“FETÖ’ye yardım” suçlamasıyla tutuklanan Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun hakkında hazırlanan iddianame toplam 44 sayfa.
İlk 20 sayfasında tüm iddianamelerde olduğu gibi, “FETÖ”nün ne olduğu anlatılıyor…
3 sayfada, Sabri Uzun’un attığı tweet’lerin dökümü var…
1 sayfa ise Yargıtay’ın “Örgüt üyeliği” ve “Üye olmamakla birlikte örgüte yardıma” ilişkin içtihatları yer alıyor…
Özetle, Uzun hakkındaki iddianame toplam 20 sayfa.
Peki bu 20 sayfada ne gibi delillerden söz ediliyor?
Birincisi; Yalova Cumhuriyet Başsavcılığın’ın hakkında soruşturma yürüttüğü bir polis memurunun, 1994-1998 arasında Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlüğünde göreve başladıktan sonra cemaatle tanışması ve yaptıkları toplantılar hakkında verdiği bilgiler. Sabri Uzun’a dair bir beyanı var mı? Yok.
İkincisi; “Sabri Uzun İddianamesi FETÖ Çatı’yı Çökertmez mi?” başlıklı yazımızda da aktardığımız Hulusi Cemil Altınlı ile Tamer Topsakal’ın ifadeleri. Topsakal 2014 tarihli ifadesinde, “Sabri Uzun; Cemaatle yakın ilişkisi olan biriydi, İDB (İstihbarat Daire Başkanlığı) yaptı” demiş.
Üçüncüsü; 9 Eylül 2016’da 112 acil çağrı merkezine yapılan bir ihbar. İhbarı yapan Cahit Polat’ın ifadesi alınmış. Polat, şunları anlatmış:
“2013 yılında Esat semtinde bulunan iki dairemi sattım. Bu sattığım evlerde oturan kiracılarım ile konuştuğumda sivil polislerin geldiğini, ‘Buradan çıkın, bu evin sahibi vatan haini, muzur adam’ dediklerini söylüyorlardı. Ben de emlakçı vasıtası ile evlerimi bu nedenle satılığa çıkararak, sattım. Evlerimi sattığım süre zarfında şu an adresini, ismini bilmediğim Esat’ta bulunan emlakçıya her gün bir polis gelerek, ‘Ben Sabri Uzun’un ekibindeyim’ diyerek evlerimi satana kadar orada bulundu. Ben hiçbir zaman Sabri Uzun ile karşı karşıya gelmedim. Bir ortamda birlikte bulunmadım. Sadece evlerimi satarken başıma gelen bu olay ve Fetullah Gülen hakkında suç duyurusunda bulunduğum için Fetö’cü olduğunu düşünüyorum.”
Dördüncüsü; FETÖ/PDY üyelikten yargılanan eski polis müdürü Basri Aktepe davasında Sabri Uzun’un verdiği ifade.
Beşincisi; 1999 yılında Aydınlık Dergisi’nde yayınlanan “Fetullah Emniyeti Ele Geçirdi” başlıklı yazı nedeniyle 2004’te açılan dava ve bu davada tanık olarak dinlenen Uzun’un anlattıkları.
Altıncısı; Sabri Uzun’un yine 1999’da Fetullah Gülen cemaati ile ilgili resmi yazışmaları. Bunlar arasında en uzun yer tutan da dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve Yardımcısı Osman Ak’ın hazırladığı “Fetullahçılar listesi ve raporu” hakkında Uzun’un verdiği görüşler ile yine o döneme ait bazı ifadeler.
Yedincisi; Dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in Fetullah Gülen hakkında açtığı davada, Emniyet’ten gönderilen yazılar.
