Erdoğan, hukukta yeni reform müjdesini ilk olarak 13 Kasım’da partisinin Tekirdağ İl Kongresi’nde şu sözlerle duyurdu:
“Bakanlıklarımız ve kurumlarımız yanında ilgili tüm kesimlerle yakın diyalog ve işbirliği halinde ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz.”
Benzer ifadeleri sonrasında da birkaç kez tekrarladı.
Nihayetinde 27 Kasım’da iktidarı destekleyen Yeni Şafak Gazetesi, “reform paketinin 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde açıklanmasının beklendiğini” yazdı. Sözkonusu haberde, paketin ayrıntıları da aktarılıp, “Özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, kadın ve engelli haklarının geliştirilmesi ile bürokraside yaşanan sıkıntıların giderilmesi gibi başlıklar var.” denildi.
10 Aralık geçti, ancak ortada hâlâ bir şey yok.
Erdoğan, son olarak 5 gün önce AB Büyükelçileri ile yaptığı toplantıda, hukuk ve ekonomi alanında yeni reformların hazırlıkları içinde olduklarını tekrarlayıp, şunu söyledi:
“Son aşamasına gelen çalışmaları inşallah yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Bu çerçevede Reform Eylem Grubu’nu da toplayarak, kapsamlı bir değerlendirme yapacağız.”
Godot’yu bekler gibi, hukukta reform paketi beklenedursun, mahkemelerimizde neler yaşanıyor, onu anlatayım.
Devlet Ödünç Madalyalı “FETÖ’cü”
Ankesörden arandığı iddiasıyla yargılanan sanık, bir Güneydoğu gazisi. Hikâyesi ise özetle şöyle:
1997’de Üsteğmen iken, tuzaklı mayın patlaması sonucu bir gözünü kaybetti. Devlet övünç madalyası verildi.
Emekliye ayrılmadı, TSK’da görev yapmaya devam etti.
15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandığında evindeydi. Silahını alıp doğruca Genelkurmay’a gitti. Kimliğini gösterip, “Siz ne yapıyorsunuz?” diye tepki gösterdi. Görevliler, belindeki silahı alıp onu oradan uzaklaştırdı. Yaşadıkları hakkında Pazartesi günü amirlerine yazılı bilgi verdi. Soruşturma geçirdi. 2 gün gözaltında kaldıktan sonra yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı. Bu soruşturma 2017 yılında takipsizlikle sonuçlandı.
Artık kıdemli albaydı ve 1 yıl sonra bu defa ankesörlü telefon soruşturmasıyla karşılaştı. İddialara göre, 2011-2014 yılları arasında mahrem imamlar tarafından aranmıştı. Gözaltına alındı, yine yurtdışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı.
Ancak soruşturma geçirdiği için 2018 yılında kadrosuzluktan emekli edildi. Yaş haddi gelmediği ve çalışma süresi dolmadığı için emekli maaşı bağlanmadı, sadece gazilik maaşı alabildi.
İddianamesi İade Edildi
Hakkında 2018 Haziran’ında hazırlanan iddianameye gelelim.
Mahkeme, sözkonusu iddianameyi oybirliğiyle Cumhuriyet Savcılığına iade etti. İade gerekçeleri dikkat çekiciydi.
Özetle; “iddianamenin, delil toplanmadan hazırlandığı, sadece polisin araştırma tutanağı ve HTS raporuna dayandırıldığı, hiçbir araştırma yapılmadığı” bildirildi.
Sözkonusu eksikliklerin giderilmesi istenirken, şunlar da vurgulandı:
“İddianın şüpheye yer vermeyecek şekilde olması için bu hususta bilirkişi görevlendirilip, rapor tanzim edilmesi yoluna gidilmesi gerekirken, doğrudan dava açıldığı… İddianın ortaya konulamasının bilirkişi incelemesine bağlı olduğu durumlarda bilirkişi incelemesinin mahkemece yapılması gerektiği yönündeki kabulün, soruşturma işlemlerinin mahkemelerce yerine getirilmesi anlamına geleceği…”
Sonrasında neler mi oldu?
Cumhuriyet Başsavcılığı iade kararına itiraz etti. Bir üst mahkeme, bu itirazı kabul edip iade kararını kaldırdı.
Neticede ilk duruşma iddianamenin kabulünden 5 ay sonra yapıldı. Ancak iade kararı yüzünden midir bilinmez, mahkeme başkanı çoktan başka bir yere tayin edilmiştir.
Duruşmalarda Neler Oldu?
Bu dosyada şu ana kadar 8 celse yapıldığını ve neredeyse her duruşmaya farklı heyetin çıktığını belirtip, devam edelim.
Mahkemenin yazdığı müzekkerelere cevap gelmediği ve dosyada bir yığın eksiklik olduğu halde daha üçüncü celsede Savcı, esas hakkındaki mütalaasını vermeye hazır olduğunu söyledi.
Ancak aynı savcı, sonraki celselerde dosyadaki eksikliklerin giderilmesi yönünde görüş bildirdi.
Yedinci celsede, heyetin yanısıra Savcının da değiştiği görüldü.
Celselerde alınan ara kararlar uyarınca, sanık Gazi’nin çalıştığı tüm illere yazı yazılıp, ankesör kayıtları istendi… Hakkında itirafçı beyanı bulunup bulunmadığı soruldu… Bank Asya hesabı sorgulandı… 312 kodlu aramaların şifreleme olup olmadığı araştırıldı. BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu), bunun o dönemde yaşanan bir “sistem hatasından” kaynaklandığı cevabını verdi… Hasılı, tüm araştırma sonuçları sanığın lehineyidi.
