İçeriğe geç

82’nci Vilayetimiz Kerkük “Bölücü Kebapçılardan” Daha Mı Önemsiz?

Öyle kendi içimize gömüldük, öyle saç saça baş başa hale getirildik ki; yarın Irak’ta yapılacak genel seçimler üzeri burnumuzun dibinde, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, hakkında “Ankara’nın savunması oradan başlayacaktır.” ifadesini kullandığı ve “Orada olmazsak, işte o zaman Diyarbakır’ı veririz.” dediği Kerkük’te dönen oyunlarla ilgilenen yok.

Tekrarlayalım; ABD’nin Irak’ı işgâlinden sonra Kerkük nüfus ve tapu kütükleri yağmalanıp bu kadim Türkmen kentinin demografisi değiştirildi… Türkiye’nin buradan uzak durması için askerimizin başına çuval geçirildi… “Barzanistan”ın 2017’de düzenlediği sözde bağımsızlık referandumu kapsamına Kerkük de sokuldu… Tüm bunların amacı; birilerinin Kerkük’ün “Kürdistan” toprağı, hatta başkenti olmasını istemesiydi.

Şunun da altını çizelim:

Sadece 7 ay önce, 2011’den beri Irak Türkmen Cephesi’nin Başkanı olan Erşat Salihi’nin yerine, “Müslüman Kardeşlere” yakın olduğu öne sürülen Hasan Turan seçildi.

Direksiyonda Sykes-Picot’un Mimarları

Seçimler üzeri “Barzanistan”da yaşananlara gelelim.

Ağustos sonuydu; Fransa Cumhurbaşkanı Macron Erbil’e gidip, “Fransa ile Kürdistan bölgesi arasında tarihi dostluk ilişkisi bulunduğunu” vurguladı ve “Ziyaretimiz, Fransa’nın dostlarını yalnız bırakmayacağı mesajını taşıyor” dedi.

Macron’u havaalanında karşılayıp şoförlüğünü yapan Başkan Neçirvan Barzani de, “Irak’ta seçimlerin yaklaştığı bir süreçte Başkan Macron’un Bağdat’taki zirveye katılması ve Kürdistan Bölgesi’ni ziyareti çok değerlidir” diye konuşurken, Mesut Barzani iki halk arasındaki ilişkiyi, “ortak onur tarihi” olarak nitelendirdi.

Eylül ortasında ise Neçirvan Barzani İngiltere’deydi. Sadece Başbakan Boris Johonson, Savunma ve Dışişleri Bakanları, Lordlar Kamarası Başkanı ve “Kürdistan dostluk grubu” yetkilileriyle değil, Irak’ın bölünüp içinden “Kürdistan”ın çıkarılmasını sağlayan, dönemin Başbakanı John Major’la da görüştü. Major’a, “Kürdistan halkı adına bir kez daha teşekkür etti.

Barzani’nin Londra’daki tüm temaslarında, “İngiltere ile Kürdistan arasındaki tarihi ilişkilere” dikkat çekildi.

Fransa ve İngiltere’nin bu “tarihi dostluğu” neyi hatırlatıyor? Elbette, İngiliz Parlamentosu Tüm Partiler Irak Kürdistan Bölgesi Destek Grubu Sekreteri Gary Kent’in de tam o temaslar sırasında kaydettiği gibi, bu iki ülkenin 1916’da Osmanlı’nın Ortadoğu’daki topraklarının paylaşımına ilişkin yaptıkları, gizli Sykes-Picot Anlaşması’nı.

Yine IŞİD Maymuncuğu Mu?

2014-2015’te şöyle bir olay yaşandı:

IŞİD Kerkük’e girdi, Peşmergeler de Kerkük’ü onlardan kurtarıp buraya yerleşti!.. Neyse ki, 2017’de Irak güçleri Peşmergeleri buradan uzaklaştırdı.

İşte yarınki seçimler öncesinde, Eylül başında IŞİD’in Kerkük yakınlarındaki bir kontrol noktasına düzenlediği saldırıda 13 polisin hayatını kaybetmesinden sonra benzer bir iddia daha gündeme geldi.

