Erdoğan’ın, Başkan Biden ve ABD Kongresi’ne Türkiye’yi şikâyet eden Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e öfkesi sürüyor.
Geçtiğimiz günlerde, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok.” diyen Erdoğan, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda da şöyle konuştu:
“Dün Dışişleri Bakanıma da söyledim. Biz, Yunanistan ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey anlaşmamızı bozduk. Zira biz şahsiyetli dış politikadan yanayız. Eğer dış politikada şahsiyetini kaybetmiş olanlar varsa, onlarla birlikte olmayı asla düşünemeyiz… Türkiye ile dans etmeye kalkma, yorulur, yolda kalırsın. Onun için de bu anlaşmayı ortadan kaldırmak suretiyle, arkadaşlarıma da söyledim, bunlarla artık ikili görüşmeleri de yapmıyoruz ve yapmayacaksınız. Çünkü bu Yunanistan yola gelmeyecek. Neymiş, Amerika’da Rum lobisiymiş, oraya gidecek, orada kongrede konuşma yapacak, o kongrede aleyhimize sözler sarf edecek. Arkadan Davos’a gidecek. Biz artık bunlardan bıktık. Dürüst olacaksan karşımızda koltuğun hazır ama dürüst olmazsan kusura bakma.”
Sadece Erdoğan değil, hepimiz Miçotakis’e kızsak yerden göğe kadar haklıyız. Ancak bugüne kadarki icraatları bir yana, özellikle Miçotakis’in ABD gezisi bağlamında, ondan önce kızılması gereken birisi daha yok mu?
O günlerde yazdık; Biden’in, Miçotakis onuruna Beyaz Saray’da verdiği resepsiyona bir Türk vatandaşı olan ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis de davet edildi. Burada yaptığı konuşmada, iki lidere “Ekümenik Patrikhane’ye verdikleri destek için” teşekkür eden Başpiskopos, bir de “Yaşasın Amerika, Yaşasın Yunanistan” diye slogan attı.
Ama bu önemli ayrıntıyla İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanlığı dışında ilgilenen olmadı. İYİ Parti, “İktidardan, ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu ile ilgili olarak gecikmeden gerekli işlemi yapmasını beklediklerini” açıkladı. Partinin Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Mehmet Tolga Akalın da şunu sordu:
“Acaba iktidar, Lozan’da gedik açtıracak skandal talep ve tehditlere cevaben hiçbir yaptırım içermeyen ‘Benim için Miçotakis diye biri yok’ lafı yerine, tepkisini, hali hazırda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu piskopos hakkında gerekli işlemleri başlatarak göstermeyi düşünmez mi?”
Ancak iktidardan duyan, gören olmadı!..
İstanbul’un Fethi Değil “Düşüşü”
Böyle olunca da Başpiskopos’un “icraatları” sürdü.
Evvela İstanbul’un fethinin 569’uncu yıldönümü münasebetiyle sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şehir’in düşüşü” ifadesini kullanıp, “569 yıl sonra onun manevi mirasının, hem Şehir’in hafızası hem de Ortodoks topluluğunun geleceği olan Ekümenik Patrikhane’de yaşadığını” vurguladı.
Birkaç gün sonra da, Pentagon’da ilk kez ağırlanan Rum Savunma Bakanı olan Rum Savunma Bakanı Charalambos Petridis’le bir araya geldi ve görüşmeden sonra şunları söyledi:
“Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Savunma Bakanı, Saygıdeğer Charalambos Petrides ile görüşmekten memnun oldum ve onur duydum. Kıbrıs’ın yasadışı işgâli için sürmekte olan adil bir çözüm arayışı ile Birleşik Devletler’deki Yunan Amerikalı ve Kıbrıslı Amerikalı camialarının [buna] nasıl faydasının dokunabileceği de dahil olmak üzere, geniş yelpazedeki konuları görüştük. Kıbrıs için adaletin üstün gelmesi adına, geçen zamanın çabalarımızı azaltmasına izin veremeyiz.”
Petriadis-Lambriniadis görüşmesinde; Rum kesiminin New York Başkonsolosu Michalis Firillas’ın yanı sıra Albay Georgios Ioannou ile Yarbaylar Demetris Kasinis ve Demetris Demetriou da hazır bulundu.
Malum; Erdoğan, en çok Miçotakis’in Kıbrıs’la ilgili sözlerine ve de Biden’ın bu sözleri alkışlamasına kızmıştı… Bakalım bir Türk vatandaşının Kıbrıs konusundaki bu görüş ve faaliyetlerine de herhangi bir tepki gösterecek mi?!
Müyesser YILDIZ
2 Haziran 2022