Geçen Mayıs’ta İstanbul’da bir mahkemeye sunulan bilirkişi raporunu gündeme getirdik.
“Süleyman Soylu’yu açıklamaya davet ediyoruz: Böyle polis olur mu” başlıklı haberimizin konusunu özetle hatırlatalım.
Mahkeme, bir şüphelinin dijital materyallerini incelemek üzere asıl mesleği polislik olan bilirkişi Samet Uğur’u görevlendirir.
Bilirkişi, şüphelinin dizüstü bilgisayarı, cep telefonu ve SIM kartını inceledikten sonra hazırladığı raporu bir üst yazıyla Mahkemeye gönderir.
Raporda, kelimesi kelimesine şöyle bir ibareye yer verilir:
“Bahse konu imajın internet geçmişi incelendiğinde; FETÖ/PDY terör örgütüne yakınlığı ile bilinen Odatv isimli haber sitesine ait birçok kaydın bulunduğu tespit edilmiştir.”
Bu “Tespitle” birlikte sadece Odatv’nin ekran görüntüsü değil, “Suç delili” olarak 10’un üzerinde haber, söyleşi ve makale de rapora eklenmiştir.
İşte bu skandalı yazıp, “Bu polis bilirkişi, şu haber, röportaj veya makalelerden, Odatv’nin FETÖ/PDY terör örgütüne yakın olduğu sonucunu nasıl çıkardı? Devletin bilirkişisinin şahsi görüşü mü?..” diye sorduk.
-Açığa Alındı Ama?-
Haberimizin ardından yetkililerden resmi bir açıklama gelmedi, ama ertesi gün Sözcü Gazetesi Yazarı Aytunç Erkin, polis ve bilirkişi Samet Uğur’un açığa alındığını, hakkında soruşturma başladığını duyurdu. Erkin yazısında, Sözcü ve Cumhuriyet’in “Bilirkişilerinden” de söz ederek, Odatv olayıyla üçüncü bilirkişi skandalı yaşandığını vurguladı.
Bunlar neymiş ki; Vahim ötesi dördüncü bilirkişi skandalını dün Barış Pehilvan ortaya çıkardı. İzmir’deki “FETÖ borsası” iddialarının kilit isimlerinden olup, ev hapsindeyken kendisine polis süsü veren birileri tarafından 5 yaşındaki çocuğunun gözü önünde öldürülen AKP eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un 3 cep telefonu ve 2 sim kartını inceleyen bilirkişi, şunları yazmış:
“Telefon içerisinde kurulan iletişimi içerir arama, aranma ve mesaj kayıtları ya da ses kaydını içerir herhangi bir bilgi ya da bulgunun bulunmadığı tespit edilmiştir.”
Bundan anlaşılan ne; Öldürülen Kurtuluş, hiç kimseyle görüşmemiş, mesajlaşmamış!.. Böyle bir şey mümkün mü?.. Olmadığını, olamayacağını yine Barış Pehlivan, eşi ve kızının telefonlarından Kurtuluş’la yaptıkları yazışma/görüşmelerle ortaya koyduktan sonra, şu korkunç şüpheyi dile getirdi:
“Ya yeminli bilirkişi yeminine sadık değildi… Ya öldürülen Ahmet Kurtuluş’un cep telefonu İzmir Adliyesi’nde saklı tutulduğu sırada birileri kayıtları sildi… Ya da her iki skandal birlikte yaşandı…”
Polis memuru ve bilirkişi Samet Uğur olayına dönersek; Haberimizden sonra oldukça ilginç gelişmeler yaşandı.
Öncelikle Samet Uğur nedense polislikten açığa alındı, ancak bilirkişilik yapmaya devam etti.
Oysa hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nca başlatılan soruşturmanın konusu, “Gerçeğe aykırı bilirkişilik ve tercümanlık yapmak”tı.
Soruşturmada, “Zarar gören” olarak sadece Samet Uğur’un telefon ve bilgisayarını incelediği şüphelinin adına yer verilirken, böylesi bir suçlamaya maruz kalan Odatv, dosyaya müdahil edilmedi.
-Emniyet’in “Sehven” Kararı-
Daha önemli başka şeyler de oldu.
Haberimizden 3 gün sonra 13 Mayıs’ta İstanbul Emniyet Müdürlüğü Hukuk İşleri ve Soruşturma Şube Müdürlüğü, Savcılığa bir yazı ve bilgi notu gönderdi.
