Ankesörden aranmak, artık resmen ve hukuken “FETÖ üyeliğinin” en önemli delili sayılıyor.
Bugün de ankesör operasonlarına ilişkin haberler geldi. İstanbul merkezli 21 ilde, ankesör/büfe gibi sabit hatlardan ardışık olarak arandığı tespit edilen aralarında öğretmen, memur ve sivillerin de bulunduğu çoğunluğu asker 46 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildiği bildirildi.
Hakimler ve Savcılar Kurulu ise “FETÖ irtibatı” nedeniyle 13 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğini açıkladı. Muhtemelen bu ihraçlarda da ankesör aramaları belirleyici oldu.
6 Yıl Önceki Haber
Bu haberleri özellikle iktidara yakın Yeni Şafak ve Sabah gazetelerinden aldım. Sebebi şu:
Tam 6 yıl önce, 26 Aralık 2014’te Yeni Şafak’ta “Alternatif telekom şirketlerine şok” başlıklı bir haber yayımlandı.
Sözkonusu haberde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) kirli bir kumpası daha deşifre ettiği vurgulanıp şunlar anlatılıyordu:
“Paralel yapının, Sabit Telefon Hizmeti (STH) vermek için yetki alan bazı firmalar üzerinden iletişim sağladığı belirlendi. Bu firmalar üzerinden iletişim kaydı tespitini sağlayan HTS kayıtlarının değiştirilebildiği, teknik takibin imkansız hale getirilebildiği ortaya çıkarıldı. STH lisansıyla faaliyet gösteren bazı şirketlerin de dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundukları rapor edildi. Bu veriler üzerine BTK, paralel örgüt faaliyetlerine aracılık eden, sorumluluklarını kötüye kullanan firmalarla ilgili harekete geçti.”
Peki bu kirli kumpas nasıl gerçekleştiriliyordu? Haberin devamını okuyalım:
“2008’de Türk Telekom tekeli kırılınca BTK 293 özel şirkete STH lisansı verdi. Bu firmaların hepsi aktif telefon hizmeti veriyor. Telekom ve GSM operatörlerine ‘ses taşıma’ bedeli vererek telefon hizmeti veren bu firmalar arasında çok ciddi firmalar olduğu gibi merdiven altı faaliyet gösteren; ne yaptığı, nasıl çalıştığı bilinmeyen çok sayıda firma bulunuyor. Bazı firmaların, yurtdışından taşıdıkları telefon trafiğini yurtiçi gibi gösterdikleri için telekom ve GSM operatörlerini yıllık 50 milyon liranın üzerinde zarara uğrattığı belirtiliyor.”
Görüşmemiş Kişileri Görüşmüş Gibi Gösteriyorlar
Aynı haberde, böylesi bir tezgâhın sonuç ve tehlikeleri de şöyle sıralanıyordu:
“Asıl tehlikenin ulusal güvenlik olduğu belirtiliyor. Bunun yanında, bu şirketler bireysel güvenlik açısından da ciddi risk oluşturuyor. Yetkililer, bu yetkiye sahip olan firmaların suçluların izlenmesi konusunda çok önemli bir veri olan HTS (iletişim tespiti) kayıtlarını değiştirebildiklerini tespit etti. HTS kayıtları ile kimin kiminle görüştüğü, görüşmenin ne zaman yapıldığı ve süresi görülebiliyor. STH veren firmaların teknik olarak görüşmemiş kişileri görüşmüş gibi gösterebildiği, görüşmüş kişilerin trafiğini silebildiği ve kayıtları manipüle edebildiği ortaya çıktı. Yani bir anlamda STH yetkisi alan firma, isterse teknik takibi imkansız hale getirebiliyor. Öte yandan İstanbul’dan Ankara’yı arayan bir vatandaşın görüşmesi yurtdışından, örneğin ABD veya İngiltere üzerinden yaptırılabildiği için iletişim tamamen güvensiz hale gelebiliyor.”
Haberin sonunda ise BTK’nın işte tüm bunları tespit edip tüm firmaları denetim altına alarak sisteme dahil ettiği, ayrıca STH lisanslarını iptal edip sınırlı sayıda firmaya lisans vereceği kaydediliyordu.
Yeni Şafak’ın bu haberini aynı gün kaynak göstererek Sabah da kullandı.
