Ülkemizin Doğu Akdeniz mücadelesinde geçen haftanın sürpriz ve stratejik gelişmesi, Libya’da Katar’la birlikte üs kuracağımızın iddia edilmesi oldu.
Pazartesi günü Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in yanısıra Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed el-Atiyye de Libya’ya gitti. Üç isim, Ulusal Mutabakat Hükümet Başbakanı Serraj, İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Savunma Bakan Yardımcısı Selahaddin en Nemruş ile çeşitli görüşme ve toplantılar yaptı.
Görüşmelerden sonra Libya Savunma Bakanı Nemruş, üç ülke arasında askeri işbirliği anlaşması imzalanması konusunda uzlaşmaya varıldığını, bu kapsamda Türkiye ve Katar’ın eğitim ve danışmanlık faaliyeti için Libya’ya asker göndereceğini duyurdu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Katarlı Bakan kardeşim de Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek konusunda her türlü fedakarlığı yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Libyalı kardeşlerimizi haklı davalarında desteklemek suretiyle istenen sonuçlara ulaşacağımıza inanıyoruz.” açıklamasını yaptı.
Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi ile bağlantılı El Arabiya televizyonu ve Fransız haber ajansı AFP ise, Libyalı kaynaklara dayanarak, üç ülkenin imzalayacağı anlaşmayla Misrata Limanı’nın 99 yıllığına Türkiye’ye kiralanacağı ve burada deniz üssü kurulacağını öne sürdü.
Ankara konuyla ilgili henüz resmi açıklama yapmasa da doğruysa önemli bir adım.
Ancak önemli bir ayağı eksik.
MÜCADELENİN MERKEZ ÜSSÜ KIBRIS
Eksik olan şu:
Emperyalizmle Doğu Akdeniz mücadelesinin başlangıç noktası Kıbrıs değil mi?
ABD, AB, İsrail, Filistin dahil Arap ülkeleri, hatta Kıbrıs’ın garantör ülkelerinden İngiltere, bu mücadelede Rum-Yunan ikilisinin yanında yer almıyor mu?
ABD, Rumlardan buradaki üsleri kullanma talebinde bulunurken, Fransa’nın Rumlarla 4 Nisan 2017’de imzaladığı “Savunma İşbirliği Anlaşması”nın bu Ağustos başında yürürlüğe girdiği açıklanmadı mı? Ve de Fransa ile Rumlar bölgede ortak tatbikat yapmadı mı?
Peki, bu son gelişme üzerine Ankara ne tepki verdi?
Dışişleri Bakanlığı, “Ada’nın tamamını ve Kıbrıs Türklerini temsil etmeyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi böyle bir anlaşma yapmaya ehil ve yetkili değildir.” derken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay şunları söyledi:
“Fransa’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ortak tatbikat düzenleyerek, 1959-60 anlaşmalarına aykırı şekilde adada askeri uçaklarını konuşlandırması hiçbir şart ve ahvalde kabul edilemez. Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün yanında olmaya, haklı ve meşru mücadelesine kayıtsız, şartsız destek vermeye devam edecektir.”
Kıbrıs davasını savunanların yıllardan beri KKTC’de bir üs kurulmasının önemine dikkat çektiğini, Oruç Reis krizinden sonra bu adımın atılmasının daha da aciliyet kazandığını vurguladığını hatırlatıp, KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ın Ağustos’un ilk haftasında Ankara’ya yaptığı ziyarete geçelim.
Tatar’ın Erdoğan, Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmelerde ekonomik konular, Doğu Akdeniz ve Maraş konusunun ele alındığı bildirildi.
En somut sonuç şuydu; Türkiye’nin KKTC’de 100 yataklı bir pandemi hastanesi kurması kararlaştırılmıştı!..
Kıbrıs eksenindeki gidişata rağmen Ankara hala “çözüm, dostluk, iyi komşuluk” ilişkilerinden dem vururken, Başbakan Ersin Tatar’ın Ankara’daki temaslarından 1 hafta sonra Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta artık federal temelde bir anlaşmanın umut vermediğini vurgulayıp, “Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden ödün vermeden, KKTC’nin bir devlet olarak tanınması yönünde bir siyaset geliştiriyoruz.” dedi.
Tatar’ın bu sözleri bir temenni miydi, mesaj mıydı, bilinmez; ama çok anlamlıydı.
KATAR’LA KKTC’YE DE ÜS KURABİLİR MİYİZ
Libya’daki üs meselesine dönersek;
Bununla eşzamanlı olarak veya ondan önce KKTC’de de üs kurulması, Erdoğan’ın ifadesiyle “Doğu Akdeniz’de ülkemize Sevr’i dayatmaya çalışanlara” önemli bir mesaj olmaz mı? Israrla bu adımın atılmamasının sebebi nedir?
Katar boyutuna geçelim. Tank Palet Fabrikamızı bu ülkeyle veren işadamı Ethem Sancak, “Katar’la iki devlet bir millet.” olduğumuzu iddia etmişti. Milli Savunma Bakanı Akar da Libya’daki işbirliği için “Kardeşimiz her türlü fedakarlığı yaptı, yapmaya devam ediyor.” dediğine göre, acaba Rum kesimini tanıyan, onlarla Doğu Akdeniz’de petrol-doğalgaz arama anlaşması imzalayan bu “kardeş ülke”den KKTC’ye üs kurulmasını, Türkiye ile işbirliği yapmasını, hatta KKTC’yi tanıyan ilk ülke olmasını istemenin zamanı değil midir?
Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız – Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu G4 Blok
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html