İçeriğe geç

28 Şubat Davasında İlginç İddia: “Tankların Yürüyeceğini Öğrenenler Kudüs Gecesi’ni Öne Aldı”

Yargıtay’ın yerel mahkemenin verdiği kararı 16 sanık yönünden bozmasının ardından yeniden görülen 28 Şubat davasının üçüncü celsesi bugün yapıldı. Duruşmada ilginç bir iddiayı gündeme getiren sanık avukatlarından Aykanat Kaçmaz, Sincan’da tankların Kudüs Gecesi için yürümediğini, tankların yürüyeceği tarihi bilenlerin bir paranoya yaratmak için Kudüs gecesini öne aldığını söyledi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın bugünkü celsesine sanıklardan Ersin Yılmaz, Metin Yaşar Yükselen, İbrahim Selman Yazıcı ile avukatları katıldı. Ayrıca katılanlardan Bülent Günkut’un yanısıra Hasan Hüseyin Uludağ ve avukatı Namık Kemal Urhan’ın hazır bulunduğu duruşmada emekli Orgeneral Hurşit Tolon da sanıkları yalnız bırakmadı.

Duruşmanın başlangıcında sanık avukatlarından Aykanat Kaçmaz, bir önceki celsede dönemin Tank Tabur Komutanı Namık Kemal Çalışkan’ın tanık olarak dinlendiğini hatırlattı; herkeste “Yol çalışması olmasa, tanklar Sincan’ın içinden geçmeyecekti” gibi bir imaj oluştuğunu, oysa tankların Sincan’dan geçişinin askeriyenin bir rutini olduğunu vurguladıktan sonra konuyla ilgili iki tanık daha dinletmek istediklerini bildirdi.

Mahkeme Başkanı, bu talebi kabul ederken, katılan Avukatı Namık Kemal Urhan beyanda bulunmak isteyince, Başkan, “Yargıtay katılmayı reddetti ya…” diyerek söz vermedi. Av. Urhan da Yargıtay ilamına uyulup uyulmaması konusunda karar verilmeden savunma tanıklarının dinlenemeyeceğini öne sürdü.

Av. Kaçmaz’ın talebi üzerine dinlenen tanıklardan emekli Tuğgeneral Ali Er, 1992-1994 yılları arasında Zırhlı Birlikler Gösteri Tatbikat Taburu’nun komutanlığını yaptığını, o dönemde de Sincan üzerinden Mürted (Akıncı) Üssü’ne gidildiğini, bu gidişlerde koruma tedbirlerini kendilerinin, çevre güvenliğini ise jandarma ve polisin sağladığını, bunların birliğin rutin faaliyeti olduğunu kaydetti.

Mahkeme Başkanı’nın, “Bu geçişlerin belli günleri, planlaması var mı? Bayramda mı olur?” şeklindeki sorusu üzerine de Ali Er, “Bayram olur mu? Tatbikatların yıllık programı vardır, 1 yıl önceden belirlenir. Genellikle de Şubat-Mart’ta yapılır.” karşılığını verdi.

İkinci tanık emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş ise üsteğmenliğinden itibaren Üs Komutanlığı dahil Mürted/Akıncı’da görev yaptığını belirttikten sonra üssün ve sözkonusu tatbikatların tarihçesi hakkında bilgi vermesi gerektiğini bildirdi. Ancak Mahkeme Başkanı, “Beyefendi, görgülerinize dayalı bilgi anlatın.” diye müdahale edince Karakuş, “Söyleyeceklerim tümüyle görgülerime dayalı.” karşılığını verip şöyle konuştu:

Bu tatbikatlar 1965’ten beri yapılıyordu. Sebebi, ABD’nin Sovyet tehdidine karşı burada konuşlandırdığı F-104 uçakları ve nükleer cephanelikti. Bunların korunması görevi Türkiye’ye verildi. Mürted’de Muhafız Bölüğü’müz vardı, ayrıca ABD’li 200 güvenlik personeli görev yapıyordu. O yüzden 1965’ten beri Sincan’ın içinden geçerek buraya gelirdi.”