-Sadece Erdoğan’ın 2013 Miladını Bitirmiyor-
Neticede bu bilgi, belge, yazışmalar ve ifadelerden hareketle Sabri Uzun neyle mi suçlanıyor; Özetle şunlarla:
1- Örgütün devlet ve millet bakımından tehlike oluşturduğuna dair Ankara Emniyet Müdürlüğü yazısı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu olmasına rağmen 2002 yılında hazırlanan istihbarat raporunda emniyet içerisinde böyle bir yapılanmanın bulunmadığını kesin bir dille ifade ettiği, bu durumun da FETÖ örgütünün mensuplarının emniyet teşkilatı içerisine yerleşmesini sağladığı…
2- İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığı 2004, 2005 ve 2006 yılları için tespit edilen il istihbarat şube müdürlerinden 79’unun 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan çeşitli KHK’lar ile emniyet teşkilatından ihraç edildiği ya da rütbelerinin söküldüğü, haklarındaki FETÖ kapsamında yürütülen soruşturma dosyalarının tespit edildiği…
Dikkat buyurunuz; 1999 ve 2000’li yıllardan bahsediliyor.
Henüz Fetullah Gülen ve cemaati “Terörist” ilân edilmemiş…
Üstüne üstlük Nuh Mete Yüksel’in açtığı dava sebebiyle AKP iktidarı, Gülen için terörün tanımı değiştirmiş ve Yargıtay beraatine karar vermiş. Beraat kararında imzası bulunan İsmail Rüştü Cirit halen Yargıtay Başkanı…
Dahası Sabri Uzun’un, haklarında işlem yapmamakla suçlandığı, 15 Temmuz’dan sonra Emniyet’ten ihraç edilen veya tutuklanan isimler, Uzun’dan sonra yıllarca görev kalmış, etkili ve yetkili yerlere getirilmiş, terfi etmiş, Balyoz başta olmak üzere tüm kumpaslarda rol almış, AKP iktidarı da bunlara sahip çıkmış…
Dahanın dahası; MGK’nın 24 Haziran 2004 yılında kabul ettiği “Fetullah Gülen cemaatine yönelik eylem planına” ilişkin tavsiye kararı, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in ifadesiyle, “Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Erdoğan, hukuki riski ise kendisi üstlenip” rafa kaldırılmış…
Ama görülüyor ki, şimdi sadece Uzun suçlanıyor, tüm fatura ona kesiliyor!..
-Mahkemeye Göre “FETÖ Örgütlenmesi” Ne Zaman Tamamlandı?-
Asıl, bu iddianamenin varacağı yere bakalım.
Birincisi; Hukuki bir anlamı olmasa bile Erdoğan’ın “FETÖ’yle mücadele için” belirlediği 17/25 Aralık miladı resmen geçersiz kılınmıyor mu?
İkincisi ve en önemlisi; Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP’lilerin, “Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmekle” suçlanmasının önü açılmıyor mu?
Hemen burada bir Mahkeme kararına da dikkat çekelim.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sonuçlanan “FETÖ çatı davasının” gerekçeli kararında ne deniliyor, biliyor musunuz? Aynen şu:
“Türkiye’de 2002-2007 yılları arasında örgütlenmesini ve devlet içindeki kadrolaşmasını tamamlayan Fetullah Gülen grubu 2007 yılından itibaren icraatlarına başlamıştır.”
Bu durumda, “Sözkonusu iddianame, Uzun’dan önce AKP’yi yakar” dersek, yanlış mı olur?
-Uzun PKK’lı da Oldu-
Bilindiği gibi, dün Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi, “Davanın İhtisas Ağır Ceza Mahkemesine açılması gerektiğinden CMK’nun 170/3 maddesine aykırı olarak düzenlendiği” gerekçesiyle, oy birliği ile Sabri Uzun hakkındaki iddianamenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine karar verdi.
İddianamenin varacağı yer görüldüğü için mi bu iade kararı alındı bilmiyoruz, ama iddianamedeki önemli bir detayı daha aktaralım.
Sabri Uzun twitter paylaşımlarından dolayı sadece Erdoğan’a hakaret ve FETÖ/PDY terör örgütünün basın yoluyla propagandasını yapmaktan değil, PKK propagandası yapmakla da suçlanıyor!..
Müyesser YILDIZ
31 Mayıs 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bu-iddianame-akpyi-yakar-31051951.html