Haber üzerine aynı gün bir açıklama yapan BTK, yazılanları hem doğruladı hem yalanladı. BTK’nın sitesinden içeriğine artık ulaşılamayan açıklamada, sabit telefon hizmeti sunmak isteyen şirketlerin sadece kullanım hakkı verilmesiyle yetkilendirileceği, “mevzuata uygun bir şekilde faaliyet gösteren/gösterecek işletmecilerin yetkilerinin iptal edilmesinin ise söz konusu olmadığı” belirtildi.
Olmayan Numaradan Arama
2014 yılına ait bu hatırlatmaların ardından Ekim 2018’e gelelim.
Ankesör soruşturması kapsamında bir ilimizin Cumhuriyet Başsavcılığı, BTK’dan dört sabit telefon numarası hatlarının abonelik bilgilerini sordu.
BTK’dan dönemin Hukuk Daire Başkan Vekili Mustafa Şahin’in imzasıyla 2 ay sonra gelen cevapta, “Başkanlığımız tarafından yapılan incelemede; üç hatta ait abonelik bilgilerine Başkanlığımız sistemlerinde rastlanmamıştır.” denildikten sonra sözkonusu numaralardan ikisinin abonelik bilgilerinin tespiti için TELEKOM’a, birisi için de ilgili özel işletme firmasına yazı yazıldığı ve onlardan gelen bilgilerin ekte gönderildiği bildirildi.
Özel işletme firması, “Çağrının başlatıldığı işletme bilgisi bulunamamıştır. Dolayısıyla sözkonusu hatta ait herhangi bir abonelik bilgisi tespit edilememektedir.” şeklinde bilgi verdi.
TELEKOM ise şu karşılığı verdi:
“İlgi yazınız ile şirketimizden talep edilen iki numara, aşağıda bilgileri bulunan abonemiz tarafından kullanımı tespit edilen numaralardır. Abonemiz, sistemimizdeki bir açıktan yararlanarak, farklı CLI (Arayan hat bilgisi) bilgileri ile çağrı başlatmış, ancak bunları sistemimiz engelleyememiştir. Açık tespit edildikten sonra kapatılmış ve abone için sadece tahsis edilen numaralar ile çağrı başlatılması sağlanmıştır.”
Bunların anlamı mı?
Yeni Şafak’ın 6 yıl önce yazdığı gibi, “merdiven altı”, yani resmiyette olmayan ankesörler varmış ve de telefon numaraları değiştirilebiliyormuş!..
Bir de VOIP Arama Var
Pazar günkü “Tüm İletişim Bilgilerimizi Kaydeden Kurum Neyi Bilmiyor; İnanamayacaksınız” başlıklı yazımızda, bir mahkemenin, bir ankesör davasıyla ilgili olarak sorduğu bazı sorulara BTK’nın geçtiğimiz Haziran’da verdiği cevaptan söz ettik.
Koca BTK, iletişim kayıtlarının güvenilirliği açısından son derece önemli olan, “sayısal imza, zaman damgası ve HASH değerinin” ne olduğunu bilmediğini bildirmişti.
Sözkonusu mahkemenin, BTK’dan istediği bir bilgi daha vardı: ankesör olduğu belirtilen aramaların VOIP, yani internet veya bilgisayar ağları üzerinden yapılan aramalar olup olmadığını sormuştu.
İşte BTK bu soruya da, “İşletmeler tarafından Kurumumuza gönderilen verilerde yapılan detaylı incelemede … …. …. ve … …. …. numaralı hatlar arasında gerçekleyen iletişim kaydının STH (Sabit Telefon Hizmeti) kapsamında hizmet sunan işletmeler üzerinden gerçekleştirilen VOIP araması olduğu tespit edilmiştir.” karşılığını verdi.
Özetle, “ankesör” denilen numaraların hayali olduğu, hatta kaydının bile bulunmadığı ortaya çıktı.
Sabit telefon hizmetinin açıkları ve hangi amaçlarla kullanılabileceği 6 yıl önce tespit edilmiş ve de sözümona gerekli tedbirler alınarak bu “kirli kumpas” ortaya çıkarılmamış mıydı?
Öyleyse resmi yazışmalarla belgelenen bu çarpıklıklar nedir? Birileri o kumpasları devam ettiriyor olmasın? Bu da ulusal güvenliğimizin halen tehdit altında olduğu anlamına gelmez mi?!
Müyesser YILDIZ
5 Ekim 2021