İçeriğe geç

Tutuklanmama Neden Olan Yazının Kaynağı Kim?

Üç yazımdan dolayı tutuklandım. Üçü de birbiriyle ilgili.

Polis sorgusunda sadece iki yazım sorulmuştu. Bunlarda neyi anlattığımı avukatım Erhan Tokatlı günlerce izah etti.

İlkinde, Libya’daki darbeci Hafter’in yanında görüldüğü bildirilen Türk generallerin kimler olabileceğini yazmıştım. İddianın sahibi, birlikte “casusluk” yaptığım öne sürülen Astsubay E.B. değil, Yunan To Vima Gazetesi idi.

“Sözkonusu kişiler FETÖ’cü firari askerler olabilir mi?”diye sormuştum.

Bunun nesi devletin güvenliğini tehlikeye atma sayıldı, anlayamadım.

İkinci yazı, Libya’daki birliğimizin başına atanan korgeneralin kimliğine ilişkindi; ki, bir korgeneralin gönderileceğini bizzat Erdoğan açıklamıştı. Komutanımızı gizli saklı mı gönderdik ki adının bilinmesi devletin güvenliği açısınan sakıncalı bulundu?

Dahası, bu yazıyı 24 Aralık 2019’da yazmışım. Bundan önce Astsubay E.B. ile 17 Aralık’ta görüşmüşün. Sonra o yazımın yayımlandığı gün arayıp yazımı okuduğunu söylemiş. Peki bundan çıkarılan sonuç ne? Şu soru:

“Bu yazıyı E.B. isimli şahıs ile yaptığınız görüşme sonucunda mı yazdınız?”

Yoo, sadece iz sürdüm. Diğer medya organları tuğgeneral olan Halil Soysal’ın gittiğini yazmıştı. Oysa Erdoğan, “bir korgeneral” demişti. Sordum, soruşturdum; o korgenerali, hatta Genelkurmay’da yerine atanan ismi de tespit edip yazdım.

Hepsi bu…

Asıl anlatmak istediğim, son dakikada savcılık tarafından tutuklanmaya sevk edilirken dosyaya eklenen üçüncü yazım.

Yazının tarihi 23.02.2020.

Başlığı, “Suriye Milli Ordusu Ne Zaman, Nasıl ve Hangi Sıfatla Libya’ya Gitti?”

Niye yazdım? Erdoğan’ın bir gün önce İzmir’de otoyolu açılışında yaptığı şu konuşma üzerine:

“Libya’nın meşru Başbakanı ile yönetimiyle masaya oturduk, imzaları attık… Biz gayrimeşru Hafter’e karşı, ücretli, lejyoner Hafter’e karşı biz orada yönetici, kahraman askerlerimiz ve Suriye Milli Ordusu’ndan ekiplerimizle beraber oradayız. Mücadeleyi orda sürdürüyorlar. Tabii birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında da 100’e yakın orada, o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Kardeşlerim, şunu hiçbir zaman unutmayacağız; Şehitler tepesi boş kalmayacak.”

Erdoğan’ın bu sözlerinden hareketle ne yazdım? Önce yine Erdoğan’ın 10 Aralık’ta Libya’ya “eleman” gönderileceğini söylediğini hatırlattım.

Ardından o vakitler Erdoğan’ın başdanışmanı olan SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin 17 Aralık’ta Türkiye’nin de ABD, Rusya, İngiltere gibi özel askeri şirkete ihtiyacı olduğunu açıkladığını vurguladım.

Rusya her defasında Wagner ile ilişkisini reddederken Erdoğan’ın alenen, “Suriye Milli Ordusu”nun Libya’da bulunduğunu ifşa etmesinin nasıl bir iş olduğunu sorgulayıp bu hususlara dikkat çektim:

– “Suriye Milli Ordusu ekipleri” Libya’ya ne zaman ve nasıl gitti?

– TBMM tezkereyi kabul ederken Libya’ya “Suriye Milli Ordusu”nun da gönderileceğini biliyor muydu? Tezkerede sadece TSK var…

– Acaba “Suriye Milli Ordusu” TSK bünyesine mi alındı veya TSK’nın bir parçası mı sayılıyor?

Yazının son bölümünde, yine Erdoğan’ın, “Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinde değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak.” şeklindeki sözlerini aktarıp yazıyı şöyle bitirdim:

“Muharip güç olacak farklı ekiplerin Suriye Milli Ordusu olduğu ve TSK koordinasyonunda çalıştıkları anlaşılıyor.. Tamam, ‘şehitler tepesi boş kalmasın’ da bu tablonun hukuki ve siyasi izahı nedir?”

Soruşturma dosyasına dönelim. Şüpheli E.B. ile 30 Aralık’ta görüşmüşüm. İddiaya göre bana “Özgür Suriye Ordusu’na bağlı askerlerin Libya’ya götürüldüğü”şeklinde konuşmalar yaparak bilgiler vermiş. İşte ben de bu bilgiler üzerine o yazıyı yazmışım.

Ne zaman? 23 Şubat’ta. Yani yaklaşık iki ay sonra!.. Yazının baştan sonra bizzat Erdoğan’ın açıklamalarına dayandığını aktardım.

Anlaşılan şu: iyimser ihtimalle telefonlarımın dinleme tarih aralığına denk gelen Libya ile ilgili yazılarımın sadece başlığına bakılıp dosyaya konulmuş. Aceleden içeriğine bile bakılmamış. Bakılsa beni “devletin güvenliğini tehlikeye atmak”la suçlarken gerçekte kimi suçladıklarını fark ederlerdi.

Kötümser ihtimal, bilerek bu yapıldıysa durum daha da vahim demektir.

Ez cümle; suç unsuru üç yazı halen yayında, ben ise tutukluyum.

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezavindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Müyesser Yıldız

Sincan 3 Nolu L Tipi Cezaevi

D3 Blok

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/tutuklanmama-neden-olan-yazinin-kaynagi-kim-25062050.html

Kategori:Uncategorized