İçeriğe geç

Alkolü Yasaklamaya Var Mısınız?

Sadece Aralık ayında sahte içki zehirlenmesi sonucu 84 kişi hayatını kaybetti.

Sahte içkinin sebebi belli: bitmez tükenmez zamlar, bir diğer ifadeyle iktidarın bütçesi boşaldıkça koyduğu vergiler.

2020’de alkollü içkilerden tahsil edilen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) İçişleri, Dışişleri ve Ticaret Bakanlıkları başta olmak üzere 7 ayrı bakanlığın bütçesinden fazla.

Şunu de ekleyelim; Türkiye, 47 Avrupa ülkesi arasında alkollü içkilerden alınan vergi yüzdesi bakımından üçüncü sırada.

Yani Erdoğan, “iki ayyaş” ifadesiyle birtakım göndermelerde bulunuyor ya; “Bütçe ayyaşlar sayesinde ayakta duruyor” desek yeridir.

Duymuşsunuzdur; iktidarın yeni yıl “hediye paketlerinden” sigara ve alkole de zam çıkınca Türkiye Tekel Bayiler Platformu, ülke genelinde dükkanları kapatma kararı aldı. Platform Başkanı Özgür Akbaş, “Nereye gidecek bu durum?” diye sordu.

Erdoğan’ın Alkolle Mücadelesi

Sözkonusu eylemle ilgili görüşlerime geçmeden önce Erdoğan’ın alkolle mücadelesinin hikâyesini hatırlayalım.

2001’de AKP Genel Başkanı sıfatıyla verdiği ilk röportajında şunları söyledi:

İçen, fazla kaçıran birisi yolda bir kaza yaptığı zaman, oradaki suça yataklık etmiş insan durumuna geliniyor. Ben İstanbul’da hiçbir özel sektöre ait olan bir yeri kapatmadım. Bugün Amerika’da, Finlandiya’da, Avrupa’nın değişik ülkelerinde, hatta dünyanın bütününde diyebilirim, geri kalmış ülkeleri kast etmiyorum, alkollü içkileri devlet vermez, alkollü içkileri özel sektör verir. Hatta karar alır, üzerine bantı yapıştırır. Nedir; ‘Sağlığınıza zararlıdır’. Ama bizde alkollü içkiyi kim üretiyor? Ağırlıklı olarak Tekel üretiyor. Ben şunu yaparım, Tekel’i süratle özelleştiririm. Üretmem. Bunu özel sektör üretsin.”

2002’de partisini tanıtmak için gittiği Davos toplantısında, bu defa “alkollü içki satışı için referandum” önerisinde bulundu. Gelen tepkilere şu karşılığı verdi:

Kimseye değişmek, değişmemek hesabını vermeye Tayyip Erdoğan mecbur değil. Tayyip Erdoğan, bu haliyle milletinin karşısındadır. Diğer siyasi anlayışta ve kanaatte olanlar ne yazarlarsa yazsınlar, ne çizerlerse çizsinler… Kamusal alanlarda içki kullanımı için bu uygulamaya başvuracağız, özel alanlara ise karışmayacağız… Kimse bizim tek meyhane bile kapattığımızı söyleyemez. Devlet, yani baba, evlatlarını korumak için önlem almayacak mı? Sağlığa zararlı diye üzerine işaret koyacaksınız, sonra da teşvik edeceksiniz, bu ne menem bir iştir? Özel alanlarda, meyhanelerde, restoranlarda istediğiniz kadar için… İktidara geldiğimizde ilk yapacağımız iş TEKEL’i özelleştirmek olacak… Noktayı koydum, iş bitti. Benim tarafımdan bundan sonra konu gündeme gelmez. Toplumsal mutabakat bizim için her zaman çözüm noktası olacaktır.”

İktidara geldikten sonra da sırayla dediklerini yaptı: TEKEL’i özelleştirdi, kamusal alanlarda içki içilmesini yasakladı.

Erdoğan’ın içki karşıtlığının görünürdeki sebebi -günümüz ifadesiyle- “Naslar” ve de “Devlet baba” olarak evlâtlarını korumaktı.

Ama bakın şunlar da oldu:

AB, “Milli içkiniz rakıyı korumaktan vazgeçin. İthal içkilerde vergiyi düşürün.” diye dayattı. Dahası Tony Blair, İngiltere Başbakanı’yken Erdoğan’a yazdığı “Sevgili Tayyip” diye başlayan mektubunda, viski ithalatçı firmaların vergi cezası sorunlarını çözmesini istedi. Blair’in mektubu sadece ülkemizde değil İngiltere’de de eleştiri konusu olunca İngiltere Başbakanlık kaynakları, “Bu olağandışı bir durum değil. Başbakan’ın görevleri arasında İngiltere dışında faaliyet gösteren İngiliz firmalarının çıkarlarını gözetmek de vardır.” açıklamasını yaptı.