Mahkeme Başkanı, bu defa da, “Tarihi boşverin. Siz görev yaparken, o tanklar ne zaman geçerdi?” sorusunu yöneltti. Bunun üzerine Karakuş, “Madem acele ediyorsunuz, bunları geçiyorum.” deyip şunları anlattı:

2 Mart 1992’de Üs Komutanı’ydım. NATO denetlemesi vardı. Tanklar geldi mi, gitti mi diye devamlı bakarlardı. Hatırladığım kadarıyla Sincan’ın içinden geçerek 100’e yakın birlik geldi. 1969’da Sincan 4 bin 800 nüfuslu bir kasabaydı. İçi, dışı tek yol vardı, oradan geçerlerdi. 1993’te Türkiye ilk defa BM tarafından Somali’de Kolordu seviyesinde görevlendirildi ve Çevik Bir gönderildi. Bu Türkiye’nin itibarı için önemli bir görevdi. Somali’de başarılı olmak için tankları gemiyle gönderdik. Çeşitli ülkelerden de aynı şekilde takviye gitti. Ancak Pakistan savaş araçlarının sınırdan çıkışı yasaklandığı için onların birlikleri sadece tüfekle gidebilecekti. ‘Tanklarını Türkiye versin’ diye bir formül bulundu. İşte o zaman da her gün bir tank olmak üzere 48 tank her gün gürül gürül Sincan’ın içinden geçerek geldi.”

Kudüs Gecesini Kim Düzenledi?

Duruşmada Av. Aykanat Kaçmaz da şu iddiaları gündeme getirdi:

Bu söyleyeceklerim hiç söylenmedi. Tankların, Kudüs Gecesi’ne tepki için yürütüldüğü öne sürüldü. Tankların Sincan’dan geçiş tarihi 4 Şubat 1997. Kudüs Gecesi de 31 Ocak 1997’de yapıldı. Bu gecenin yapılması fikrinin sahibi İran’ın dini lideri Humeyni, ‘Her Ramazan’ın son Cuma’sı Kudüs Gecesi olarak kutlansın.’ demişti. Bu gece Sincan Belediyesi tarafından daha önce 4 defa daha yapılmıştı. Ama gece 31 Ocak 1997’de düzenlendiğinde, Ramazan ayının son Cuma’sı değildi. Son Cuma 7 Şubat’tı. Bir önceki celsede tanık olarak dinlenen Namık Kemal Çalışkan, diğer güzergâhtaki yol çalışması sebebiyle tankların Sincan’dan geçişinin 15 gün önce koordine edildiğini anlatmıştı. Bizce, 7 Şubat’ta yapılması planlanan gece, tankların yürüyeceği tarih belli olunca öne alınmıştır. Bu geceyi tertipleyen Mazlum-Der’dir, Kudüs Platformu’nun Sözcüsü ise bu davanın müdahillerinden Abdurrahman Dilipak’tır. Özetle, tanklar Kudüs Gecesi için yürümedi, tankların yürüyeceğini bilenler, bir paranoya yaratmak için Kudüs Gecesi’ni düzenledi.

Yargıtay’ın Bozma İlamına Uyma Kararı

Av. Kaçmaz’ın bu beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı, sanık ya da avukatlarının talebini sormadan ve Savcı’nın mütalaasını almadan heyeti içeri çağırdı. 5-10 dakika sonra kürsüye dönüldüğünde Başkan ara kararı yazdırmaya başladı ve Yargıtay’ın bozma ilâmına uyulacağını bildirdi. Bu arada bir sanık avukatı, soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunacağını, bunun için süre isteyeceğini belirtirken Başkan, Savcı’nın mütalaasını sordu. Savcı da, “Yargıtay’ın bozma ilâmına uyulsun.” diye görüş bildirdikten sonra Başkan, sanık ile avukatlarının diyecekleri ve soruşturmanın genişletilmesi talepleri varsa, bunları bir dahaki celseye kadar bildirmelerini isteyerek, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere Savcı’ya verilmesinin kararlaştırıldığını, bir sonraki duruşmanın da 20 Haziran’da yapılacağını açıkladı.

Bu arada katılanlardan Bülent Günkut, kendileri dinlenmeden duruşmanın sonlandırılmasına itiraz ederken Çevik Bir ve diğer komutanların haksız yere hapiste olduğunu, kendisinin bu davayı bitirecek laflar edeceğini belirtti ve “İnsanlara zulmediyorsunuz. Yanlış yapmayın.” diye tepki gösterdi.

Yargıtay; 28 Şubat sanıklarından Çevik Bir, Çetin Doğan, Ahmet Çörekçi, Erol Özkasanak, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Saner, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker hakkında verilen müebbet hapis cezalarını onarken, müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Akkaya, dönemin YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz ve YÖK üyesi Erdoğan Öznal ile dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şenel’in eylemlerinin “suça yardım” kapsamında olduğuna hükmetmişti. Yerel mahkemenin zamanaşımından beraatlarına karar verdiği İbrahim Selman Yazıcı, İzzettin İyigün, Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Kamuran Orhon, Köksal Karabay, Metin Yaşar Yükselen, Orhan Yöney, Refik Zeytinci, Şevket Turan, Şükrü Sarıışık ve Yücel Özsır’ın dosyaları ise “suç için anlaşma” suçunu işledikleri gerekçesiyle bozulmuştu.

Müyesser YILDIZ
14 Mart 2022

Kategori:Uncategorized