İçeriğe geç

Davutoğlu Mehmet Dişli Örneğiyle Kime Hangi Mesajı Verdi?

Tam 16 yıl AKP’de Başdanışmanlık, Dışişleri Bakanlığı, Genel Başkanlık ve Başbakanlık yapan, ancak geçen yıl AKP ile yollarını ayırıp, Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davutoğlu birkaç gün önce katıldığı bir televizyon programında, 2015 yılı YAŞ toplantısıyla ilgili ilginç açıklamalar yaptı.

Davutoğlu, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kritik isimlerinden olduğu belirtilen ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Tümgeneral Mehmet Dişli hakkında şunları anlattı:

“2015 YAŞ’ına giderken MİT Müsteşarı titiz bir çalışma ile liste sundu. Bunların tasfiyesini iki kademeli olarak yapalım dedik. O dönem Sayın Hulusi Akar ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bir araya gelerek bunların iki kademeli tasfiyesini öne aldık. Bir grubu şimdi, diğer grubu sonra… Mesela Mehmet Dişli’nin kesinlikle emekliye sevk edilmesi konusunda, ben de MİT Müsteşarı da çok ısrarcı olduk. Bunu MİT’ten gelen bir rapor üzerine söyledim. Ve son geceye kadar da Dişli’nin emekliye sevki söz konusuydu. Son gece kanaat değişti. Ama bu kanaat benim sebebimle değişmedi. Bu devlet şeyi ile… Girmek istemem detayına… Ama şu bilinsin ki, ben FETÖ’ye karşı tek bir FETÖ mensubu kalmayıncaya kadar mücadele kararlığı gösterdim.”

-Necdet Özel Neler Söylemişti?-

2015 yılına dönelim. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’di. O yılın ilk aylarında rahatsızlandı. Yerine dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar vekalet etti. Özel, Haziran’da göreve döndü. 3 Ağustos’ta Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan YAŞ toplantısına katıldı. 4 Ağustos’ta yayınlanan kararname ile 30 Ağustos tarihi itibarıyla emekli olurken, yerine de Akar atandı.

Bu toplantının sürpriz kararlarından birisi, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün “1 numarası” olduğu belirtilen ve o Şura ile görev süresi sona eren dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün YAŞ üyeliğinin devam etmesine karar verilmesiydi.

Şimdi de o süreç için Necdet Özel’in söylediklerine bakalım.

15 Temmuz’dan yaklaşık 1 ay sonra Hürriyet’ten Fikret Bila’ya konuşan Özel, “Millet hepimizi affetsin. Asker-sivil sorumluluk makamındaki herkes milletten özür dilemeli. Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı” dedikten sonra özetle şu açıklamaları yapmıştı:

“YAŞ faaliyetleri 8-9 ay süren bir faaliyettir. Hazırlıklar her yılın ocak ayında başlar. Genelkurmay İkinci Başkanlığı general ve amirallere anket formları gönderir… Sonra ikinci anket yapılır. Ben bu süreçlere hiç müdahil olmadım, listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Kendime göre demokratım. Ayrıca terfi edilecek kadrolar da bellidir. Terfiler üç ölçüye göre yapılır: Görev ihtiyacı, yeterlilik (sicil) ve komutanların tercihlerine göre oluşan liste sıralaması. Anketler geldikten sonra orgeneral ve oramirallere tekrar gönderilir. Onlardan gelen sonuçlar Genelkurmay’a ulaşınca, bu kez ayrı ayrı kuvvet komutanlarına kendi kuvvetlerindeki liste gönderilir, tekrar görüşleri alınır. Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ’tan önce oluşur. Bu kez ben bu listeleri alıp Başbakan’a giderim. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim. Yani kararlar anlattığım prosedür sonunda ortak alınan kararlardır. Darbe girişimine katılan FETÖ’cü oldukları anlaşılanların terfileri de bu prosedürle yapılmıştır.”

Özel’in devamındaki sözleri ise şöyleydi:

“Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi. Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek ki kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki, terfi edebilmişler. Sistem böyle işler.”

Özel anlatmış olmalıydı ki, Fikret Bila şu ayrıntıları da aktarmıştı:

“2105 yılı YAŞ hazırlıkları devam ediyordu. Genelkurmay’da daha önce özetlediğimiz prosedür sonucu terfi listesi hazırlanmıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu. Necdet Paşa daha önceki yıllarda yaptığı gibi listeyi alıp, Başbakan Davutoğlu’na gitti. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı, çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Özel Paşa farklılığın nedenini sordu, ancak Başbakan açıklama yapmadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmeyi kararlaştırdılar. Özel Paşa’nın önerisiyle, toplantıya Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar Paşa da katıldı. Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Akar toplantı yaptılar. O sırada kuvvet komutanları da dışarıda hazır bekliyorlardı. Kendi kuvvetleri konu olduğunda onlar da Özel Paşa’nın önerisiyle içeri girip görüşlerini aktardılar. Sonuçta terfi listesine bu dörtlü toplantıda son şekli verildi. Liste YAŞ’tan geçti ve onaylandı.”