Şii milis gücü Ketaib Hizbullah’ın Komutanı Ebu Ali el-Askari, IŞİD’in doğrudan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) istihbarat teşkilatları tarafından yönetildiğini belirtip, Peşmergelerin Kerkük ve Ninova gibi tartışmalı bölgelerde IŞİD’in hareketini kolaylaştırdığını öne sürdü.

Peşmerge Bakanlığı Daire Başkanı Osman Muhammed ise bu iddiayı şiddetle kınayıp, “IŞİD’i mağlup eden ve bölgeleri kurtaran Peşmerge oldu.” dedi.

Bu tartışmalardan bir hafta sonra IŞİD Kerkük’ün güneyindeki Dakuk’ta Irak güçlerine ait kontrol noktasına bir saldırı daha düzenledi. Bu saldırıda da 3 polis hayatını kaybetti.

Kerkük’e Dönmüşler

Seçim sonuçlarına göre IŞİD maymuncuğu Kerkük’te bir kez daha devreye sokulur mu sokulmaz mı, bilinmez; biz Barzani grubunun Kerkük’le ilgili açıklamalarına bakalım.

KDP Seçim Kampanyası Yüksek Meclisi Başkanı Hoşyar Zebari, 11 Eylül’de seçim kampanyasını başlatırken şunları söyledi:

Halkımız Kerkük’e geri döndü. Ofislerimizi açtık, çalışmalarımıza başladık. Tabi seçim yasasına göre, tüm taraflar için belirlenen eşitlik kararları eşit şekilde hayata geçirilmeli. Bağdat hükümeti ve tüm güvenlik güçlerinden burada herhangi bir ters yaklaşım olmayacağına dair güvence aldık. Tüm dünyayı haberdar ettik, Birleşmiş Milletler’e de söyledik. Hiçbir seçim bölgesinde hiçbir parti veya aday için kısıtlama olmamalı.”

Zebari, “Kerkük sizin için kilitli mi” sorusuna da, “Hayır, tüm kilitleri açtık. Musul’da, Mahmur’da da kilitleri açtık. Fiilen ofislerimiz de açıldı ve bize teslim edildi.” karşılığını verdi.

Eylül ortasında Irak Türkmen Cephesi’nin eski Başkanı Erşat Salihi ve iki Sünni Arap Milletvekili, bir basın toplantısı düzenleyerek Kerkük seçimlerinin uluslararası gözlemcilerin gözetiminde yapılması kaydıyla bir hafta ertelenmesi çağrısında bulundu. Irak Türkmen Cephesi’nin yeni Başkanı Hasan Turan’ın da katıldığı toplantıda okunan bildiride, Peşmege güçlerinin IŞİD kalıntılarıyla savaşma görüntüsü altında Kerkük’e girmeye çalıştığı, bazı siyasi partilerin de seçim hedeflerine ulaşmak için IŞİD tehdidinden yararlanmak istediği, ayrıca Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun Kürt partileri lehine ayırımcılık yaptığı anlatıldı.

Barzani: Kerkük Kürdistani Bir Şehirdir

Başka neler oldu? Ana başlıklarıyla özetleyelim:

21 Eylül’de Mesut Barzani başkanlığında yapılan KDP Politbüro toplantısından sonra konuşan Sözcü Mahmud Muhammed, Kerkük’teki duruma ilişkin bir soruyu şöyle cevapladı:

Biliyorlar ki, KDP Kerkük’e dönecek ve Kürtlük bu kentin damarlarına işlediği için kökü hep canlı kalacak. En çok da bundan korkuyorlar. Bu nedenle KDP ve Kürdistan bayrağına karşı çıkıyorlar. Bu bizim ve adaylarımızın kente dönmesinden duydukları korku değil. Çıkarmak istedikleri engeller aslında bu dönüşün bir anlaşmaya vesile olmasından ve Irak hükumeti içerisinde elde ettikleri konumu kaybetmelerinden duydukları korkunun neticesidir. Kendi yerlerinden, yollarından korkuyorlar. İster Kürdistan Bölgesi ile olsun, ister olmasın; Kerkük Kürdistani bir şehirdir.”

