Ankara’nın Koronavirüs’le mücadele günlüğünü yazmaya devam edelim.
Hastalığın adım adım yaklaştığı Kasım ayında Erdoğan, İstanbul’da 4 sosyal güvenlik merkezinin toplu açılış töreninde, 17 yılda sağlık hizmetlerinde sağladıkları gelişmeleri anlatıp, şunları söyledi:
“Ülkemizdeki sistemde herkese birinci sınıf sağlık hizmeti sunuyoruz. Sağlık karnesi gibi, yeşil kart gibi vatandaşlarımızı rencide eden uygulamaların tamamına son verdik. Artık vatandaşlarımız istedikleri hastaneden sağlık hizmeti alabilmekte, istediği eczaneden ilaçlarını temin edebilmektedir. Yerli ilaç üretimine özel önem verdik. Bu konuda tüm yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyorum ve inşallah kısa sürede hepsini de aşacağız.”
Şehir hastanelerini de şöyle savundu:
“Zarar ediyor diyor. Halkıma hizmette zarar ediyorsak edelim. Ama bunlar götürdüler hep. Onun için de halka hizmet veremediler. Kirli poşetleri tekrar vatandaşıma sattılar. Kan revan içindeki o serum şişeleriyle ne yazık ki, tuvaletleri doldurdular. Sağlam girsen, hasta çıkarsın o hale getirdiler.”
Şimdi soralım; Koranavirüs kapımıza dayandı, o şehir hastanelerinde herkese test yapılabiliyor, sonucu pozitif çıkan her hastaya bakılabiliyor mu?
Koronavirüs’ün dalga dalga dünyaya yayıldığı Ocak ayının sonunda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi’ndeydi. Daha Dünya Sağlık Örgütü Türkiye için termal kamera tedbirini önermeden Çin’den gelen bütün yolcular için termal kamerayla tespit uygulamasını devreye koyduklarını, bugüne kadar ateşi olan bir yolcu bulunmadığını belirten Koca, şu açıklamaları yaptı:
“Öncelikle Çin’e giden veya Çin’den gelenlerle teması olan, ateş, öksürük, solunum güçlüğü gibi yakınması olan hastaların daha tedbirli olmak anlamında genelde izolasyonunu ve yakın takibini esas alan bir yaklaşım sergiliyoruz. Bu belirtilerle gelen hastalara nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili bir rehber de yayınladık. Dolayısıyla bu anlamda bütün ekibimiz hazırlıklı ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde bir operasyon merkezi de oluşturduk. Ayrıca Bakanlık bünyesinde bir bilim kurulu da oluşturuldu. Bu anlamda alınması gereken bütün tedbirlere hazırlıklıyız. Bu konuda vatandaşlarımız endişeye kapılmasın ve korunmak amaçlı Çin’den gelen veya Çin’e giden kişilerle temas sonrası ateş, öksürük, nefes güçlüğü gibi birtakım yakınmalar olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvursun. Kişisel hijyen kurallarına uyulmasını, ellerin sabunla yıkanmasını, gripli olanlarla yakın temasın mümkünse olmamasını veya en az bir metre mesafenin olmasını öneriyoruz.”
Suudi Arabistan’da da Korona vakası görüldüğü için Bakan Koca’ya, Umrede olan vatandaşlar için tedbir alınıp, alınmayacağı soruldu. Koca, belli aralıklarla hangi tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin duyuruları yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Ama ne oldu? Mart’ta giden son kafileye kadar Umre’den dönenler için hiçbir tedbir alınmadı, bunlar ülkenin dört bir tarafına yayıldı.
Bakan Koca’nın, “Bütün ekibimiz hazırlıklı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde bir operasyon merkezi, ayrıca Bakanlık bünyesinde bir bilim kurulu da oluşturuldu” sözünden hareketle bir soru daha:
26 kişilik Bilim Kurulu’nda neden bir tane halk sağlığı ve acil servis uzmanı yok?
-Maske ve Kit İhtiyacımız Var mı Yok mu?-
Ankara, ülkemizde de Koronavirüs tespit edildiğini resmen 11 Mart’taki ilk Bilim Kurulu toplantısının ardından duyurdu. Kültür Turizm Bakanı ve Ticaret Bakanıyla birlikte basın toplantısı düzenleyen Sağlık Bakanı Koca, özetle şunları söyledi:
“Vatandaşın ihtiyacı son derece önemli ve piyasada vatandaşın kolay alabilir olduğu doygunluğa ulaşmadan, ihracat izninin verilmeyeceğini hatırlatmak istiyoruz… Hasta olan kişinin maskeli olması gerekiyor, hasta olmayan kişinin maske takması gerekmiyor. Yurt dışından gelenlerin 14 gün izole olması gerektiğini önemsiyoruz. Onun dışında maske önermiyoruz.”
Koca, 23 Mart’ta da şu açıklamaları yaptı:
– Küçük çıkarları uğruna suistimal eden bazı malzeme üreticilerine gerekli katı yaptırımlar uygulanmıştır. İhracatları durdurulmuştur. Türkiye’de üretilen maskeler, Türkiye’nin ihtiyacı varken yurt dışına satılmayacaktır.
– Hızlı tarama kitini de bildiğiniz gibi devreye sokmuştuk. İlave olarak Çin’den 50 bin hızlı tarama kiti geldi. Perşembe 300 bin gelmiş olacak. Ve 1 milyona kadar bağlantı yaptığımızı ifade etmek istiyorum.