Ve bu satırlardan sonra Özel o toplantıyla ilgili görüşünü şöyle özetlemişti:

“Necdet Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ gündemine almamıştır.”

-Erdoğan’daki Listeyi Kim Hazırladı?-

Sözkonusu açıklamalardan anladığımız, 2015’te 2 liste varmış; Genelkurmay’ınki, Davutoğlu ve Erdoğan’ınki.

Erdoğan’ın listesinin nasıl oluşturulduğunu, Genelkurmay ve Akıncı davalarından az çok biliyoruz. Keza Hulusi Akar da TBMM 15 Temmuz Darbe Teşebbüsünü Araştırma Komisyonu’na gönderdiği bilgi notunda, “Hassas kaynaklardan” yararlandıklarını açıklamıştı.

Liste; AKP Milletvekili, eski General Şirin Ünal başkanlığında bazı kurum ve kişilerden alınan bilgilerle hazırlanmıştı.

İddialara göre, 2015’te listeye Mehmet Dişli de konmuş, ancak o dönem AKP Milletvekili, şimdi Hollanda Büyükelçisi olan ağabeyi Şaban Dişli bunu öğrenince, Ünal’la tartışıp, “Kardeşime iftira atılıyor” deyince, listeden çıkarılmış.

2015 YAŞ toplantısıyla ilgili bir başka ayrıntıyı Ocak 2018’de yazmıştık.

Listelerin oluşumunda görev alan ve “Kaynak-1” olarak adlandırılan darbe davalarının gizli tanığı kod Abdullah, Aralık 2017’de bir davada verdiği ifade sırasında Necdet Özel’in söz ettiği dörtlü toplantı hakkında bazı iddialarda bulunmuştu. Kod Abdullah’ın anlattıkları şöyleydi.

25 subayın adı YAŞ öncesinde bir şekilde Erdoğan’a ulaştırılmış ve bunların terfisinin engellenmesi gerektiği bildirilmiş. Erdoğan da bunu hem Davutoğlu hem Özel’e vermiş. Davutoğlu listedeki isimlerin “FETÖ’cü” olduğuna inanmazken, Özel listeyi MİT’e gönderip, bilgi istemiş. MİT’ten gelen “FETÖ’yle bağlantıları yoktur” şeklindeki yazı üzerine Özel, “İşte budur” diyerek, terfi listesinde hiçbir değişiklik yapmamış. Bu gelişmeyi öğrenen Erdoğan, Davutoğlu ve Özel’i toplantıya çağırıp, bir kez daha terfi listesinde değişiklik yapmalarını istemiş. Sonuçta, Davutoğlu o toplantıdan “kıpkırmızı” bir yüzle çıkmış, ama listede çok da büyük değişiklikler yapılmamış.

-Mehmet Dişli Kimdir?-

2015 YAŞ listesinde adı var mıydı yok muydu, bilmiyoruz; ama o sene Tümgeneralliğe terfi ettirilen Mehmet Dişli’nin kim olduğuna gelelim.

15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Başkanıydı. Darbecilerin hazırladığı sözde atama listesine göre de aynı göreve devam edecekti.

Tam 16 yıl Hulusi Akar’la birlikte çalıştı. Ondan toplam 12 takdirname aldı.

Ancak 15 Temmuz’da hem Akar’ı derdest ettirip Akıncı’ya götürmekle suçlandı hem de ertesi sabah Akar’la birlikte Çankaya Köşkü’ne gitti, diğer rehinelerin kurtarılması için burada kurulan kriz masasında görev yaptı.

Duruşmalarda kendisini şöyle savundu:

“Ben 2015 yılında devletin en üst kademelerinin en ince ayrıntısına kadar yaptıkları değerlendirmeler sonucu hakkımda en ufak bir şüphe dahi olmaması nedeniyle 3. sıradan Tümgeneralliğe terfi ettirildim. Hakkımda herhangi bir şüphe dahi olmadığı için de pasif bir göreve atanmayıp, Genelkurmay Karargâhındaki mevcut görevime devam ettirildim.”

