İçeriğe geç

23 Nisan ve 19 Mayıs’ta Anıtkabir Yasağı Yasal Değil Keyfiydi… İşte Delilleri…

Başından beri koronavirüsle mücadele için alınan, özellikle de hak ve özgürlükleri kısıtlayan kararların yasal dayanağı olmadığını, oysa her hâl ve şartta hukuka riayet edilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım.

Yasal dayanağın yokluğunu neye dayanarak mı söylüyorum? Tüm dünya ülkelerinde sözkonusu kararlar Meclis onayıyla alındı veya OHAL ilân edildi. Bizde ise işler Erdoğan’ın talimatı, İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleriyle yürütüldü.

Sözü Anıtkabir’e getireceğim.

Daha önce de belirttim, İçişleri Bakanlığı’nın hiçbir genelgesinde Anıtkabir’in ziyarete kapatıldığına ilişkin bir ibare yer almadı.

Kaldı ki, burası doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı; özel bir komutanlığı ve özel bir yönetmeliği var. Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmeliğin 8’inci maddesinde, “Anıtkabir’i halkın ziyaretine açık ve hazır bulundurmanın, bu amaçla gerekli düzenlemeleri yapmanın, ziyaret gün ve saatlerini belirlemenin” Anıtkabir Komutanlığı’nın görevi olduğu yazıyor.

Peki, Anıtkabir Komutanlığı korona günlerinde ayrı bir düzenleme yaptı mı? Hayır.

Yönetmelikte, şöyle bir madde de var:

“Anıtkabir ve bağlı birimlerin hizmete açık tutulmasında; Atatürk’ün yaşamı ve dünya görüşünü halka götürme, tanıtma, benimsetme, sevdirme ve anlatma ana amaçtır. Bu nedenle; ziyareti engelleyici ve güçleştirici davranışlar önlenir. Ziyareti kolaylaştırıcı önlemler alınır. Rehberlik hizmeti geliştirilir.”

Hatırlanacaktır; sokağa çıkma yasağının olduğu 19 Nisan’da Anıtkabir’e gittim. Hem Ata’mızı ziyaret ettim hem de izlenimlerimi paylaştım. O yazımda, “Dilerim, 23 Nisan’da sokağa çıkma yasağına gerek kalmaz, hepimiz korona tedbirlerine uygun şekilde Anıtkabir’e gideriz. Aksi halde en azından sokağa çıkma yasağı kapsamına girmeyen başta biz gazeteciler ile fedakâr sağlık personelimiz ve güvenlik görevlilerimiz mesaiden önce ya da sonra orada olmalı. Evet, koronadan dolayı tarihi günler yaşıyoruz… Ancak Türk Milleti’nin egemenliğinin ilânın 100’üncü yılı da en tarihi günümüz…” diyerek duygu ve düşüncelerimi de dile getirdim.

Ancak 1 gün sonraki Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısının ardından Erdoğan, 23 Nisan gününden itibaren 4 gün süreyle yeniden sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı.

23 Nisan’da ne oldu? TBMM Başkanı Başkanlığı’nda bir heyet Anıtkabir’i ziyaret etti. Yani resmi tören yapıldı.

Yine hatırlanacaktır, ben de aynı gün öğleden sonra gittim ve başıma gelenleri yazdım. 4 gün önce girdiğim Anıtkabir’e sokulmadığımı, daha doğrusu içeri alındığım halde bizzat Anıtkabir Komutanı’nın emriyle geri çıkarıldığımı… Oysa benden hemen önce, öğlen arasında Çankaya Belediyesi’nin sahada görevli zabıtalarının, Zabıta Müdürü Bülent Çevik başkanlığında Ata’mızı ziyaret ettiğini… İçeri alınmamamın sebebine ilişkin makûl bir açıklama yapılamadığını, sadece “Milli Savunma Bakanlığı’ndan izin alsanız” denildiğini… Besbelli bir “son dakika” gelişmesi olmuştu!..

“Cami Yasakken” Tepkileri

Ne olduğunu daha sonra anlayabildim.