Yazıda, Samet Uğur’un nasıl görevlendirildiği ve dosya üzerinde nasıl çalıştığı anlatıldıktan sonra şöyle denildi:
“Oda Tv içerikli paragraf bilirkişi Samet Uğur tarafından incelendiğinde, sanık tarafından ziyaret edilen Oda TV sitesine ilişkin linklerde FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik haber linkleri tespit edildiği ve Mahkeme üyesi A…. S…. Ö… tarafından konuyla alakalı tüm içeriklerin eklenmesi talimatı üzerine rapora eklendiği, ancak içerik açıklanırken, ‘FETÖ/PDY terör örgütüne yakınlığı ile bilinen’ ibaresinin iş yoğunluğu, materyal çokluğu ve işlerin ivedi olması sebebiyle sehven yazıldığının değerlendirildiği…”
-Bilirkişi Nasıl İfade Verdi?-
Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla bilirkişi Samet Uğur’un da ifadesi alındı. Uğur, 31 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği yazılı savunmasında, “Tarafına tevdi edilen dosyalar üzerinde teknik tecrübe ve donanımının karşılayabildiği konularda inceleme yaptığını, bu incelemeleri yaparken tarafsız, bağımsız, objektif olmaya dikkat ve özen gösterdiğini” belirterek, özetle şunları anlattı:
“Sözkonusu dosyayı 4 Nisan’da mahkemeye sundum. Dosyanın tesliminden bir süre sonra Odatv isimli haber sitesinde, hazırladığım rapor içeriğinin bir kısmının paylaşılarak, Odatv haber sitesi ile ilgili, ‘FETÖ/PDY örgütü ile yakınlığı ile bilinen’ şeklinde bir cümlenin raporda yer aldığı ve bu durumun şahsım tarafından polis memuru olarak yapıldığının belirtildiği tarafımca görülmüş ve ivedilikle tuttuğum raporlar incelendiğinde, belirtilen cümlenin sehven oluşturulduğu ve neticede anlatım bozukluğuna sebebiyet verdiği anlaşılmıştır. Haberin yayınladığı 10 Mayıs Cuma günü ivedilikle, raporda bulunan ve sehven yapılan hata giderilerek, hazırlanan ek rapor ilgili mahkemeye 13 Mayıs Pazartesi günü yeni haliyle sunulmuş ve güncel halinin dikkate alınması hususunda bilgi verilmiş, Mahkeme tarafından yargılamada değerlendirilmek üzere son haliyle kabul edilerek, işleme alınmıştır. ‘FETÖ/PDY örgütü ile yakınlığı ile bilinen Oda tv isimli haber sitesi’ şeklinde yazılan cümlede asıl anlatılmak istenen husus, ‘FETÖ/PDY terör örgütüne yakınlığı ile bilinen kurum kuruluşlara ilişkin yapılan haberlerin okunduğu/incelendiği’ şeklindedir. Hazırlanan raporda da FETÖ/PDY terör örgütü ile alakalı haberlerin incelendiğine dair veriler mevcuttur.”
-Anahtar Kelime Listesinde Odatv Yokmuş-
Mahkemenin, konuyla ilgili kendisi hakkında herhangi bir işlem yapmadığı gibi, haberden sonra da çok sayıda dosyayı bilirkişi olarak tevdi ettiğini bildiren Uğur, ifadesinin devamında şunları söyledi:
“Sehven yazılan metnin bu şekilde oluşturulmasının sebebi, tarafıma tevdi edilen dosyaların fazlalığı, normal iş yoğunluğumun fazla olması ve bilirkişi olarak FETÖ-PDY terör örgütüyle mücadelede etkin görev alarak dava sürelerinin uzamasının engellenmesi hususundaki çabam ve tüm bu nedenlerle gece geç saatlere kadar inceleme yapmış olmamdır. Sehven yapılan hatanın yorgunluğun etkisiyle ve kullanılan matbu cümleler sebebiyle oluştuğu ve bu nedenle gözden kaçtığı açıktır. Odatv isimli haber sitesini kasten ve töhmet altında bırakacak bir husus sözkonusu değildir. FETÖ/PDY terör örgütüyle ilgili dijital materyal incelemeleri için adli bilişim yazılımlarında örgütle alakalı anahtar kelimelerin yer aldığı kelime listesi bulunmaktadır. Bu listede belirtilen örgütle ilişkili olan kurumlar, kişiler, yayınlar, haber siteleri, sıkça kullandıkları kelimeler, özel isimler vb. içerikler bulunmaktadır. Bu kelime listesi dışında kalan kurum, kuruluşlarla ilgili zaten bir inceleme yapılmamaktadır. Belirtilen kelime listesi her raporun giriş bölümünde Mahkeme Heyetince incelenmek üzere sunulmaktadır. Rapor girişinde sunulan liste incelendiğinde, içerisinde ‘Odatv’ isimli sitenin bulunmadığı anlaşılacaktır. Burada Odatv isimli siteye ilişkin sehven hata yaptığım ve kasti bir durumun sözkonusu olmadığı açıkça anlaşılabilecektir. FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili hazırladığım hiç bir raporda Odatv ile alakalı benzer bir cümle bulunmamaktadır. Hazırladığım tüm raporlar UYAP sisteminde kayıtlıdır.”
