Geçen hafta içinde önce AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun hukuk ve adaletin işleyişine yönelik eleştirilerinden dolayı partisinden istifa ettirilmesi, ardından Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamalar, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra KHK ile ihraç edilenlerin durumunun gündeme gelmesine yol açtı.
Cuma günü de Anayasa Mahkemesi, yine 15 Temmuz’dan sonra Harp Akademileri, Askeri Liseler ve Astsubay Hazırlama Okullarının kapatılıp, buralarda okuyan öğrencilerin uygun okullara yerleştirilmesine yönelik düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. CHP’nin başvurusunda, “Adı geçen okullardan daha önce mezun olanlarla, okulun kapatılması nedeniyle başka okullara nakledilen öğrenciler arasında eşitsizlik oluşturulduğu” şeklinde bir madde de yer alıyordu. Ancak AYM, “Askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarından mezun olanlar ile bu okullarda öğrenimine devam etmekte iken okulların kapatılması nedeniyle başka okullara nakledilenler aynı hukuki konumda değildir. Dolayısıyla belirtilen kişiler arasında eşitlik karşılaştırması yapılamaz” dedi.
Bu iki olayı hatırlatmamızın sebebi mi?
Ne ihraç KHK’ları ne de askeri okulların kapatılmasıyla ilgisi olmadığı halde, bunlar gerekçe gösterilerek, teğmenliği engellenen 25 yaşındaki bir gencin başına gelenler.
-Ne Yaşar Ne Yaşamaz Durumunda-
Aziz Nesin meşhur “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” isimli eserinde, nüfus cüzdanı olmadığı için başına türlü işler gelen Yaşar’ı anlatırken, bürokrasiyi de bolca eleştirmişti.
İşte bu da ona benziyor. Aslında 4 genç aynı durumda, ancak biz sadece birisinden söz edeceğiz. Çünkü diğerleri pes etti, ama o mücadelesini sürdürüyor.
Olay şu:
2008 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Bando Astsubay Hazırlama Okulu’na giren genç adam lise eğitimini başarıyla tamamlar. 2012 yılında TSK adına girdiği sınavda, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nı kazanır. 3 Haziran 2016’da da dereceyle mezun olup, diplomasını alır. 30 Haziran’da öğrenci sigortası sona erer ve Temmuz itibarıyla teğmen olarak maaşını almaya hak kazanır. Uygulamada 30 Ağustos’ta rütbe takma işlemi yapıldığından, Eylül-Ekim ayında Bando Okulu’nda stajyer teğmen olarak göreve başlamak için beklemeye başlar.
Mezuniyet işlemlerinde diğer okullara öncelik verildiğinden, bu 4 bando subayın dosyaları Harp Okulu’nda beklerken, 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşanır.
Ardından bilindiği gibi, 20 Temmuz’da OHAL ilân edilir, ardından 31 Temmuz’da yayınlanan KHK ile askeri okullar kapatılır.
Ve bu bando subayları da sanki 2 ay önce mezun olmamış, halen okulda öğrenciymiş gibi, KHK kapsamında değerlendirilir. Özetle, tamamen idarenin gecikmesi yüzünden kazanılmış hak olan teğmenlikleri verilmez.
O teğmen adaylarından birisi önce Milli Savunma Bakanlığı’na başvurur, red cevabı gelir.
Bunun üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM)’ne dava açar. Bir süre sonra askeri mahkemeler de kapatıldığı için dosya Ankara İdare Mahkemesi’ne devredilir. Milli Savunma Bakanlığı’nın mahkemeye gönderdiği savunmada, davacının okulu bile doğru yazılmaz, “Kara Harp Okulu” öğrencisi denir. İdare Mahkemesi kararında da “Hava Harp Okulu’nda eğitimini tamamlayan davacı” ifadesi yer alır.
Neticede İdare Mahkemesi, 29 Eylül 2017’de şu gerekçeyle, davanın incelenmeksizin reddine karar verir:
“KHK’lar yürütme organının bir işlemi olmakla birlikte, fonksiyonel açıdan kanun niteliğini taşıyan hukuki düzenlemelerdir. Dolayısıyla idari işlemlere karşı açılan davaların çözümüyle görevli idari yargıda, KHK ile düzenlenmiş bir işlemin idareye başvurulmak suretiyle idari yargının göreve alanına sokulmaya çalışılması ve sonucunda açılan bu davanın incelenmesi hukuken imkansızdır. Uyuşmazlıkta askeri okulların kapatılması ve subaylığa nasbın yapılması, kanun niteliğini taşıyan bir hukuki düzenleme olan KHK ile tesis edilmiş olup, idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine ve bu işlem sebebiyle talep edilen tazminat talebinin incelenmesine imkan bulunmamaktadır.”
İstinaf’a gidilir. Ancak burası da aynı gerekçelerle kararı onar.
Bu ilginç dosya 1.5 yıldır Danıştay’da ve 9 aydır “İncelemede” gözüküyor.
Geçen süreçte; Bando Okulu da KHK ile kapatıldığından, burada öğrenci statüsündeki bulundukları için diğer üniversitelere yerleştirilenler mezun olur, hatta devlet okullarında müzik öğretmenliği yapmaya başlar…
Bu genç ise öğrenciliği bittiğinden o haktan da yararlanamaz… Dahası, sanki bu okulda TSK adına okumamış gibi, 3 Haziran 2016 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun birisi olarak askere çağrılır…
Peki hakkında “FETÖ” veya darbeden bir soruşturma açılır mı? Hayır. Aksine, Bando-Mızıka Okulu davasında kendi isteğiyle tanık olarak ifade verip, buradaki “FETÖ yapılanmasını” anlatır…
KHK’lıların durumunun gündeme gelmesinden rahatsız olanlar, acaba bu garabete ne der?!.
Müyesser YILDIZ
3 Kasım 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bu-khk-magduriyeti-bildiklerimizden-cok-baska-03111930.html