Mektubun öncesi var. Erdoğan bir İngiltere ziyaretinde, İngiliz işadamlarının bu konudaki sıkıntılarını bizzat dinledi. Örneğin Scotch Viski Derneği üyesi bir işadamı, Türklerin içkiyi sevdiğini, ancak kendi viskilerinin Türkiye’ye girişinde engellemeler olduğunu anlatıp, “Siz ikili ticari ilişkilerin artmasını istiyorsunuz. Ancak gümrük ve gümrük dışı viskilerimize engellemeler var. Bunlar kaldırılmalı” talebinde bulundu.

İçki düşmanı” Erdoğan’ın cevabı mı?

Engelleri bilirsem talimat verir, çözdürürüm. Tıkanıklık varsa bunun üzerine gider, kolaylaştırırız. Biz serbest piyasaya inanan bir hükümetiz. Gerekeni yaparız.” dedi.

Bir not da 2013’ten. Alkol ve sigara ile ilgili kanunlarda yeni düzenlemeye gidildiğinde yine “yasaklanıyor” tartışmaları yaşandı.

Bunun üzerine Erdoğan, önce şunları söyledi:

Bizim insana bakışımız son derece nettir. Bizim için insan Allah’ın yeryüzündeki halifesidir, yaratılmışların en şereflisidir. İnsanı maddi ihtiyaçları olan bir varlık olarak göremeyiz… Bu ülkede dayatma yapıldı, biz hiçbir dayatmanın içinde değiliz, fakat dayatmaya da müsamaha göstermeyiz. Çoğunluğun azınlığa tahakküm etmesini istemeyiz, ama azınlığın çoğunluğa dayatma yapmasının önünde dururuz.”

Devamını şöyle getirdi:

Yazın bakalım nereye kadar yazacaksınız. Bilim sizin düşündüğünüz gibi tavsiyelerde bulunmuyor. Bilim bunun zararlı olduğunu çok net ortaya koyuyor. Basit gördüğümüz sigara insanı lime lime doğruyor. ‘İnancı gereği yapıyor.’ diyorlar. Hangi din olursa olsun; din doğruyu emrediyorsa, din emrediyor diye karşısında mı duracaksınız? İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor? Kaldı ki, biz ortaya tercihler koyuyoruz. Kökünde yasaklama söz konusu değil. 2053, 2071 nesline böyle bir adım attığınız için tüm emeği geçen milletvekillerine teşekkür ediyorum. Biz bu düzenlemeyi gençlerimiz için, sağlıklı nesiller yetiştirmek için yaptık. Anayasa’nın bize yüklediği koruma vazifesinin gereği diye yaptık. ‘Alkol yasaklandı’ diye propaganda yapıyorlar. Propagandayı yapanlar, en hafif tabiriyle yalancıdır. Biz kimsenin yediğine içtiğine karışmayız. Bizim yaptığımız sadece ve sadece düzenlemedir. Ölüm gelmeden önce tedbirimizi almaya mecburuz. Trafik kazaları olduğu zaman koltuğun altında polislerimiz şişeleri bulur. Devlet olarak buna tedbir almak zorunda değil miyiz? Trafik terörünün en önemli sebeplerinden birisi de alkollü araç kullanmaktır. Tedbirlerimizi almayalım mı? Tarihi adımdır… Aslolan bataklığı kurutmaktır. Sağduyudan uzak reaksiyonlarla düzenlemeye karşı çıkılmaz. CHP’ye gönül veren kardeşlerime diyorum ki, bu yöneticilerin sakın izinden gitmeyin. Hiç kimse alkolü kimlik meselesi haline getirmemelidir. Kimsenin yaşam tarzına müdahale değildir; içeceksen alkolünü al git, evinde iç.”

Sağmal İneğe Döndü

Yanlış anlaşılmasın; alkolü savunmuyor, şunu anlatmak istiyorum:

Son bir ayda 84 insan hayatını kaybettiyse ve dünya rekoru kırmaya aday vergilerden bu sayının daha da artacağı anlaşılıyorsa, bunun birinci sorumlusu -sahte içki üreticilerinden önce- devlet değil midir?

Nereye gitti “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” anlayışı?

Öte yandan hem içki içenleri madden-manen cezalandırmak hem de onları adeta sağmal ineğe çevirip bu vergilerle bütçeyi ayakta tutamak hak mıdır, reva mıdır?

Gelinen nokta itibariyle iki önerim var:

İlki iktidara; mademki artık “Naslarla” yönetiliyoruz, buyursunlar alkolü tümden yasaklasınlar. Mevcut içkileri ise, dün Taliban’ın yaptığı gibi, nehirlere döksünler.

Ondan sonra da otoyol müteahhitlerinin peşin ödemelerini nasıl yapacaklarını, ejder meyveli smoothie masraflarını nereden karşılayacaklarını ve uluslararası viski şirketlerine ne diyeceklerini düşünsünler!..

Değilse, alkol tüketenlere önerim şu:

Tekel bayilerine destek için 15 gün, 1 ay dişlerini sıkıp alkol satın almasınlar. Herhalde böylesi bir “sivil itaatsizliği terör faaliyeti saymazlar!..

Keşke yapılsa da, ne olacağını hep birlikte görsek!..

Müyesser YILDIZ
4 Ocak 2022

Kategori:Uncategorized