İktidarı destekleyen yazarların bir kısmı, görünürde maske takmadığı, heyetin mesafe kurallarına uymaması gibi gerekçelerle TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Anıtkabir ziyaretini eleştirirken, bir kısmı alenen, “Camiler kapalıyken, Cuma namazı kılınamazken, Kabe bomboşken bu ne iş?” diye tepki göstermişti.

Öncesi de var. O kalemlerden birisi daha 3 gün öncesinden “23 Nisan geliyor… Tek kişi heykeli yontmaya devam, çare mi?” başlıklı yazısında Atatürk’ü eleştirmiş, Mehmet Akif’in Firavun mumyalarıyla ilgili şu sözüne yer vermişti:

“Evet, bütün beşerin hakkıdır beqâ emeli/ Lâkin, bunu ne taştan, ne de leşten beklemeli..”

Aynı Yazar, 24 Nisan’da da Şentop başkanlığındaki heyetin sosyal mesafe kuralına uymamasını, “Bir yığın halinde, önce bir heykel ve sonra bir lâhid karşısında sıkışık düzen durmaları” sözleriyle eleştirirken, şunları yazdı:

“Bu sene, virüs salgını yüzünden okullarda yapılamayan törenler için çocuklara, –günümüzde benzeri artık sadece Kuzey Kore’de kalan ilkel bir ‘lider tapıcılığı virüsü’nün etkisiyle-, üzerinde bir kişinin siluetinin çizildiği ve altında da ‘Seni seviyoruz..’ yazısı bulunan tişörtlerle, evlerinin pencere ve balkonlarından gözükmeleri emredilmişti. Nice aileler, ‘Bizim çocuklarımız eziklik duygusu yaşamasınlar..’ diye bu tişörtlerden zoraki almak zorunda kaldılar. Ve, öz dedelerinin adını bile doğru-dürüst bilmeyen körpe çocuklara, ‘‘Seni çok seviyoruz, seni özledik.. Gel artık..’, ya da, ‘Yaşasın…’ gibi cümlelerin bulunduğu şiirler okutuldu. Çocukların mukaddes bir eşyaya dokunur yaklaştıkları büstlerin okşandığı sahneler TRT ekranlardan halkımıza defalarca yansıtıldı ve böylece ‘aydınlanma (!) çağı’mızın bir merhalesini daha geride bıraktık… Millet, ‘çocukluk’tan ne zaman rüşd yaşına erişecek ve bir ‘ideolojik baba’nın ‘velâyet’i daha ne kadar sürecek?”

Bir diğeri, “Vatandaş Cuma namazları için dahi camilere gitmekten vazgeçerken, siz nasıl olur da halk sağlığını tehdit eden böyle bir kutlama yaparsınız? Bu kutlamayı iptal ettiğinizde neyiniz eksilmiş olacaktı? Biz Kabe’yi tavaf edemediğimiz için imanımızda bir eksilme hissetmiyoruz. Cuma dahil namazlarımızı evlerimizde kıldığımızda itikadımızdan yana hiçbir eksilme hissetmiyoruz… ‘Anıtkabir’e gitmeseydik, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e itikadımız sarsılırdı!’demeyin sakın! Biz kutsal mekanların başında gelen Kabe’yi ve aziz Peygamberimizin medfun bulunduğu Mescid-i Nebeviyi ziyaretten vazgeçiyoruz da size ne oluyor ha söyler misiniz?” dedi.

Uzatmayayım, dünkü 19 Mayıs törenlerine geleyim.

MSB’den Gerçek Dışı Bilgi

Bilindiği gibi, önce Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu başkanlığında bir heyet resmi tören için Anıtkabir’e gitti.

Öğlen saatlerinde de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve arkadaşları. Bugünkü gazetelerde, İYİ Parti heyetinin ziyaretiyle ilgili şöyle deniyor:

“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, COVID-19 nedeniyle ziyarete kapalı olan Anıtkabir’i Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınan özel izinle ziyaret etti.”

Bir de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyareti var, ama haberlerden anladığımız kadarıyla biraz olaylı olmuş.