-Mağduriyet Yaşıyorum-
Bilirkişi Samet Uğur, ifadesini şöyle tamamladı:
“Odatv isimli haber sitesince 10 Mayıs’ta yapılan haber neticesinde 15 Mayıs’ta İstanbul Valiliğince hakkımda görevden uzaklaştırma kararı verilmiş ve bu durum halen devam etmektedir. Sehven oluştuğu açık olarak anlaşılan cümle neticesinde gerek mesleki, gerekse ailevi olarak maddi/manevi mağduriyet yaşamaktayım. Tarafıma tevdi edilen dosyanın bilirkişi olarak tevdi edildiği ve yaptığım raporlamanın görevli olduğum İstanbul Emniyet Müdürlüğü veya bağlı olduğum İçişleri Bakanlığı ile herhangi bir bağlantısı olmadığı aşikârdır. Hazırlanan rapor Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü bünyesinde ve polis memuru sıfatıyla değil, polislik mesleğimden bağımsız olarak bilirkişi sıfatıyla hazırlanmış ve imzalanmıştır. Suçsuzum.”
Sonrası mı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Kasım’da o dosyayı tevdi eden Mahkemeye müzekkere yazıp, sözkonusu bilirkişi raporu hakkında suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığını, Samet Uğur’un ek raporla düzeltme yapıp yapmadığını sordu.
13 Kasım’da Mahkemeden, Uğur hakkında suç duyurusunda bulunulmadığı ve ek rapor sunduğu cevabı geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 2 Aralık’ta şu gerekçelerle, Samet Uğur hakkında “Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi:
“Bilirkişi raporunun dava dosyası çerçevesinde gerçeğe aykırı olup olmadığının, bilirkişilerin görevlerini kötüye kullanıp kullanmadığının, müştekinin şikayet dilekçesinde bu bilirkişi raporuna yönelik hukuki itirazlarının yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi görevi öncelikle olarak bilirkişi raporunun sunulduğu hakim ya da mahkeme heyetine ait olup, Mahkemenin cevabi yazısında da belirtildiği üzere şüpheli hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunulmamıştır. Bir bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunduğundan bahsedilebilmesi için raporun kasten adaletten ayrılarak, taraflı bir şekilde, gerçekten uzaklaşarak düzenlendiğinin ispat edilmesi gerekir. Şikayete konu bilirkişi raporunun mahkemeyi bağlayan bir yönü bulunmamaktadır. Soruşturmaya konu bilirkişi raporunda kriter kelimeler arasında ‘Odatv’ kelimesi bulunmaması, şüphelinin 13 Mayıs’ta raporunu düzelterek mahkemeye yeniden sunmuş olması da dikkate alındığında, raporundaki, ‘FETÖ/PDY terör örgütüne yakınlığı ile bilinen Odatv’ ibaresini savunması aksine sehven değil de kasten yazarak mahkemeye sunduğuna ilişkin kamu davası açmak için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği anlaşılmıştır.”
Toparlarsak; İyi ki, bu rapordan haberdar olduk, iyi ki yazdık!.. Yoksa yazanın bile ne yazdığından haberi olmayacak, Odatv’ye yöneltilen bu haksız ve hadsiz suçlama dosyalarda kalmaya edecekti!..
“FETÖ” kumpas davaları döneminde de ne kadar çok “Sehven” yaşadık, değil mi? O yüzden hiç şaşırmıyoruz!..
Şaşırmıyoruz da, gerek İstanbul Emniyet’in, gerekse Samet Uğur’un savunmalarında yer alan, “İş yoğunluğu, materyal çokluğu, gece geç saatlere kadar incelemelerden kaynaklanan yorgunluk” yüzünden ya başka bilirkişi raporlarında da “Sehvenler” yapılıp, ciddi mağduriyetlere sebep olundu ve olunuyorsa?!.
Müyesser YILDIZ
2 Ocak 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yine-sehven-vakasi-02012006.html