Geçtiğimiz günlerde ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Trump’ı eleştirirken Rusya, Kuzey Kore ve Suudi Arabistan’ın yanısıra Türkiye örneğini de verip, “Türkiye’de değilsiniz Sayın Başkan… Amerika Birleşik Devletleri’ndesiniz. Burası bir demokrasi. Neden bir an için ettiğiniz başkanlık yeminine ve Anayasa’ya bağlı kalmıyorsunuz?” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Pelosi’nin bu sözlerine tepki gösterirken şu ifadeleri kullandı:
“Onlara tavsiyemiz, tarihi doğru okumaları Türkiye’nin yeni dinamiklerini doğru okumalarıdır. Eskiden Türkiye’ye bir talimat verdiklerinde bunun derhal yerine getirileceğini zanneden çıkar ve güç çevreleri artık Türkiye’de 15-16 yıldır böyle bir düzenin olmadığını anlamış olmak durumundalar. Bunu hala görmedilerse bizi izlemeye devam etsinler.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verirken şunları söyledi:
“Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok ciddi bir dönüşüm geçirdi. Türkiye yeni dönemde eski dönemden farklı olarak ekonomi, dış politika ve güvenlik alanlarında adeta özerkleşti. Kendi özgün politikalarını milli çıkarları etrafında hayata geçirebilir hale geldi. İddia sahibi olarak ortaya çıktı ve bölgesel bir güce dönüştü. Türkiye’nin bölgesel güce dönüşmesi uluslararası alanda denklemleri değiştirdi. Bu ciddi rahatsızlıkları da beraberinde getirdi. Bağımlılık tuzağı içerisindeki bir Türkiye, öngörülebilir bir Türkiye, tamamen belli Batı başkentlerinden emir alan bir Türkiye bazı dış mahfiller açısından tercih edilebilir bir Türkiye’ydi. Fakat Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliği, milletimize, halkımıza sürekli açıkça beyan ettiği siyaset felsefesi tam da bu yaklaşımla mücadele esasına dayanıyordu. Bu yaklaşımla mücadele ede ede, kavga ede ede Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaset felsefesi adeta galip geldi ve Türkiye bir yandan ekonomide, bir yandan dış politikada, bir yandan güvenlik politikalarında bir özerkleşme yaşadı. Bu süreç beraberinde vesayetten ayrılma süreciyle birlikte işledi. Bir demokratikleşme süreciyle beraber işledi.”
Son olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, katıldığı Sivas Merkez İlçe Kongresi’nde, Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin yeni bir siyaset dili inşa ettiğini vurgulayıp şöyle konuştu:
“Biz düne kadar ‘Şuradan yürüyeceksiniz’ diye yol tarif edilen bir ülkeyken, bugün ‘İman varsa imkan da vardır’ diyerek, kendi yolunu kendi açan, ‘Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz’ diyerek, yepyeni bir gelecek inşa eden, bunun için de büyük mücadele veren bir siyasi hareketin temsilcileriyiz. Başkaları gibi uyuyor taklidi yapmıyoruz. Başkaları gibi ‘Dokunmayalım, bulaşmayalım da bize bir yük yüklemesinler’ demiyoruz. Başkaları gibi sessiz kalmayı hikmet zannetmiyoruz. Başkaları gibi ölü taklidi yapıp, bu milletten kopuk, gözünü, gönlünü başkalarına dayamayı marifet görmüyoruz.”
Demek ki neymiş? AKP öncesi dönemde Türkiye, çıkar ve güç çevrelerinin talimatlarını derhal yerine getiriyormuş… Bağımlılık tuzağı içindeymiş… Tamamen belli Batı başkentlerinden emir alıyormuş… “Şuradan yürüyeceksin”diye yol tarif edilen bir ülkeymiş… Ülkeyi yönetenler de uyuyan ve ölü taklidi yapan, sessiz kalmayı hikmet zanneden, “Dokunmayalım, bulaşmayalım da bize bir yük yüklemesinler.”anlayışına sahip, gözünü gönlünü millete değil başkalarına dayayan insanlarmış!..
Özetle, meğer AKP’den önce emperyalizm tarafından tepeden tırnağa teslim alınmışız da ruhumuz bile duymamış!..
“Yeni Türkiye”nin Hikayesi
Neyse ki, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın koyduğu milada göre, 2005’ten itibaren bu “düzen”yıkılmış ve Fahrettin Altun’un ifadelerine göre Türkiye “özerk” hale gelmiş!..
Gözümün önünden, bir film şeridi gibi, neler mi geçti?
– Ankara’nın şerrinden Brüksel ve Washington’un şefaatine sığınılması…
– Türk Milleti karşı çıktığı halde ABD’nin Irak’ı işgalinin desteklenmesi…
– Tarihinde ilk kez Türk askerinin başına çuval geçirilmesi, Türk ordusunun ABD kumpaslarıyla “kafeslenmesi”, bir Genelkurmay Başkanı’nın “terör örgütü yöneticiliğinden”tutuklanması…
– Kıbrıs Türklerinin hak ve hukuku için mücadele eden büyük dava adamı Rauf Denktaş’ın bu ülkeden kovulması…
– Kıbrıs’a, Ege’ye, Kerkük’e sahip çıkan, Sevr projelerine ve soykırım iftiralarına direnenlerin “Ergenekon” ilan edilmesi…
– ABD ve AB’nin isteği üzerine PKK için Pişmanlık Yasası çıkarılması, onlarla pazarlık masasına oturulması, teröristbaşının İmralı’dan örgütü yönetmeye devam etmesine göz yumulması, mektuplarının miting meydanlarında okunup devletin ajansı tarafından yayınlanması… Tüm bunlar olurken güvenlik güçlerine silah bıraktırılması, terör örgütünün de şehirleri bombalarla doldurup hendeklerle donatması…
– ABD, Almanya ve Fransa’nın aleni bir biçimde Türk yargısına müdahale ederek kimi tutukluların serbest bırakılmasını sağlaması…
– Trump’ın, “Ekonominizi mahvederim” diye tehdit etmesi, AB’nin “havuç-sopa” göstermesi…
– “ABD, AB, PKK, FETÖ tarafından kandırıldık”itirafları…
Daha neler neler!..
Hepsi bir yana, ABD Başkanı’nın, devletimizin başına “Akıllı ol” uyarısında bulunup, bir teröristin mektubunu gönderebilmesi…
Ve bunlar hiç yaşanmamış, yaşanmıyormuş gibi onlarla “dostluğa, müttefikliğe, işbirliğine” devam edilmesi…
Daha geçenlerde Erdoğan, “Türkiye, tıpkı bir asır önce, tıpkı yarım asır önce yapıldığı gibi yeniden kurulmaya çalışılan dünya düzeninden dışlanmak isteniyor… Suriye’den Akdeniz’e ve Kafkaslar’a kadar uzanan bu kriz noktalarını birleştirdiğinizde ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin açık bir kuşatma altına alınmaya çalışıldığıdır.” dedi ya; sebebi tam da “Yeni Türkiye” inşaası için atılan bu temel, bir başka ifadeyle, yığınakta yapılan bu hatalar değil midir?
Evet, biliyoruz, AKP kendi hikayesini yazmayı, “Yeni Türkiye”tarihini kendisiyle başlatmayı istiyor; da henüz hafızalarda ve kayıtlarda duran bu gerçekler nasıl unutturulacak?!..
Sincan’dan açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
G4 Blok
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/akpnin-inkar-edip-de-yapmadigi-var-mi–08102005.html