ABD öncülüğünde 10 ülkenin Ankara Büyükelçisi, “AİHM kararı uygulansın, Osman Kavala serbest bırakılsın” çağrısı yaptığı sırada Erdoğan Afrika gezisindeydi.
Çağrıdan iki gün sonra; İktidarın sadece ekonomi değil, dış politikasını da belirlediği görülen Yeni Şafak Gazetesi, “Örgütlü hareket eden 10 büyükelçiye tepki… Persona Non Grata” manşetini attı.
Bundan iki gün sonra Erdoğan, Afrika’dan dönerken, “Bu büyükelçileri ağırlamak lüksümüz yok.” dedi. Bir gün sonra da bu büyükelçilerin “istenmeyen kişi ilân edilmesi” için Dışişleri Bakanlığı’na talimat verdiğini duyurdu.
“Kriz” 25 Ekim’de ABD Büyükelçisinin yaptığı açıklama ile çözülmeden iki gün önce yine Yeni Şafak, bu defa “10 elçinin işi artık zor: Dışişleri Bakanlığı yok sayacak” başlığıyla, “istenmeyen adam” ilân edilmeden evvel sözkonusu isimlere uygulanacak yaptırımları açıkladı. Yeni Şafak’ın ulaştığı bilgilere göre, “Bu diplomatların bürokratik talep ve işlemleri yavaşlatılacak, üst düzey görüşme ve randevu talepleri karşılanmayacak, böylece görevlerini yapamaz hale gelen büyükelçilerin varlıklarının anlamı kalmayacak” idi!..
Elçiye Zeval Biden’a Selam
Güya “kriz çözülmüş”, güya “Büyükelçiler özür dilemişti”; ama onlara ilk ceza 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mızda kesildi ve Saray’daki tebrik törenine davet edilmediler.
Yani Yeni Şafak’ın ifadesiyle, “10 büyükelçi yok sayıldı”.
Peki sonrasında ne oldu?
Erdoğan, “Büyükelçilerin yaptığı çağrının ardında ABD Başkanı Biden hükümetinin olduğu” ortaya çıktığı halde, sırf Biden’la görüşebilmek için Roma’ya uçtu!..
Özetle; “Elçiye zeval olmaz” şeklindeki atasözünün aksine, büyükelçiler cezalandırılırken Biden’a selam çakıldı!..
ABD’nin Milli Gün Hassasiyeti
Bu tespit ve hatırlatmalardan sonra ABD’nin, ülkelerin milli gün hassasiyeti konusuna geçip Yunanistan örneğini ele alalım.
Biliyorsunuz; Osmanlı’ya karşı Mora isyanının başlatıldığı 25 Mart, Yunanistan’ın milli günü olarak kabul ediliyor.
Halen Biden’ın arkasında olan Obama, başkanlığının ilk yılı olan 2009’da Beyaz Saray’da Yunan milli günü münasebetiyle bir resepsiyon verdi. Resepsiyonda o dönemin Amerikan Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Demetrios, Obama’ya hitaben, “Büyük İskender’in parlak tecrübesini izleyerek, siz de bugüne kadar çözülememiş sorunları, Gordion düğümü gibi kesebilirsiniz.” dedi. Kast ettiği; Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü, Ruhban Okulu’nun açılması ve Kıbrıs’tı.
Ertesi yıl da Beyaz Saray’da resepsiyon düzenlendi. Obama, “Bugün, 189 yıl önce bir piskoposun dağlardaki bir manastırda nasıl ayağa kalkıp, Yunan bayrağını kaldırıp, bağımsızlığı ilan ettiğini ve demokrasiyi doğduğu yere geri getirme mücadelesini başlattığını hatırlayacağız.” sözleriyle, Yunanistan’ın Osmanlı’ya isyanını övüp bu “bağımsızlık mücadelesine” Yunan asıllı Amerikalılardan da yardım ettiğini vurguladı.
2011’deki resepsiyonda; Beyaz Saray’da Yunan ezgileri yankılanırken, ABD’nin kurucu babalarının Yunan ilkelerinden faydalandığını anlatan Obama, resepsiyon vermekle yetinmeyip Yunan Başbakanı Papandreu’yu telefonla arayarak “Yunan Milli Günü”nü kutladı.