Bir gün sonra Erdoğan, bakanlarla gerçekleştirdiği video konferansı Twitter hesabından paylaştı. Bu görüşmede Erdoğan, “Özellikle de ürünleri çok değişik kanallarla yurt dışına kaçıranlara bu işin hesabını sorarız. Ülkemizin içinde de bu ürünleri fahiş fiyatlarla satanlara da bu işin hesabını kesinlikle sorarız. Bunun da biliyorsunuz bizim yasalarımızda yeri yok” derken, Sağlık Bakanı Koca, “Çin’de sadece bu 60 dakikalık süreyi kullanan hazırlık sürecini devre dışı bırakan bir kit bulduk. Bununla ilgili de yarın sabah 50 bin hızlı PSR kiti geliyor, bağlantı yaptık parasını ödedik” bilgisini verdi.
Bunlardan sonra şimdi bazı haberlere bakalım.
17 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Erdoğan’ın, İtalya Başbakanı Conte ile telefonla görüştüğünü, görüşmede Erdoğan’ın İtalya’da koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenler için başsağlığı dilediğini, ayrıca koronavirüsle mücadelede ortak hareket ve işbirliği imkanlarının ele alındığını bildirdi.
1 hafta sonra İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, Türkiye’den satın aldıkları, ancak Ankara’da gümrükte bloke edilen 200 bin maskeyle ilgili anlaşmaya varıldığını açıkladı. İtalyan Corriere della Sera gazetesi de sorunun, Başbakan Conte’nin geçen haftaki telefon görüşmesinde Erdoğan’dan maskelerin önündeki blokajın kaldırılmasını istemesiyle çözüldüğünü öne sürdü.
23 Mart tarihli bir başka haberle Türk Kızılay’ın, koronavirüsle mücadele kapsamında Barzani yönetimine 30 bin maske ve 475 koli gıda yardımında bulunduğu ortaya çıktı.
24 Mart’ta Anadolu Ajansı’nın geçtiği, “Türkiye Kolombiya’ya 26 bin Kovid-19 tanı testi gönderdi” başlıklı haberde ise Kolombiya Ulusal Gıda ve İlaç İzleme Enstitüsü (İNVİMA)’nün konuyla ilgili açıklaması, Enstitütü Direktörü Julio Cesar Aldana’nın, “Türkiye hükümetine desteklerinden ötürü teşekkürü” ve Kolombiya Dış Ticaret Bakan Yardımcısı Laura Valdivieso’nun, “Türkiye’nin desteği sayesinde ülkemizde Kovid-19 ile mücadelede test kapasitesi artacak” ifadesi aktarıldı.
Yeni Şafak’ın 25 Mart’taki, “Avrupa’nın virüs tanısını milli kit koyuyor: 300 binden fazla kit ihraç ettik” başlıklı haberinde ise şunlar anlatıldı:
“Yeni tip koronavirüsün Kasım ayında Çin’de görülmesinin ardından test kiti üretmeye başlayan dünyadaki ilk 6 firmadan birisi de Türkiye’de. Yüzde yüz yeri ve milli sermaye ile kurulan Anatolia Geneworks, Avrupa başta olmak üzere çok sayıda ülkeye şu ana kadar yaklaşık 300 binden fazla kit ihracatı yaptı.”
-Bir de Test Meselemiz Var-
Maske ve kit meselesindeki bu duruma ilave olarak günlük test yapma kapasitemizle ilgili bilgilere geçelim.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 20 Mart’ta TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine şu bilgileri verdi:
“1-2 gün içinde, yarın sabah itibarıyla olma ihtimalini yüksek gördüğümüz, hızlı tanı kiti devreye girmiş olacak. Bugüne kadar 10 bini geçen test yaptık. Bu taramalar çok yoğunlaşacak. Günlük 10-15 bin yapabilir hale gelmek istiyoruz. Hastalığın teşhisinde güvenilir ve sonuç vermek adına kendi tanı kitimizi geliştirdik. ABD’den 500 bin tanı kiti siparişi aldık ve verdik.”
23 Mart’ta şöyle konuştu:
“Bilim Kurulu burada, biz başta kimlere test yapılabilir konuştuk. Öncelikle, ‘Çin geçmişi olan kişilere’ dendi. Dinamik yapı olduğu için sürekli değişti. İran’da görülünce, ‘İran geçmişi olanlar’ diye değiştirildi. İtalya’da görülünce, ‘İtalya, Avrupa olan kişiler’ dendi. Birçok ülkede görülünce, ‘Yurt dışı öyküsü olanlar’ dendi. Artık ülkeye girmiş olduğunu gördükten sonra semptom olan herkese. Biz şu anda baştan düşük olan, şimdi 3 binlere çıktığımız, önümüzdeki günlerde 5-6 bine çıkacağımız, daha sonra tarama kitiyle bunun sayısının daha üst noktalara çıkacağını düşünüyoruz.”
24 Mart’ta günde 3 bin test yapacaklarını belirten Koca, bu sabah itibarıyla yaptığı açıklamada da, “Test sayımız dün 5.035’ti. Bugün 7.286 olarak gerçekleşti” dedi.
Özetle, 1 hafta geçtiği halde hâlâ günlük 10 bin test hedefini yakalamış değiliz!..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medyadaki korona provokasyonlarına inanmamamızı istiyor… Tamam da; ya bu bilgi ve haberlerden hangisine inanalım, hangisine inanmayalım?!
Silivri’deki Barış’lar, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.
Müyesser YILDIZ
27 Mart 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bunlardan-hangisine-inanalim-27032049.html