyük ölçekli tutuklamalar gerçekleştirdi, binlerce yargıç ve gazeteci gözaltına aldı, binlerce eğitimci darbeyle bağları oldukları gerekçesi ile görevlerinden uzaklaştırıldı. Hükümet, darbecileri uluslararası İslami ve sosyal hareket olan ve terör örgütü diye tanımladığı ‘Gülen’ Hareketi ile bağları olmakla suçluyor.”
4 ay sonra 21 Aralık 2016’daki güncellemede ise buradaki “Gülen hareketi” ifadesi çıkartılmış, beraberinde Türk Hükümeti’nin OHAL ilân ettiği belirtilip, “Başkanlık” sistemi hakkında, “Türk Hükümeti, Türkiye’yi başkanın yürütmenin başında olacağı bir başkanlık sistemine geçirmeyi düşünüyor” denilmişti.
İki gün önce bu bölümde yapılan güncellemeye gelirsek;
Gülen yeniden döndü… Üstelik bu defa “Fethullah” ilavesiyle…
CIA’nın sayfasında kelimesi kelimesine şöyle denildi:
“Hükümet, Fethullah Gülen’in uluslararası dini ve sosyal hareketini (“Hizmet”) takip edenleri başarısız darbeyi kışkırtmakla suçladı ve hareketin takipçilerini terörist ilan etti. Darbe girişiminden bu yana Türk Hükümeti yetkilileri, Gülen hareketi ile bağlantısı olduğu iddiasıyla 130 binden fazla güvenlik personeli, gazeteci, hakim, akademisyen ve devlet görevlisini tutukladı, görevden aldı veya görevden uzaklaştırdı.”
CIA’nın bu tavrı ne anlama geliyor;
“Gerçek dostunu” seçtiğinin ilânı mı?..
Öcalan’dan sonra Fetullah Gülen için de “açılım” talebi mi?..
Müyesser YILDIZ
24 Mayıs 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/cia-2-gun-once-turkiye-ile-ilgili-oyle-notlar-dustu-ki-24051940.html