Son olarak, sanığın HTS kayıtlarının Mahkeme tarafından resen seçilecek bir bilirkişiye incelettirilip, analiz raporu alınması kararlaştırıldı.
Son Celsede Gördüklerim
Dosyayı, yargılanan kişinin bir Gazi olması sebebiyle dikkat çekici bulmuştum. Bu yüzden, “Bir de duruşmayı izleyeyim” diyerek, son celseye gittim.
Neler mi oldu?
Salonda sadece sanık Gazi ve avukatı vardı. Tabii üç hakim ve katip de…
Savcı mı? Yoktu, cübbesi koltuğunun üzerindeydi.
Mahkeme Başkanı, Gazi’nin avukatına bilirkişi raporunu görüp görmediklerini sordu.
Avukat, raporun gece saat 23.00’te UYAP’a yüklendiğini, bu yüzden 29 sayfanın ancak 15 sayfasını okuyabildiğini söyledi.
Başkan, tutanağa yazdırmaya başladı. Avukat, istenen diğer belgelerle ilgili açıklamalar yaptı. Bunlar da kayda geçirildi.
Bu arada Savcı yerini aldı.
Avukat konuşmasını sürdürürken, gözü önündeki ekrana kaydı. Gördüğü karşısında şaşkınlıkla, “Savcı mütalaasını vermiş. Bu nasıl olur? Bilirkişi raporu daha dün gece geldi? Rapor üzerinde konuşmadan Savcı nasıl mütalaa verebilir?” diye tepki gösterdi.
Savcı’dan şu cevap geldi:
“Flash bellekle kaydettirdim…”
Avukat, bir kez daha bilirkişi raporunu dikkate alıp almayacağını sorunca Mahkeme Başkanı, “Niyet okumaya gerek yok” diyerek, müdahale etti. Sonrasında şu diyaloglar yaşandı:
Avukat: Karşınızda TSK’nın gazi bir subayı var.
Başkan: O zaman siz yerine geçin, mütalaayı siz verin.
Savcı: Ben raporu incelemişim, bildirmişim.
Avukat: Benim savunmam bitmeden mütalaa vermek, usulde var mı? Mütalaada bilirkişi raporunun gözetilmesini istiyorum. Dün akşam gelen raporu ne zaman okudunuz?
Başkan: Dün gördük bilirkişi raporunu.
Avukat: Bilirkişi raporu okunmadan mütalaa verildiğini kayda geçirin.
Elbette ki, bu yaşananlar kelimesi kelimesine kayda geçmedi, ancak Avukata atfen şu ifadeler tutanakta yer aldı:
“Biz savunma yaparken, zabıtta mütalaaya ilişkin kısmı da görmüş bulunmaktayız. Dolayısıyla bizim savunmamız gözetilmeksizin mütalaanın hazırlandığı kanaatindeyiz. Bu hususun da mahkemenizce gözetilmesini talep ediyoruz.”
Sonrası mı?
Mahkeme Başkanı, Savcıya “Tevsii tahkikat” (kovuşturmanın genişletilmesi) talebi olup olmadığını sordu.
Savcı, “Dosya bilirkişi raporu ile birlikte tarafıma fiziken teslim edilmiş olup, ona göre de dosyayı bir kül halinde inceleyerek, yalnızca bilirkişi raporuna bağlı kalmaksızın esas hakkındaki mütalaamızı hazırladık, tevsii tahkikat talebimiz yoktur.” dedikten sonra şu mütalayı verdi:
“Yapılan soruşturma ve kovuşturma sonucu toplanan delillerden, sanığın kullanımındaki …. nolu GSM hattından 2011-2014 yılları arasında sayıca çokça arama/aranma ve ardışık aranmalarının olduğunun tespit edildiği, tüm dosya kapsamında sanığın TSK askeri yapılanma içerisinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mahrem imamına bağlı olduğu, organik ve hiyerarşik yapı içerisinde yer aldığı ve üzerine atılı FETÖ/PDY örgüt üyeliği suçunu işlediği anlaşılmakla; Sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
Avukat dayanamadı, bilirkişi raporunu göstererek, “Bakın ardışık arama yok yazıyor” diye bağırdı.
Mahkeme Başkanı, “Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapacaksanız, dinleyelim” karşılığını verdi.
Peki bizzat Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi tarafından hazırlanan 29 sayfalık raporun sonuç ve kanaat bölümünde ne mi yazıyordu? Şunlar:
“Sanığın sabit aramaları ve irtibatlı kişiler olan görüşmeleri incelendiğinde; sabit aramalar sonrasında periyodik ya da ardışık belirli kişi ya da grup araması yapmadığı, irtibatlı kişiler ile görüşmelerinde belirli bir düzen olmadığı, ardışık ya da periyodik olarak belirli kişi ya da grup aramasına rastlanmamıştır ve aramalarında şifreleme (alan kodu çevirerek arama) yapmadığı görülmüştür.”
Sonuç mu? Sanık ve avukatının talebi üzerine Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Salondan çıkarken, Mahkeme Başkanı ve Savcının bu peşin mütalaa yüzünden tartışmaya başladığını duydum!..
Evet, “hukukta yeni reform” mu demiştiniz?!
Müyesser YILDIZ
17 Ocak 2021
Odatv link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/mahkemede-bu-nasil-olur-dedirten-olay–17012111.html