İçeriğe geç

OHAL mi Geliyor?

Yıl 2002; Ağustos ayında yapılan MGK toplantısında Diyarbakır ve Tunceli’de devam eden OHAL’in kaldırılması gündeme geldi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile merhum Başbakan Bülent Ecevit kaldırılmasından, askerler uzatılmasından yanaydı. Askerlerin, OHAL sonrasına göre hazırlık yapması için “Son kez” uzatmaya gidildi.

Tezkere Meclis’e geldi ve kabul edildi. Bu arada 3 Kasım seçimlerinden sonra 18 Kasım’da AKP Hükümeti kuruldu. 10 gün sonra da OHAL’in süresi doldu ve bu uygulama tarihe karıştı.

Ancak AKP, özellikle “Açılım-saçılım” döneminde, “OHAL’i biz kaldırdık” diye övündü.

Yıl 2005; Güneydoğu’da terör olayların artması üzerine OHAL yeniden gündeme geldi. Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, şöyle tepki gösterdi:

“Olağanüstü Hal ağza alınacak şey değildir. Bazıları bunu isteyebilir. Haklı iken, hiç kimse haksız duruma düşmemelidir; bunun kadar acı bir şey olamaz. Varsa suçluları ortaya çıkarırız. Şimdi derdimiz bu.”

Yıl 2010; Gündemde yine terör, yine OHAL talebi, öte yanda ise “Demokratik açılım” vardı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör olaylarının olağanüstü hal dönemlerinde zirve yaptığını belirterek, “OHAL istemenin, terörün diline teslim olmak anlamına geldiğini” savundu.

Acı kader; 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandı, OHAL ilân edilmek zorunda kalındı. Ülke 2 yıl boyunca OHAL ve KHK’larla yönetildi.

İş öyle bir noktaya vardı ki, sadece muhalefet değil, AKP’nin ilk Başbakanı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kasım 2017’de, “Ne acı ki, bugünkü dünyada, böyle şeffaf bir dünyada olağanüstü hal ile yönetilen bir ülke haline dönüştük. 2003 yılında iktidara geldiğimizde Güneydoğu’da uygulanmakta olan olağanüstü hali Başbakan olduğumda kaldırmıştım” diye yakındı.

Erdoğan ise Mart 2018’de Diyarbakır’a gittiğinde bir kez daha, “İktidara geldiklerinde ilk iş olarak OHAL’i kaldırdıklarını” anlatıp, şunları söyledi:

“Diyarbakır’a geçmişte çok yanlış yapıldı. Terör örgütlerinin cirit attığı bir kent haline geldi. AK Parti’yi kurma çalışmalarımız sırasında buradaki dostlarımıza, ‘Hükümete geldiğimizde bizden ne istersiniz?’ diye sorduğumuzda, ‘Olağanüstü hali kaldırın, bize yeter’ diyorlardı. O dönemdeki OHAL öyle bir uygulamaydı ki, tüm vatandaşların üstünde Demokles’in kılıcı gibi dolanıyordu. Sakın ha o zamanın olağanüstü halini bugünle kıyaslamayın. Bugün yüzde 5’i bile kullanılmıyor.”

Nisan 2018’de de TÜSİAD’ın, “OHAL kaldırılsın” çağrısına şu karşılığı verdi:

“İş adamlarımız çıkıp da bize, ‘OHAL’in kalkması gerekiyor’ diyorsa, bu bizi üzer. Tüm iş dünyamıza sesleniyorum, Allah aşkına Olağanüstü Hal’in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur?”

-OHAL Hatta Sıkıyönetim mi?-

19 Temmuz 2018’de kaldırılan OHAL, yaklaşık 20 ay sonra Koronavirüs tehdidi sebebiyle ilk tedbirlerin alınmaya başlamasıyla birlikte yeniden gündemimize girdi.