ABD’nin yeni Başkanı Biden’a gelelim. Göreve başlamasının üçüncü ayında, Yunan Milli Günü münasebetiyle tabiri caizse kapı gibi bir açıklama yayımlayıp 25 Mart’ı, “Yunan ve ABD demokrasisinin ulusal kutlama günü” ilân ederken, Amerikalıları bu günü tören ve etkinliklerle kutlamaya çağırdı.
Biden, ayrıca Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i arayıp kutladı ve iki ülke arasındaki güçlü bağların daha da derinleştirilmesi konusundaki kararlılığını dile getirdi.
Sadece Biden değil, Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Yunan milli günü münasebetiyle uzun bir kutlama mesajı yayımlayıp, “Yunanistan’la omuz omuza durduklarını” bildirdi.
Ha Türkiye Ha Papua Yeni Gine
Sözde ABD ile “stratejik müttefikiz” ya; peki ABD Başkanlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum günü olan 29 Ekim’de herhangi bir mesaj yayımladığına veya ülkemiz yöneticilerini arayıp kutladığına tanık olduk mu?
Ha, sağolsun Dışişleri Bakanı Blinken, bu yıl 10 satırlık bir açıklama yaptı. Milli günümüze ilişkin tek cümle, “ABD adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98. yıl dönümünü kutlayan Türk halkına tebriklerimi sunarım.” ifadesiydi. Geri kalanında ise “Türkiye-ABD arasındaki güçlü işbirliği” anlatıldı!..
Bir örnek olsun; 16 Eylül Papua Yeni Gine’nin milli günüydü. Blinken, bu ülke için yayımladığı mesajda da, “Bağımsızlık Gününüzü kutlarken, ABD adına Papua Yeni Gine halkına tebriklerimi sunuyorum.” dedi. Devamında da iki ülke arasındaki ilişkilerden söz etti.
ABD’deki Kutlamalara Kimler Katıldı?
Ankara’nın peşinden koştuğu Biden, Cumhuriyet Bayramı’mızı kutlamadı… Blinken, kuru bir mesajla yasak savdı… Beyaz Saray’da resepsiyon ise, tabii ki, hayal ötesi!..
Tamam da, gerek Washington Büyükelçiliği’miz gerekse New York Başkonsolosluğu’muzun düzenlediği kutlama programlarına acaba ABD tarafından kimler katıldı? Hemen aktaralım.
Büyükelçilik resepsiyonunda sadece Maryland Eyalet Sekreteri John Wobensmith vardı. Erdoğan’ın geçen ay görkemli bir törenle açtığı New York Türkevi’ndeki “Cumhuriyet coşkusu”na ise sadece BM Daimi Temsilcimiz Feridun Sinirlioğlu ile Ankara’dan giden milletvekilleri iştirak etti.
Ankara’yı Nasıl Başkent Kabul Ettiler?
10 büyükelçiye verilen “Cumhuriyet Bayramı’na katılmama” cezasına dönersek; 13 Ekim, Ankara’nın Başkent ilân edilişinin 98’inci yıldönümüydü.
Gerek geçmiş yıllarda gerekse bu 13 Ekim’de birçok isim, hangi ülkelerin Ankara’nın başkent olmasına karşı çıkıp bu kararı tanımadığını, buna karşılık Mustafa Kemal Atatürk’ün onları büyükelçiliklerini İstanbul’dan Ankara’ya nasıl taşımak zorunda bıraktığını hatırlattı.
Şuraya geleceğiz; ABD başta olmak üzere sözkonusu ülkelerin büyük bölümü sadece Ankara’yı değil Lozan’ı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve Atatürk’ü de hiçbir zaman hazmetmedi.
Şimdi, Atatürk’ün, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet kutlamalarına o büyükelçilerin çağrılmaması -onlara ve ülkelerine verilen “ceza” olmaktan çok- bir “ödül” değil midir?
Malum; iktidar birçok kurumun ardından Merkez Bankası’nı da İstanbul’a taşımaya hazırlanıyor. Yarın öbür gün, ya o ülkeler de, “Burada işimiz kalmadı” deyip, aynen 1923’te olduğu gibi Ankara’da sadece “irtibat görevlisi” bulundurarak büyükelçilikleri İstanbul’a taşımaya karar verirse?!
Müyesser YILDIZ
1 Kasım 2021