İçeriğe geç

Ne Yapalım Halk Mahkemeleri Mi Kuralım?!

Üç gündür Antalya Elmalı’da 7 yaşındaki kız çocuğuna ve 10 yaşındaki ağabeyine cinsel istismar suçlamasıyla tutuklanan anneleri ile üvey babalarının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını konuşuyoruz.

Oysa tahliye kararı 6 ay önce verilmiş. Medya olmasa kimsenin ruhu duymayacaktı. Yetkililer de bu sayede öğrenmiş olmalı ki, tepki üstüne tepki gösterip, “Davanın takipçisi olacağız.” sözü verdiler.

Önceki gün biz de 7 yıldır devam eden benzer bir çocuk istismarı davasında yaşananları aktardık. Özeti; davanın başlangıcında 6 yaşında olan kızını istismarla suçlanan baba, yerel mahkeme tarafından iki kez 30 yıl hapis cezasına çarptırılıp tutuklanmış, ancak İstinaf her defasında “delil yetersizliğinden” babanın beraatine ve tahliyesine karar vermişti.

Avukat Savcıları Korkutmuş

İşte bu kişinin Avukatı Şuayip Bolat’tan bir açıklama geldi. Açıklamasında, sözkonusu davada hukukun temel ilkelerinin çiğnendiğini, müvekkiline iftira atıldığını ve lehine delil toplanmadığını, çocuğun cinsel istismara ilişkin çizimleri annesinin yönlendirmesiyle yaptığını, annenin amacının, boşanma sonrası babanın evlatlarıyla tüm bağını kesmek olduğunu öne süren Av. Bolat, şu iddialarda da bulundu:

Yargılama sürecinde katılanın ve katılan vekilinin bel altı vuruşlarla basını kullanması, kadının ve çocuğun beyanının esas alınıp delil olarak kullanılmasının kötüye kullanılması, HSK’ya yapılan şikayetlerle savcıların korkutulması ve hakimleri etkilemesi sonucu yerel mahkeme vicdanları kanatan şekilde mahkumiyet, Bölge İdare Mahkemesi ise hakkaniyetle beraat kararı vermiştir. Yerel mahkeme ikinci yargılamada da çocuğun yönlendirilmiş beyan ve çizimlerini esas alan çelişkili, tutarsız, bilimsel esaslara dayanmayan raporları gerekçe yaparak tamamen subjektif, varsayım ve yorum içeren, maddi gerçekle bağdaşmayan, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delile dayanmadan karar almıştır.”

Babanın İlk İfadesi

Av. Şuayip Polat, babanın 9 Ağustos 2014’te karakolda verdiği ilk ifadeyi de gönderdi. Şunları anlatmış:

Hakkımda şikayetçi olduğunu beyan eden ….. …… boşandığım eşimdir. Boşandığımızda iki çocuğumun velayeti ona verildi. Benim her ayın 1. ve 3. haftasında görmem, yaz tatillerinde de 1-31 Temmuz tarihleri arasında bende durması kararlaştırıldı. Hakkımda daha önce de defalarca şxikayette bulundu. Boşandıktan sonra bana karşı elinden gelen kötülüğü yapmaktadır. Çocukları 1 Temmuz’da aldım, 19 Temmuz’da annelerini özledikleri için kendisine verdim. 1 gün sonra tekrar aldım, çeşitli illere götürdüm. Çocuklara bakacak herhangi bir bayan olmadığından temizlenmeleri için ben yıkadım, ancak köyde kızımı yengem yıkadı. Onun dışında otellerde ve ayrı evde kaldığımızda kızımı temizlik için ben yıkarım, ayrıca kızım tuvalette kakasını yaptığında kendisinin altını ben yıkamaktayım ve temizlemekteyim. Bunlar temizlik maksatlı yaptığım işlerdir. Annesi bunları çarptırarak, kız çocuğuma istismarda bulunduğumu beyan etmiş. Suçlamalarını kesinlikle kabul etmiyorum. Kızımın yüzünde olan morluk ağabeyi ile itişmekte iken meydana gelmiş, ayağındaki morluk ise sivrisinek ısırmasından meydana gelmiştir.”

Bir parantez açalım.

Malûm, gündemde olan 4. yargı paketinde “cinsel istismar” suçlarında tutuklama için “somut delil aranması” şartı yer alıyordu. Elmalı vakasından sonra iktidarın, çocuğa yönelik cinsel istismar ve cinsel saldırı suçlarında bu şarttan vazgeçmeyi planladığı bildirildi.

Anlattığımız davada, babanın “delil yetersizliğinden” beraatine karar verildiğini belirtmiştik.

Avukatı, beraatten sonra Yargıtay’a yaptığı başvuruda, delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesinin, iftiraların hukuki açıdan karşılık bulması anlamına geleceği” gerekçesiyle, kararın düzeltilmesini istedi.

Çocukların cinsel istismara maruz kalması bağlamında sadede gelirsek;

Delil yetersizliği, somut delil tartışmaları… Hakkında vahim iddialar bulunanların tutuksuz yargılanması… Yerel mahkemenin iki kez 30 yıl hapis cezasına çarpıtırdığı babanın üst mahkemede beraat etmesi… Adaletin mahkemelerde değil, medya manşetleri veya sosyal medya paylaşımlarında aranıp hüküm kurulması… AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle, yetkililerin dahi “ilk anda sosyal medya üzerinden çok kuvvetli şekilde tepki vermesi”

Bu kaotik gidişata karşı çözüm ne? ABD’deki gibi mahkemelerde halk jürisi sistemine mi geçelim veya illegal örgütler gibi halk mahkemeleri mi kuralım?!

Müyesser YILDIZ
2 Temmuz 2021

Odatv link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bu-kaotik-gidisata-karsi-cozum-ne-02072135.html

Kategori:Uncategorized