Ülkemizin en köklü ve Anayasal kurumlarından birisi olan Milli Güvenlik Kurulu’nun internet sitesinde MGK hakkında şu bilgi veriliyor:
“Her devlet, milli varlığına, bekasına ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı tedbirler almak durumundadır. Bu gereklilik doğrultusunda, devletler; bölgesel ve küresel ortamın izlenerek, tehdit ve fırsatların tespit edilmesi ile bu hususlara matuf siyasetin belirlenmesini ve en uygun politikaların uygulanmasını sağlayacak süreç ve unsurları ihtiva eden milli güvenlik sistemlerini tesis etmektedirler… Hâlihazırda iki ayda bir toplanan Milli Güvenlik Kurulu, alanında, Devlet’in en üst koordinasyon kurulu olup, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında ilgili bakanlar ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının anayasal bir platformda biraraya gelmelerini sağlamaktadır. Kurul toplantıları vasıtasıyla, karşılıklı fikir alışverişi ile milli güvenliğe ilişkin sorunların en üst seviyede görüşüldüğü ve tartışıldığı bir ortam sağlanmaktadır.”
Anayasa’da da MGK’nın işlevi, şöyle ifade ediliyor:
“Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Cumhurbaşkanına bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Cumhurbaşkanınca değerlendirilir.”
MGK son olarak 30 Ocak’ta toplandı. Toplantıdan sonra yapılan 7 maddelik açıklama özetle şöyleydi:
1- Milli güvenliğimiz açısından önem arz eden iç ve dış meseleler etraflıca ele alınarak, 2019 yılının güvenlik değerlendirmesi yapılmış, 2020 yılında meydana gelmesi muhtemel gelişmeler ve bu kapsamda alınabilecek tedbirler müzakere edilmiştir.
2- Milli birlik ve beraberliğimiz ile bekamızı tehdit eden PKK/KCK-PYD/YPG, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere, tüm terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında Kurul’a bilgi sunulmuştur… Ülkemizin, özellikle Suriye’de etkin olan devletler ile varılan mutabakatlara rağmen, İdlib başta olmak üzere Suriye’nin çeşitli bölgelerinde güvenlik güçlerimizi ve sivil halkı hedef almaya devam eden terör saldırılarına karşı gereken ilave tedbirleri alma konusundaki kararlılığı bir kez daha vurgulanmıştır.
3- Libya’nın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunarak, ülke sathında barış ve huzurun tesisi yönünde, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan milli mutabakat hükümetinin desteklenmeye devam edileceğinin altı çizilmiş; tüm ülkeler kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi çabalarını desteklemeye davet edilmiştir.
4- ABD ile İran arasındaki gerginlikten duyulan endişe dile getirilmiş, barış ve istikrarın korunması için taraflara yapılan sağduyu ve itidal çağrısı tekrarlanmış; başka ülkelerin iki aktör arasında çatışma alanı haline getirilmesinden kaçınılması gerektiği kaydedilmiştir.
5- Somali’de gerçekleştirilen ve aralarında vatandaşlarımızın da bulunduğu çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan terör saldırıları lanetlenmiştir.
6- ABD Yönetimi’nin İsrail-Filistin ihtilafına ilişkin yayımladığı Plan’ın, Filistin ve Kudüs’e yönelik işgal, yıkım ve baskı politikalarını meşrulaştırmayı hedefleyen bir “ilhak planı” olduğu vurgulanmış, çözümün ancak 1967 sınırları esas alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve bitişik bir Filistin devletinin kurulması ile mümkün olduğu ifade edilmiştir.
7- Elazığ ve Malatya illerimizde 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremi müteakip alınan tedbirler ve arama-kurtarma faaliyetleri hakkında Kurul’a bilgi sunulmuş, bu bağlamda ülkemizin afete hazırlık çalışmaları yeniden değerlendirilmiştir.
Ülkemizin 2 ay önceki iç ve dış gündemi böyleydi.
Ancak 10 Mart’tan bu yana neredeyse tek gündemimiz var; Koronavirüs salgını.
Sadece sağlığımızı değil, ülkemizin kamu düzeni ve güvenliğini özetle bekasını doğrudan ilgilendiriyor.
Onun içindir ki, OHAL ilân edilme gerekçeleri arasında “Tehlikeli salgın hastalık” da sayılıyor.
Koronavirüs, sadece ülkemiz değil, tüm dünya ülkelerinde güvenlik meselesi olarak görülüyor.
Bu nedenle geçen 3 ay içinde birçok ülkede sadece bilim kurulu ve kabine değil, ulusal güvenlik konseyleri de toplandı; alınan, alınacak kararlar ele alındı.
Bizde ilk Koronavirüs vakasının resmi olarak açıklandığı 11 Mart’tan sonra neler oldu?
12 Mart’ta Saray’da Erdoğan’ın başkanlığında Koronavirüse karşı alınacak tedbirlerin görüşüldüğü bir toplantı yapıldı.
18 Mart’ta yine Erdoğan’ın başkanlığında “Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı” düzenlendi.
24 Mart’ta Erdoğan, Koronavirüsle mücadele kapsamında yürütülen çalışmalara ilişkin olarak bazı bakanlardan video konferans yoluyla bilgi aldı.
27 Mart’ta Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin bazı üyeleriyle video konferans aracılığıyla görüştü.
Dün de yine video konferans yöntemiyle Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanı Kabinesi toplandı.
Bu arada Erdoğan 17 Mart’ta Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Almanya Başbakanı Merkel ve İngiltere Başbakanı Johonson’la dörtlü zirve gerçekleştirdi. Video konferansla yapılan görüşmede, Erdoğan’ın yanında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da hazır bulundu.
Erdoğan 26 Mart’ta ise G-20 Liderler Olağanüstü Zirvesi’ne video konferans yoluyla katıldı. Erdoğan’ın bu görüşmesinde de yanında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak vardı.
Şuraya geleceğiz; 2003 yılına kadar MGK toplantıları ayda bir yapılıyordu. AB’ye uyum için yapılan değişiklikle bu süre 2 aya çıkarıldı.
Son MGK toplantısının 30 Ocak’ta yapıldığını belirttik. Geçtik Koronavirüs sebebiyle yaşanan olağanüstü durumu, olağan olarak bir sonraki toplantının dün yapılması gerekiyordu.
Ancak yapılmadı.
Diyelim ki, Bakanlar Kurulu toplantısı vardı.
Ya bugün? Erdoğan’ın programında herhangi bir şey gözükmüyor.
Topu topu 10 kişi… Onlarla da video konferans yoluyla toplantı yapılamaz mı?
“Ne önemi var?” derseniz; Seferberlik hallerinde askerlerin tecrübesi, ülkemizin en büyük kurumu olan TSK’da alınan önlemler, yurtdışında bulunan askerlerimizin durumu; hepsi bir yana…
Devletin devamlılığı ve her gün bizlere tavsiye ettikleri “Kurallara riayet” açısından önemli değil mi?
Şu şartlarda Kanal İstanbul ihalesi bile yapılabiliyorken, sadece Koronavirüs değil, olduğu yerde duran Suriye-İdlib, Ege, Doğu Akdeniz, Libya, PKK/FETÖ gibi iç ve dış sorunlarımız konusunda en azından bir fikir alışverişinde bulunmak için MGK’nın toplanmasına ihtiyaç duyulmaması dikkat çekmez mi?
Silivri’deki Barış’lar, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.
Müyesser YILDIZ
31 Mart 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/mgk-neden-toplanmiyor-31032017.html