-Saray’ın Genelkurmay Başkanı mı Olacaktı?-

Dişli’nin 15 Temmuz yaşanmasa, 18 Temmuz’da ağabeyi Şaban Dişli aracılığıyla kendisine randevu veren Erdoğan’a, “TSK-2033” dönüşüm planını anlatacağını, o gece Karargâha bunun hazırlığını tamamlamak üzere geldiğini vurguladığını da belirtip, hakkındaki bir başka iddiayı hatırlatalım.

14 Aralık 2017’de yazdık.

İddianın sahibi dönemin Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı eski Korgeneral Salih Ulusoy’du. Tutuklanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanan Ulusoy, Genelkurmay Çatı Davası’nda, Saray’da kurulan “Hârekât Merkezi” ve Mehmet Dişli hakkında şunları anlatmıştı:

“Cumhurbaşkanlığının altında güzel bir karargâh kurulduğunu biliyorum. Ben de adam verdim oraya. Orayı kuranlara, Genelkurmay Karargâhını gezdirdim… Vicdanen şunu söylemem lâzım; Erdoğan’ın 1 numaralı adamı olan ağabeyi Şaban Dişli’den dolayı Mehmet Dişli’nin terfi şansının bulunmadığını geçmişte birçok platformda dile getirdim. 15 Temmuz’dan 1 ay önce Mehmet Dişli bana geldi, ‘Genelkurmay Başkanımızı ikna edemiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız beni yeni kurduğu karargâha istiyor. Genelkurmay Başkanımız izin vermiyor’ dedi. Ben de, ‘Bu seninle alakâlı değil. Genelkurmay Başkanımız açıkladı bunu. Eğer orada bir general olursa, Cumhurbaşkanımız onu Genelkurmay Başkanı gibi görmeye başlar. İki başlılık olur, onun için’ dedim. Gitti.”

Ulusoy’u doğrulayan başka kaynakların verdiği ilave bilgiler ise şöyleydi:

Dişli’ye Saray’daki karargâhın başına geçme teklifini bizzat Erdoğan yapmamış. Akar söylemiş ve “Seni çağırıyorlar, ama ben uygun görmüyorum” demiş. Ardından Genelkurmay J Başkanlarını toplayıp, konuyu burada da gündeme getirmiş ve “İki başlılık olur” yorumunu yapmış. J Başkanları da aynı görüşte olduklarını belirtince, Dişli’nin Saray kadrosuna dahil edilmesi projesi yatmış.

Bu iddiaların bugüne kadar yalanlanmadığını, ayrıca darbeden ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Ulusoy’un, dava sonunda “örgüt üyeliğinden” cezalandırılıp, tahliye edildiğini belirtelim.

-Dişli ve Yaycı-

Toparlarsak;

Acaba Ahmet Davutoğlu, 2015 YAŞ sürecini, neden Akın Öztürk başta olmak üzere daha ön planda olan isimler değil de ağabeyi AKP’li olan Mehmet Dişli üzerinden anlattı?

“Onu ben değil, siz terfi ettirdiniz” anlamına gelen mesaj, Erdoğan’a, Akar’a ya da her ikisine miydi?

Ve 15 Temmuz’un siyasi ayağıyla ilgili olarak kendisini ima edenlere bir cevap mıydı?

Son olarak; geçtiğimiz günlerde TSK’da Cihat Yaycı krizi yaşandı ve kriz Yaycı’nın istifasıyla sonuçlandı.

Yaycı’nın Erdoğan’la randevusuz görüşen biri olması, bunun da Hulusi Akar’ı ne kadar rahatsız ettiği çokça konuşuldu, yazıldı.

Dün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yaycı hakkında şu açıklamayı yaptı:

“Kendisi Deniz Kuvvetleri’nde takdirle karşılanan, başarılı işlere imza atmıştır. Değerli bir amiralimizdir. Bir askerin, bir bürokratın, bir görevden başka bir göreve atanması ne kadar normalse, Sayın Yaycı için de öyledir. Böyle kararlar keyfi olarak ele alınmaz. Kendisi çalışmalarıyla bugüne kadar çok değerli katkılar vermiştir, bundan sonra da vermeye devam edebilir.”

İster misiniz, Saray’da Mehmet Dişli için düşünüldüğü öne sürülen göreve, Yaycı atansın!..

Adaletli, huzurlu, sağlıklı bayramlar dileğiyle; Silivri’deki Barış’lara, Hülya Kılınç’a ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler.

Müyesser YILDIZ

24 Mayıs 2020

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/davutoglu-mehmet-disli-ornegiyle-kime-hangi-mesaji-verdi-24052027.html

Kategori:Uncategorized