Şöyle ki; Kılıçdaroğlu Anıtkabir’i saat 19.19’da ziyaret etmek istemiş. Milli Savunma Bakanlığı izin vermiş. Ancak daha sonra ziyaret saatinin 18.00’de sona ereceği gerekçe gösterilerek, ziyaretin Kılıçdaroğlu’nun istediği saatte yapılmasına izin verilmeyeceği bildirilmiş. CHP’liler, MSB’ye ulaşmaya çalışmış, ama bilgi alınamamış. Kılıçdaroğlu da mecburen saat 18.00’den önce gitmiş. Bu arada Anıtkabir kapısında da bir sorun çıkmış. Görevliler, Kılıçdaroğlu’yla birlikte en fazla 10 kişiyi alabileceklerini söylemiş. Tartışma yaşanmış. Kılıçdaroğlu, yanındakilere, “Tartışmaya gelmediğimiz için kimseyi zor durumda bırakmayalım” demiş.

Gerek Akşener’e “özel izin” gerekse Kılıçdaroğlu’nun yaşadıkları, Anıtkabir’deki uygulamaların nasıl da keyfi olduğunun başlı başına delili aslında.

Elbette emir kulu görevlilerle tartışmanın anlamı yoktu; ama keşke Kılıçdaroğlu, benim gibi en azından bu kısıtlama ve yasaklamaların hukuki dayanağını sorsaydı!..

Neden mi? Anlatayım.

23 Nisan’da başıma gelenlerin tekrarlanmaması için 19 Mayıs öncesinden MSB yetkililerini aradım. Sokağa çıkma izni bulunan bir vatandaş olarak, Anıtkabir’e gidip gidemeyeceğimi sordum.

Cevap, “Maalesef” oldu.

Yasal dayanağını sordum.

İçişleri Bakanlığı genelgesi” denildi.

Bakanlık genelgesinde, Anıtkabir yasağına ilişkin bir ifade bulunmadığını, ayrıca burasının Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olduğunu, Genelkurmay’ın da yasağa ilişkin resmi bir karar almadığını hatırlattım.

Sessizlikle karşılaştım.

Son olarak, “23 Nisan’da benden önce Çankaya Belediyesi zabıta ekipleri ziyaret etmişti. Onlar nasıl alındı da bana izin verilmedi?” dedim.

Şu cevabı aldım:

“Galiba oradaki arkadaşlar sizi tam bilgilendirmemiş. Zabıta ekipleri, resmi törenden sonra Anıtkabir’i dezenfekte için geldiler.”

İşte bu cevap, beni 19 Mayıs’ta da Anıtkabir’e gidemeyecek olmaktan (Mecburen 15 Mayıs’ta gittim, o ayrı) daha çok üzdü.

Çünkü doğru değildi. Zira öncelikle dezenfekte işi zabıtanın değil, sağlık müdürlüğünün görevi.

Ayrıca zabıta ekibinin Anıtkabir’e gidiş ve anıtkabir içinde görüntüleri, fotoğrafları var. Dezenfekte için gitmiş ve bu işlemi yapmış gibiler mi, siz karar verin!..

Dahası; Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, zabıtaların 23 Nisan’daki ziyaretini Twitter hesabından, “Bugün görevde olan arkadaşlarımız ATA’mıza saygılarını sundular. ATA’mızın yolunda, halkımızın hizmetindeyiz…” mesajıyla paylaşmıştı.

Ez cümle; koronavirüs bahanesiyle tarihinde ilk kez, hem de milli günlerimizde sokağa çıkma izni olanların dahi Anıtkabir ziyaretinin nasıl keyfi şekilde engellendiğini, ayrıca bu keyfiyete benim dışımda itiraz edenin olmaması karşısında yaşadığım üzüntüyü ve şaşkınlığı tarihe not düşmek istedim.

Silivri’deki Barış’lara, Hülya Kılınç’a ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.

Müyesser YILDIZ
20 Mayıs 2020

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yasal-degil-keyfi-oldugu-anlasildi-20052005.html

Odatv yeni link: https://odatv4.com/makale/yasal-degil-keyfi-oldugu-anlasildi-20052005-184335

Kategori:Uncategorized