Sokağa çıkma yasağı konacağı iddialarına ilk tepki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan geldi. Altun, şu açıklamayı yaptı:

“Koronavirüs konusunun ülkemizin gündeminde üst sıralara çıktığı ilk günden bu yana özellikle kısıtlayıcı bazı tedbirlerin alınacağı söylentilerinin gerek sosyal, gerekse konvansiyonel medyada kasıtlı olarak ön planda tutulmaya çalışıldığını gözlemlemekteyiz. Özellikle Olağanüstü Hal ilan edileceği, sokağa çıkma yasağı uygulanacağı ya da seyahat kısıtlamalarının getirileceği yönündeki söylentilerin gerçeği yansıtmadığını, bu tür kapsamlı kısıtlayıcı adımların gündemimizde olmadığını altını çizerek ifade etmek isteriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz bu mücadelede vatandaşlarımızın sağlığı ve güvenliğinin yanında özgürlüklerini de koruma sorumluluğumuzun bulunduğu bilinciyle, resmi kaynaklar tarafından teyit edilmemiş hiçbir habere, bilgiye, duyuma ya da söylentiye itibar edilmemesini istirham ederiz.”

Altun’dan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bunlar, ABD, Almanya mahreçli FETÖ’cülerin hesapları. Sosyal medyada infial yaratmaya çalışıyorlar. Vatandaşlarımız bunları paylaşmasın” uyarısında bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da, “Şu an gündemimizde yok” demekle yetindi.

-Yeni Sistemde Yetki Kimde?-

Ancak tedbirlerin arttırılması, son olarak 65 yaş üstündekiler ve kronik rahatsızlığı bulunanların sokağa çıkmasının yasaklanması, adım adım OHAL sürecine geçiş hazırlığı olarak değerlendirildi.

İnşallah böyle bir adıma gerek kalmadan bu büyük belayı atlatırız; ancak yine de en azından bilgi açısından, OHAL ve sıkıyönetimin ne olduğunu hatırlatalım.

“İş, sıkıyönetime varabilir” diyenler var, o yüzden öncelikle hemen şunu belirtelim; Nisan 2017’de Başkanlık sistemine geçişi sağlayan Anayasa değişikliği referandumunda “Olağanüstü hal yönetimi” muhafaza edilirken, sıkıyönetim kaldırıldı.

Ancak sıkıyönetimle ilgili önlemler, OHAL kapsamına alındı.

Önceki sistemde, “Doğal afet, tehlikeli salgın hastalıklar, ağır ekonomik bunalım, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” halinde OHAL, “OHAL’den daha vahim şiddet hareketleri, savaş hali, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli kalkışma” halinde sıkıyönetim ilanı öngörülüyordu.

Her ikisinde de karar, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun, MGK’nın da görüşünü alması suretiyle veriliyordu.

Yeni sistemde ise “Olağanüstü hal yönetimi” şöyle düzenlendi:

“Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15’inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104’üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmi Gazete’de yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur. Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.”

Özetle, gerek sıkıyönetim şartlarını da kapsayan OHAL’in ilanında, gerekse bu süreçte çıkarılacak KHK’larda da tek yetkili Erdoğan oldu.

Ancak bildiğimiz kadarıyla, ilgili uyum yasaları henüz çıkarılmadığı için olası bir OHAL uygulamasında TSK’nın nasıl kullanılacağı konusunda belirsizlik var.

Bildiğimiz tek şey; “Cumhurbaşkanı gerekli gördüğünde, Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları ve bağlılarından doğrudan bilgi alabilir, bunlara doğrudan emir verebilir. Verilen emir herhangi bir makamdan onay alınmaksızın derhal yerine getirilir” şeklindeki düzenleme.

Böylesi olağanüstü tedbirlere gerek kalmadan, Korona belasından kurtulmamız dileğiyle…

Silivri’deki Barış’lar, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.

Müyesser YILDIZ

22 Mart 2020

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/ohal-mi-geliyor-22032033.html

Kategori:Uncategorized