26 Eylül’de bu defa Talabani’nin partisi KYB’nin eşbaşkanı Bafıl Talabani, Kerkük’te düzenlediği toplantıda, “Kerkük KYB için kırmızı çizgidir. Mam Celal’in söylediği gibi, Kürdistan’ın Kudüs’üdür… Bütün çabamız Kerkük’ün Kürt kimliğini korumaktır.” dedi.

Bu ay başında “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi” Başkanı Neçirvan Barzani, KDP ile Kerkük halkı arasında derin bir bağ olduğunu belirterek, “Bizim davamız Kerkük’ün petrolü için değil. Davamız Kerkük’ün kimliği içindir… Kerkük’ü Kürdistan Bölgesi’nin bir parçası olarak görüyoruz, bu nedenle kentin valisi de Kürt olmalı ve Kerkük halkı ile bütün bileşenlere hizmet etmelidir.” açıklamasını yaptı.

Son olarak Mesut Barzani, birkaç gün önce “Başta Kerkük ve Şengal olmak üzere, Kürdistan Bölgesi idaresi dışındaki Kürdistani bölgelerde halkın ve KDP taraftarlarının çoşku ile seçime katılmasını, oyları ile bu bölgelere karşı uygulanan hukuk dışı dayatmalara yanıt vermelerini” istedi.

Ankara Nerede?

Bakınız; ABD, Kanada, Almanya, Yeni Zelanda, İngiltere başta olmak üzere 11 ülkenin Dışişleri Bakanı ortak bir açıklamayla, “Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun seçimler için yaptığı hazırlıkları memnuniyetle karşıladığını” bildirip, “Irak tarihinde bu anın öneminin farkındayız.” dedi.

BM Güvenlik Konseyi, BM Irak Destek Misyonu’nun seçim izleme ekibine yetki verdi. AB de üye ülkelerden ayrı bir gözlemci heyeti oluşturdu.

Peki Ankara’dan ses var mı?

Sadece 5-8 Eylül arasında Erbil ve Kerkük’ü ziyaret eden CHP heyetinin, “Irak’taki Türkmen kardeşlerimizin kamuoyunun da duymasını istedikleri talepleri var. Özellikle Kerkük bölgesi Türkiye’den devlet veya özel sektör tarafından yatırım yapılmasını talep ediyor. Hastaneye ihtiyaçları var. Irak’taki sağlık sisteminde yaşanan sorunlardan dolayı hastane talepleri çok önemli ve öncelikli. Bölgenin kalkınması ve eğitim seviyesinin yükselmesi için üniversite talepleri var. Üniversite eğitimi almak isteyen gençler, bölge ülkelerine dağılmak zorunda kalıyorlar.” açıklaması yaptığını;

Bir de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önceki gün, “Türkmeneli’nin resmi olarak Türkçe’ye kavuşmasının yıldönümü” münasebetiyle, Twitter paylaşımıyla “Milli Türkmen Bayramı’nı” kutlarken, “Yakın zamanda yapılacak olan seçimde başarılar dilediğini” biliyoruz.

İktidara gelince; Al Monitör’de yazan ve Barzanilere yakınlığıyla bilinen Amberin Zaman, Eylül başında Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında arabuluculuk yapan ismin Neçirvan Barzani olduğunu öne sürmüştü.

AKP’nin, Barzanilerin Kerkük üzerindeki hesapları karşısındaki sessizliğinin sebebi bu mudur bilinmez; ama 2017’de, “Zamanı geldiğinde, Kerkük’ün 82’inci vilayetimiz” olacağını söyleyen, sadece 5 ay önce, “Kudüs-Kaşgar-Kerkük-İstanbul birbiriyle tarih, kültür ve inanç bağlarıyla sımsıkı bağlıdır. Biri olmadan diğeri ya eksik ya da manen eziktir.” diyen Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Bahçeli’den neden hiç ses çıkmıyor?

Kerkük, “bölücü kebapçılardan” daha mı önemsiz?!

Müyesser YILDIZ
9 Ekim 2021

Kategori:Uncategorized