İçeriğe geç

Mahkeme Zekeriya Öz’ün Sekreterinin Tanıklığına Gerek Görmedi

Ergenekon kumpası hakim ve savcıları hakkında görevi kötüye kullanma, hürriyeti tahdit ve resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla açılan davaya devam edildi.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü celsesine, sanıklardan Hasan Hüseyin Özese ve Hüsnü Çalmuk tutuklu bulundukları Bolu Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanırken, katılan/katılan vekili olarak da sadece Avukatlar Serdar Öztürk, Demet Reçber Öztürk, Hüseyin Buzoğlu ile Murat Hattatoğlu salonda hazır bulundu.

Mübaşirler Dinlendi

Duruşmada, Ergenekon kumpasına bakan dönemin 13. Ağır Ceza Mahkemesi mübaşirleri Aydın Aslan ve Hasan Öztürk tanık olarak dinlendi.

13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 yıl görev yaptığını, Balyoz davası başlayınca o mahkemede görevlendirildiğini söyleyen Aydın Aslan -Mahkeme Başkanı Abdülkadir Güngören’in soruları üzerine- duruşmalarda sanıklar ve avukatları arasındaki belgeleri kontrol etmediğini, sadece belge alışverişi sırasında bunları alıp heyete sunduğunu, heyetin uygun görmesi halinde muhatabına ulaştırdığını, kendisine bunları kontrol etme görevi verilmediğini anlattı.

Katılan ve katılan vekili Av. Hüseyin Buzoğlu da dönemin mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese adına 15 telefon kaydının çıktığını kaydederek Aslan’a, Özese’nin kaç telefon kullandığını sordu. Soruya itiraz eden Özese tek telefonu olduğunu, ayrıca kendi adına eşi, oğlu ve bir akrabasının kullandığı 4 telefon bulunduğunu belirtip, “Adıma çıktığı bildirilen diğer telefonlar için suç duyurusunda bulundum.” dedi.

Aslan, Av. Buzoğlu’nun, dönemin yetkili ismi olan firari savcı Zekeriye Öz’ün hiç Silivri kampüsüne gelip gelmediğine ilişkin sorusuna ise “Görmedim.” karşılığını verdi.

Aslan’ın tanıklığı sırasında Mahkeme’nin kaleminde kaç personel çalıştığı tartışması da yaşandı. Aslan’ın, “3-4 kişi vardı.” cevabı üzerine Av. Demet Reçber Öztürk net sayıyı hatırlamasını istedi. Öztürk’ün talebine müdahale eden Başkan Güngören, “Hatırlamaması normal. Mahkemenin kalemi Silivri’de değil, Beşiktaş’ta.” dedi. Av. Öztürk, Silivri’de ayrıca bir kalem oluşturulduğunu vurgularken Serdar Öztürk, “Tutuklanmadan önce Avukat olarak kaleme gittiğim bir sırada 8 kişi gördüm. Bunlardan ikisi, koruma görevi yapmayan sivil polisti.” diye konuştu.

Serdar Öztürk, o dönemde Zekeriya Öz’ün sekreteri olarak bilinen Kezban İpek’in dinlenmesini de istedi.

Kucak Kucağa Oturuyorlardı

Sanıklardan Hüsnü Çalmuk, Aydın Aslan’a sorularını yöneltirken şu ifadeleri kullandı:

Sanıklar arkada açık görüş yapıyordu. Sanıklar ve avukatları kucak kucağaydı. Güvenlik kamerasında bir sanığın sevgilisini kucağına aldığının kaydı var. Yine biri telefon getirip sanığa vermişti. Bunun üzerine araya engeller kondu.”

Çalmuk’un bu iddialarını Aslan, “Hatırlamıyorum.” diye cevaplandırırken Av. Murat Hattatoğlu, “Yalan söylüyor. Biz avukatlar olarak salona telefon sokamıyorduk.” sözleriyle tepki gösterdi.

İkinci tanık Hasan Öztürk de 2011-2013 yılları arasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde çalıştığını, kendisine sanıkların ve avukatların belgelerini kontrol etme görevi verilmediğini anlattı.

Avukatların sorularını üzerine Öztürk, Zekeriya Öz veya başka devlet görevlilerinin hakim ve savcıları ziyaret etmediğini, Mahkeme kaleminde ise 20-25 personelin çalıştığını, koruma görevi yapanlar dışında polis olmadığını söyledi.

Yargı Bu Kadar Ayağa Düşmemeli”

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, o dönemde mahkemede elektronik teknisyeni olarak görev yapan Mustafa Nakir’in dinlenmesi bekleniyordu. Ancak Başkan Abdülkadir Güngören, Nakir’in dinlenmesi için yazılan ikinci yazıya cevap verilmediği, aramalardan da SEGBİS odasında hazır bulundurulmadığının anlaşıldığı açıklamasını yaptı.

Ardından Savcı’nın mütalaası ile avukatların beyanları alındı. Avukatlar Buzoğlu ve Hattatoğlu, bu davada sadece adli kontrol hükümlerine tabi tutulan sanıkların tutuklanması talebinde bulundu.

Sanıklardan Hasan Hüseyin Özese ise Ergenekon duruşmalarından bazı görüntülerin mahkeme heyeti veya naip hakim tarafından izlenmesini istedi. Özese, FETÖ/PDY ile hiçbir ilgisi olmadığı halde tutuklandığını öne sürüp AİHM’in geçtiğimiz Kasım ayında 427 hakim/savcı hakkında verdiği hak ihlali kararının kendisini de kapsadığını ve 5 bin Avro tazminata hükmedildiğini anlattı.

Hüsnü Çalmuk da 2018’den beri adli kontrol hükümlerinin uygulandığını belirtip şunları söyledi:

Oysa 2021’de kanun değişti, somut gerekçe gösterilmesi şartı kondu. Ancak 3 yıldır gerekçeniz hiç değişmedi; kopyala-yapıştır. Adli kontrol uygulanamaz, zaten tutukluyum. Devamlı adresim soruluyor. Mahkeme kararının uygulanabilir olması lâzım. Böyle devam ederse mahkemeye güvenim zedelenecek. Kararı kaldırın, bu hem yargıya hem bana yük. Bari adli kontrol evraklarını cezaevine gönderin, burada imzalayayım. AİHM kararında benim de ismim var. Ergenekon sanıklarının iftiralarıyla tutuklandık. Ara kararları kopyala-yapıştır şeklinde uyguluyorsunuz. Yargı bu kadar ayağa düşmemeli.”

Beyan ve taleplerin ardından Mahkeme Başkanı Abdülkadir Güngören ara kararı açıkladı. Başkan Güngören, firari sanıklar hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin devamı ve infazının beklenmesini, diğer sanıklar için adli kontrol hükümlerinin devam etmesini, Mustafa Nakir’in dinlenmesinden vazgeçilmesini; ayrıca bu celsede dinlenen tanıkların beyanları yeterli görüldüğünden, firari savcı Zekeriye Öz’ün sekreteri Kezban İpek’in dinlenmesi talebinin reddini kararlaştırılarak duruşmanın 30 Mart’a bırakıldığını bildirdi.

Müyesser YILDIZ
25 Ocak 2022

Kategori:Uncategorized